Tokalaşmanın arifesinde...
İki kritik zamanlamaya ve tam o esnada verilen fotoğraflara çok dikkatle bakmak lazım. YENİÇAĞ'ın okurları, çok uzun süredir R. Erdoğan ile Esad'ın aynı masaya oturtulması için 2 ülke devlet mekanizmalarının el altından çalıştığını yazıp durduğumu hatırlar. Yeni gelişmelere geçmeden önce;
Suriye Ulusal Diyalog Kongresi'nin toplanması için Putin'in öncülüğünde Rusya'nın olağanüstü bir çabası var. Putin, Türkiye, İran ve Suriye arasında mutabakat oluşturmaya çalışıyor. Bu bağlamda ne yaptı Rusya lideri Putin?
1- 22 Kasım'daki Soçi zirvesinden 1 gün önce ülkesinde Esad'ı ağırladı ve fotoğrafı verdi.
2- Önceki gün Ankara'ya gelmeden önce sürpriz (!) bir şekilde Suriye'ye gitti. Esad ile yine fotoğraf verip "Türkiye ve İran'la Suriye'ye barışı biz getireceğiz" dedi.
Tesadüf mü?.. Hayır. Çok manidar!.. Başkentin derin kulislerinden edindiğim bilgiler, "Suriye ve Türkiye arasında devlet mekanizmalarının el altından çalışmalara devam ettiğini" söylüyor. 2 fotoğrafın ardından 2 yeni gelişmenin an meselesi olduğu konuşuluyor. Birincisi, Türkiye'den iş çevrelerinden oluşan bir heyetin Suriye'ye gitmesi. İkincisi, daha sonra AKP, CHP ve MHP'den ortak bir siyasi heyetin Suriye'ye gönderilmesi...
İnsanın aklına şöyle bir şüphe de düşmüyor değil!.. Acaba Soçi'de Erdoğan ile Esad gizlice görüştürülmüş olabilir mi?.. Dediğim gibi, bu sadece bir kuşku!..
Suriye'deki gelişmeleri çok yakından takip eden eski Genelkurmay İstihbarat Başkanı emekli Korgeneral İsmail Hakkı Pekin'e, Putin'in Esad ile birlikte verdiği fotoğrafları sordum, Pekin, "Putin, bütün dünyaya Türkiye'ye de mesaj veriyor. Aslında biz Esad ile birlikteyiz, Esad ile birlikte bu çözümü yapacağız ve dolayısıyla Türkiye'yi, Esad'a doğru itiyor" dedi.
Peki, Putin'in Suriye'den asker çekme emri gerçekçi mi?.. Pekin, şöyle değerlendiriyor;
"Sanmıyorum. Bu tamamen aslında Suriye'nin bu konuda sıkıntısı var. Yani, Suriye halkı hem İran'dan hem de Rusya'nın güçlerinden pek memnun değil ama asıl sorun tabii Amerika'ya verilen mesaj. 'Biz gücümüzü çekiyoruz buradan, siz de çekin' diye. Amerika'ya mesaj İran'a mesaj bunların hepsi. Yoksa yolun çok başındayız, silahlı çözüm esnasında hem Astana'da hem de Cenevre'deki görüşmelerde Soçi'deki görüşmelerde sahada gücünüz olması gerekiyor. Sahada gücünüz yoksa yani sahayı etkileyemiyorsanız hiçbir şey yapamazsınız."
Putin'in Suriye'den asker çekme emrini "Türkiye'nin Afrin'e olası operasyonuna yeşil ışık yaktı" yorumlarına katılmıyor İsmail Hakkı Pekin;
"Halep'in kuzey batısında Afrin'de Tel Rifat diye bir yer var. Türkiye orayı aldığı zaman zaten çepeçevre Afrin'i çevrelemiş oluyor. Ben o şekilde anlamıyorum bu konuyu. Ama şu var; polis gücünü çekiyor Rusya. Belki o bölgeye Türkiye bir polis gücü yerleştirebilir. Ona müsaade edebilirler belki. Bir operasyon değil de operasyonu İdlib gibi değerlendirip o bölgede bir kontrol noktası kurabilirler o çekilen güçlerin yerine."
Yazının bu bölümünü vatan şairi Mehmet Akif Ersoy'un şu sözleri ile tamamlamak istiyorum;
"Aslını gizleyemez insan, giydiği kaftanlarla. Bilmez ama kendini kandırır, söylediği yalanlarla!"
***
Devlet Bahçeli'nin ittifak fantezileri!..
***
MHP Genel Başkanı Doktor Devlet Bahçeli, Antalya dönüşünde, mola yerinde, alfabemizin muhtelif harflerini kullanarak önerdiği ittifak formüllerini, gazetecilerin soruları üzerine açıklamaya devam etmiş. Başlığı da "Cumhur'un sırrı" olarak vermiş. Bir de sırrı'nın "s" si var!.. Aynı üçgen formülünde, çatı aday formülüne olduğu gibi 40 akıllı olağanüstü bir ortak çabayla yeni ittifak formülünü anlamaya, kamuoyunu aydınlatmaya çalışıyor. Ankara'da en deneyimli siyasetçilere soruyoruz, "Siz bu ittifak formüllerinden ne anladınız. Bize de anlatır mısınız" diye. "Hele bir önümüze gelsin bakalım" diyip geçiştiriyorlar.
Esasında "sır" olan hiçbir şey yok!.. Her şey apaçık, gerçekleri bağırıyor. Siyasetin gerçekleri haykırıyor, anketlerin rakamları ortaya koyuyor. MHP tabela partisi oldu. Saraydan nasihat alan anketçiler bile MHP'yi yüzde 7'nin üstüne çıkaramıyor. MHP Genel Merkezi'nin kapısına asılmak üzere kocaman bir asma kilit siparişi veren Doktor Bahçeli, fantezileri ile hem kamuoyunu hem de elinde kalan bir avuç partilisini oyalamaya çalışıyor.
R. Erdoğan'a her fırsatta tam destek vereceksin, en sıkışık anlarında partisinde bile cesaret edilemeyecek derecede sözcülüğünü yapacaksın, "cumhur ittifakı" önerisi ile sonuna kadar yancısıyız diye ilanda bulunacaksın... Sonra da ittifakın kabinede sürmeyeceğini söyleyip, Bakanlık istemiyormuş gibi yapacaksın. Sadece, bu görünürde olup bitenler bile hangi siyaset mantığına oturuyor?.. Siyaset gerçeğinin, partilerin var olma gerçeğinin neresiyle örtüşüyor?.. Bahçeli, AKP'ye ve Erdoğan'ın Cumhurbaşkanlığına kendi icadı bir ittifak modeliyle tam destek verip kabinede de yer almak niyetinde olmadığını açıkça ortaya koyarken MHP'liler böyle bir durumda MHP'ye niye oy versin? Doktor Devlet Bahçeli bu enterasan çıkışıyla MHP'lilerin MHP'ye oy verme gerekçelerini ortadan kaldırmış olmuyor mu?
"Ver Bilal'i al Başkanlığı"ndan nerelere geldik!.. Koca bir siyasi hareket bilinçli ve programlı bir şekilde lime lime edilerek, siyaset çukurunda batan bir proje partisine eklemlendi. Boşuna, "tak takların toplamını" anlamaya çalışmak için uğraşmayın. Ben demiyorum, anketçiler sahadan söylüyor; zikzakların toplamı 50 artı 1 etmiyor!..