Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Yavuz Selim DEMİRAĞ
Yavuz Selim DEMİRAĞ

Tezkere kandırmacası ve AtlasJet...

Ömrünün son günlerinde Haydarpaşa Asker Hastanesinde tedavi görürken askerlerin gösterdiği vefa karşısında gözyaşları döken Esmer Ay, yeni nesiller tarafından tanınmayabilir. Ama O’nun “Gel Tezkere”si son dönemde yine gündemdeydi. Bu defa ‘şafak’ sayanlar vatani görevlerinin bitim gününü değil siyasi iradenin yani hükümetin yetki vermesini gözlüyordu. İktidara geldiği günden bu yana sınır ötesine geçemeyen AKP, Irak’ın işgalinden bu yana yeni komşu ABD’nin güdümüne girmiş görünüyordu.

Halen sebep ve sonuçlarının tartışıldığı 1 Mart tezkeresini, çoğunluğu elinde tuttuğu halde meclisten geçiremeyen AKP hükümeti, bu defa sınır ötesi tezkere yetkisini uykuya almıştı.
Kahvehanedeki Sarı Çizmeli Mehmet Efendiden, mahalle komşumuz Ayşe Nine’ye kadar, 7’den 70’e herkes, dağlara karın düşmesinden sonra yapılacak askeri harekatın beklenen sonucu alamayacağını biliyor. Ama hükümetin başı bahane olarak “yazışma”lardan bahsediyor.
Sanki Başbakan ile Genelkurmay arasında haftalık olağan görüşme yokmuş, her ay MGK toplantısında bir araya gelmiyorlarmış gibi, Tayyip Erdoğan basına yaptığı sözlü açıklamada, “TSK bize taleplerini iletti. Durumu değerlendirdik, konuyu Meclis’e getirip yazıyı yazdık. Tezkereden sonra TSK’nın ihtiyaç listesini değerlendirip cevap yazdık. Daha sonra Bakanlar Kurulundan karar çıkartıp 28 Kasım itibarıyla yetkiyi verdik” diyor.

Bu satırların yazarını tanıyanlar muhalif kişiliğini bildiği için değil, milletin beklentisine tercüman olmaya gayret ettiği için, tezkere konusundaki samimiyetsizliği dillendirdiğini bilir. Sayın Başbakan’ın tıpkı 1 Mart tezkeresinde olduğu gibi bugün de partisinin grubuna hakim olamadığı, ABD Büyükelçisinin kahvaltısına habersiz katılan milletvekilleriyle ilgili itirafında ortaya çıkmıştır.
AKP hükümeti, 28 Kasım tarihi itibariyle yetkinin artık askerde olduğunu açıklayarak, bir yandan milletin beklentisine cevap verip bir nevi gaz alma operasyonunu gerçekleştirmiş, diğer taraftan topu askere atarak sorumluluktan firar etmiştir. Ama firar sözcüğünün Türk Milleti nezninde ne anlama geldiğini de unutmuştur. Dolayısı ile hükümetin bu manevrası, bilgi kirliliği ve psikolojik savaş metodlarının yönlendirme propagandasına rağmen tutmayacaktır.
AKP’nin zaman zaman dış politikada efelenme durumu önümüzdeki günlerde yeniden sahnelenirse şaşırmayın. Başbakan, ABD Büyükelçisinin resmen Türkiye’nin içişlerine müdahalesinin toplumda öfkeye sebebiyet verdiğini görüyor.
Şimdi sıkı durun.
ABD hükümeti tarafından Ankara Büyükelçiliği görevinden bir üst rütbeye terfi ettirilecek Wilson’un gidişini kendilerinin sağladığını iddia ederek yeni bir gaz alma operasyonu daha gerçekleştirirse şaşırmayın.
Evet, her şeye burnunu sokan ABD Büyükelçisi, önümüzdeki günlerde Beyaz Saray’a daha önemli bir görev için gidiyor. Edelman’ın gidişine sevinenler, tarihin tekerrürüne tanık olmuştu. Umarız gelen gideni aratmaz...

***

AtlasJet Havayollarının Isparta’da düşen uçağı konusunda basın yine acayip komplo teorileri yayınlayarak Türkiye gündemini değiştiriyor. Söylentilerin yüzde onunun bile doğru çıkması durumunda “vayy be!” diyesimiz geliyor. Ancak bütün bunlara rağmen havayollarının dünyanın en güvenilir yolculuğu olduğunu unutmayalım.

Türkiye gibi trajik terörüne her gün onlarca can veren ülkede uçak kazalarının dünya ortalamasının çok altında olduğu gerçeğini de hatırlatalım.

Hafta da en az iki defa uçak yolculuğu yapan bu satırların yazarı, son bir yıldır ekonomik sebeplerden dolayı çoğunlukla AtlasJeti tercih etmektedir.

Siz bu satırları okurken ben belki de AtlasJet’in uçağında olacağım. Milletlerarası havacılık kurallarının en sıkı uygulandığı Türkiye’de dünya hava filoları arasına giren bu yerli kuruluşumuzun yıpratılması aynı zamanda milli sermayeyi örselemek demektir. Türk Hava Yolları’nın blok satış hazırlığı yapıldığı dönemde, sadece THY’nin değil, AtlasJet’in de değerinin tıpkı Telekom gibi düşürülmeye çalışıldığına dair kötü kokular alıyorum...

Yazarın Diğer Yazıları