Ticaret Bakanlığı'nın kontrolden kaçırdığı 81 milyon TL
Bu köşeyi takip eden değerli okurlar hatırlarlar.
Ticaret Bakanlığı''na ait hesaplarda gösterilmesi gereken paraların gösterilmediğini aktarmıştım.
Bilmeyenler için kısaca hatırlatayım…
Ticaret Bakanlığı ve İhracatçı Birliklerinin yurt dışı personel sabit maaş giderlerinin ve Bakanlığın faaliyet alanına giren giderlerinin karşılanması amacıyla bir hesap mevcut.
"Müşterek Hesap" denilen hesapta 2019 yılı itibarıyla toplam 34.4 milyon TL kullanılmış. 2019 yıl sonu itibari ile raporlara göre hesap mevcudu 44.4 milyon TL olarak belirlenmiş.
Fakat bu rakamlar Bakanlık mali tablolarında gösterilmemiş. Muhasebe kayıtlarında gösterilmeyen sadece bu mu?
Hayır.
Gümrük müdürlükleri tarafından kesilen ek tahakkuk ve ceza tutarları doğru bilgilendirilmemiş. Bu hesap dahilinde kanuna göre takip edilmesi gereken 87 milyon TL''lik para Gelirlerden Takipli Alacaklar Hesabında gösterilmemiş dolayısıyla mali tablolara yansıtılmamış.
Daha ciddi boyutta skandalı ise Sayıştay tek cümleyle özetlemiş:
"2019 yılı Bilanço ve Dipnotları ile Faaliyet Sonuçları Tablosunda toplamda 562 milyon 130 bin TL hataya neden olunduğu görülmüştür."
Bu para nerede, nereye harcanmış, kime verilmiş bilinmiyor!
2019 yılı raporlarında yer alan bu konu çok uzun ve karmaşık anlatıldığı için kısaca özet geçtim.
Peki, bu yıl ne oldu dersiniz?
Aynı hesapta kullanılan 45 milyon 310 bin TL yine Bakanlık mali tablolarında gösterilmemiş.
Yurtdışı personel sabit maaş giderlerinin de karşılandığı bu hesapta 2020 yılında 45 milyon 310 bin TL kullanıldığı ve hesapta 2020 yıl sonu itibari ile 76 milyon 506 bin TL hesap mevcudu bulunmasına rağmen Bakanlık mali tablolarında gösterilmediği tespit edilmiş.
Bakın söz konusu bu uygulama 5018 sayılı Kanun''un 6''ncı maddesinde bahsedilen hazine birliğine, 7''nci maddesinde belirtilen mali saydamlık ilkesine ve 49''uncu maddesinde belirtilen muhasebe sistemine aykırı.
Sadece bu olay mı?
Yasalara göre idarenin talepleri doğrultusunda, gümrük idarelerinin büyük onarım, teknik donanım, kırtasiye ve demirbaş ile tefriş ihtiyaçlarını aynî olarak karşılamak ve yeni gümrük tesisleri inşa etmek üzere, sözleşme süresince her yıl elde edilecek kantar ücretinin yüzde 25''inin ayrılacağı belirtiliyor.
Tam da bu noktaya gelmişken…
Ticaret Bakanlığı, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) ve özel bir şirket arasında gümrük kapılarının Yap-İşlet-Devret (YİD) modeliyle yaptırılması/modernize edilmesi amacıyla bir sözleşme imzalanıyor.
TOBB bünyesinde kurulan şirketin ismi "Gümrük ve Turizm İşletmeleri A.Ş.", Yönetim Kurulu Başkanlığını Nevşehir Ticaret Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı M. Arif Parmaksız yapıyor.
Vekili ise Emine Erdoğan''ın kuzeni ATO Başkanı Gürsel Baran… İşletmesi ve bakımı şirkete devredilen gümrük kapılarındaki kantarlarda elde edilecek gelirin tamamı Bakanlığa verilmesi gerekirken Bakanlık yüzde 25''ini alıyor gerisini şirkete/döner sermayeye bırakıyor.
Ancak protokole göre kantar payı adı altında toplanan paralardan yapılan harcamalar için nedense şirket hiçbir şekilde sorumlu tutulmuyor.
- Buna göre kantar ücreti veya diğer gelirlerden Bakanlık adına ayrılan paylardan yapılacak harcamalara ilişkin yetki Bakanlıkta olmasına rağmen söz konusu paylar şirket adına açılmış bulunan bir banka hesabında tutulmuş.
Sayıştay "yapmayın etmeyin" diye ısrarla uyarmış ama…
Bu durum 2020 yılında değişmiş mi?
Tabii ki hayır.
İncelemeye göre 2020 yılı Aralık ayı sonu itibariyle Bakanlık payı hesabında toplam 81 milyon 337 bin TL olduğu görülmüş.
2020 yılı içerisinde Kantar Payı hesabından, 4734 sayılı Kanun hükümlerine ve herhangi bir denetime tabi olmadan Bakanlık ihtiyaçları için (organizasyon gideri, proje alım gideri, mal ve malzeme alım gideri vb.) toplam 39 milyon 663 bin TL harcama yapılması onaylanmış.
Peki, 2019 yılı içerisinde Kantar Payı hesabında ne kadar birikmişti?
2019 yılı Aralık ayı sonunda Bakanlık payı hesabında toplam 87.3 milyon TL olduğu görülmüş.
Fakat herhangi bir denetime tabi olmadan Bakanlık ihtiyaçları için (organizasyon gideri, yazılım programı alım gideri, eğitim hizmeti gideri vb.) toplam 42 milyon TL harcama yapılması için onay verilmişti.
İyi de bu para ile ne yapılmıştı?
"Bakanlık ihtiyaçları" dedikleri 78 adet araç (binek otomobil) ile forklift ve temizlik iş makinesiydi…
"Kantar Payından" 2018 yılı içerisinde bunlar satın alınmış!
Burada bir ayrıntı var.
Bu alımların tamamı Bakanlık bünyesinde yapılsa hem Sayıştay denetime tabi olacak hem de 4734 sayılı Kamu İhale Kanununa tabii olacaktı. Ancak şirket bünyesinde yapıldığı için hiçbir denetime tabii değil.
Bir nevi arkadan dolanma yöntemi.
Bunu kanıtlayan şey ise şu…
Söz konusu araç ve taşıtların Taşınır İşlem Fişi (TİF) düzenlenmek suretiyle Bakanlık Taşınır Sistemine alınmadığı ve muhasebeleştirilmediği de belirlenmiş.
Dahası da var.
Rapora göre bu araçların HGS, OGS, yakıt, idari masraf, araç muayenesi vb. giderleri için 12 milyon TL ödeme yapıldığı anlaşılmış.
Uzun lafın kısası…
2019 yılında 42 milyon TL, 2020 yılında 39 milyon TL 663 bin TL, toplamda 81 milyon TL 663 bin TL 4734 sayılı Kamu İhale Kanunundan, Sayıştay''ın denetiminden bile isteye kaçırılmış ve harcanmış.
Ticaret Bakanlığı''nın gerek genel bütçeden yapacağı harcamalar ve gerekse özel hesaplarından yapacağı harcamalar, 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu hükümlerine tabi bulunmaktadır.
Kanun böyle olunca soralım.
Bu özelden yapılan harcamalar için herhangi bir ihale düzenlenmiş mi?
Hayır. Saldım çayıra mevlam kayıra!
Bakın bu alenen suçtur.
Sayıştay da zaten 2020 yılı raporunda "kamu harcamalarını özel hukuk düzenlemelerine göre yapamazsın yaparsan kanuna aykırı davranmış olursun" demiş.
Dikkati çekmek istediğim nokta şu: Sayıştay raporları bize gösterdi ki kamuda, bürokraside, devlet katında, yüksek rütbeli memurlarda artık adına ne derseniz deyin bir boş vermişlik var.
Kanunları arkadan dolanmak ezelden beridir Türk devletinin huyu oldu.
Ama bu artık vatandaşın parasını denetimsizce savurmaktan ya da onu kasıtlı olarak korumamaktan başka bir şey değil.