THY 'boynunun borcu'nu mu ödüyor

20 Mayıs 1933’te, 180 bin lira bütçe, 7 pilot, 8 makinist, 8 memur ve 1 telsizci ile Milli Savunma Bakanlığı’na bağlı “Hava Yolları Devlet İşletmesi” olarak kuruldu.
1935’te Bayındırlık Bakanlığı’na bağlandı.
1938’de “Devlet Hava Yolları Umum Müdürlüğü” adı ile Ulaştırma Bakanlığı bünyesine alındı.
21 Mayıs 1955’te, 6623 sayılı kanunla Türk Hava Yolları adını aldı.
1 Mart 1956’da 60 milyon liralık sermaye ile Türk Hava Yolları Anonim Ortaklığı’na dönüştü.
1957’de yabancı sermayeye açıldı. (İlk ortağı yüzde 6.5 hisseyle İngiliz havayolları şirketi BOAC (British Overseas Airways Corporation) oldu.)
1984’te “Kamu İktisadi Kuruluşu” (KİK) statüsüne geçti.
1990’da özelleştirme kapsamına alındı. Yüzde 1.53’lük bölümü halka açıldı. Kamu Ortaklığı İdaresi’ne bağlandı.
27 Kasım 1994’te 4046 sayılı kanun kapsamında Başbakanlık Özelleştirme İdaresi Başkanlığı’na bağlandı ve “İktisadi Devlet Teşekkülü” haline geldi.
“Türk Hava Yolları”nın tarihi böyle. Kurulduğu günden itibaren “devlet”in elinde, hizmetinde.

***

Gelelim “Globally Yours” sloganıyla yola çıkan, Kevin Costner, Wayne Rooney, Dimitar Berbatov, Patrice Evra, Rafael, Fabio, Paul Scholes, Darren Fletcher, Darron Gibson, Anderson, Edwin Van Der Sar, Lionel Messi, Xavi Hernandez, Eric Abidal, Sergio Busquets, Javier Mascherano, Pedro Rodriguez, Dani Alves, Cesa Fabregas, Andres İniesta, Gerard Pique’in ardından reklam/vitrin yüzü olarak Kobe Byrant’ı tercih eden “Turkish Airlines”a...
Bugün hisselerinin yüzde 50’den fazlası IMKB’de işlem görse de halen Türkiye Cumhuriyeti Özelleştirme İdaresi Başkanlığı’na bağlı.
Ülkenin “milli hava yolu şirketi” olarak “bayrak taşıyıcısı”.
“Devlet Baba” diye bir şey
varsa;
Hâlâ babamızın malı!
Dolayısıyla hakkımız var sormaya:
“Bu gurur Türkiye’nin /Bu gurur hepimizin” diye “akredite gazeteler”e verdiğiniz ilan aracılığıyla bizi “sınır dışı” etme, kendi ülkemizde “ötekileştirme” hakkını kim verdi size acaba?
“Hepiniz”den mi ibaret “Türkiye”; ya biz “hepimiz”, o ilanı verme ihtiyacı hissetmediğiniz gazeteler, o gazetelerin okuyucuları; neredeyiz size göre? “Türkiyeli” olmadığımız için, yarın bir gün müşteri olarak karşınıza geldiğimizde “pasaport kontrolü” mü uygulayacaksınız “biz”e?
Başbakan’ın sözünden (AKP grubunda akredite ettirmediği gazetelerle ilgili olarak “hadlerini bildirmek boynumuzun borcu” demişti ya) ilham aldınız da “boynunuzun borcunu” mu ödüyorsunuz bu yolla?

Yazarın Diğer Yazıları