Tevile gerek yok liste ortada
Kıbrıs Barış Harekatı''nın 47. yılı törenleri, KKTC''yi verip kurtulunması gereken bir yük/kambur, KKTC''nin kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş''ı da neredeyse "terörist" gören zihniyetin propaganda sahnesine dönüştürüldü.
Hem törenler, hem de tören sonrası yaşanan tartışmalarda, iktidarın hedefinde EOKA yahut ENOSİS anlayışından çok Türkiye''deki muhalefet vardı.
***
AK Partililer, AK Partili Cumhurbaşkanı tarafından Türkiye''den gidecek heyette yer almaya davet edilmeyen CHP liderini, "davet edilmese de katılmalıydı" diye eleştirdiler!
Kendini "uçan saray"a zincirlemesi lazımdı zahir!
AK Partili Cumhurbaşkanı tarafından davet edilmedikleri halde, KKTC Cumhurbaşkanı''nın davetine icabet ederek törene katılan İYİ Partililere ise protokol tribününün en gerisini gösterdiler.
Onlar da neden Genel Başkan düzeyinde temsil edilmemişmiş!
***
Kimse böyle paşa gönlüne göre icat çıkarmasın diye muaşeret adabı bile yazılı kurallara bağlıdır devlette.
***
Türkiye Cumhuriyeti Devlet Protokolünün dizilimi şöyle:
1. TBMM Başkanı
2. Cumhurbaşkanı Yardımcısı
3. Anayasa Mahkemesi Başkanı
4. Eski cumhurbaşkanları
5. Yargıtay Birinci Başkanı
6. Danıştay Başkanı
7. Bakanlar (Bakanlık adlarının alfabetik sırası ile.)
8. Genelkurmay Başkanı
9. Kuvvet Komutanları
10. Orgeneraller/Oramiraller
11. Yükseköğretim Kurulu Başkanı
12. Ana Muhalefet Partisi Lideri
13. TBMM Başkanvekilleri
14. TBMM''de grubu bulunan siyasi partilerin Genel Başkanları
15. TBMM Katip üyeleri ve idare amirleri
16. TBMM''de temsil edilen siyasi partilerin Genel Başkanları
17. TBMM''de grubu bulunan siyasi partilerin Grup Başkanları ve Grup Başkanvekiller
18. TBMM''de grubu bulunan siyasi partilerin Genel Başkan Yardımcıları
19. TBMM''de grubu bulunan siyasi partilerin Genel Sekreterleri
20. TBMM üyeleri
21. Sayıştay Başkanı
22. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı
23. Türkiye Barolar Birliği Başkanı
24. Danıştay Başsavcısı
….
Liste uzun…
İlk 80 sırasında HSK''ya yer var, YSK''ya var, MİT''e var, DDK''ya var, Diyanet''e var, YÖK''e var…
***
"TBMM''de temsil edilmeyen bir siyasi partinin Genel Başkanı" olan Fatih Erbakan''a yer var mı?
Yok.
"TBMM''de grubu olmayan ama temsil edilen bir siyasi partinin kurullarının birinin başkanı" olan Oğuzhan Asiltürk''e yer var mı?
Yok.
TBMM''de grubu bulunan bir siyasi partinin Grup Başkanı olan İsmail Tatlıoğlu''na yer var mı?
Var.
TBMM''de grubu bulunan bir siyasi partinin Genel Başkan Yardımcısı olan Cihan Paçacı''ya yer var mı?
Var.
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener''in törene katılıp katılmaması durumu değiştiriyor mu?
Hayır.
Akşener, törene ister katılsın, ister katılmasın; hem Tatlıoğlu, hem de Paçacı, devlet protokolüne göre Erbakan ve Asiltürk''ün önünde mi?
Önünde.
Neyi tevile çalışıyorsunuz hâlâ?
Buz gibi ayıp işte yaptığınız; devlet adabının yerle yeksan edilmesi!
***
Vay efendim, Oğuzhan Asiltürk, Barış Harekatı döneminin İçişleri Bakanı''ymış…
Ee?
Tek Asiltürk mü bakandı o dönemde?
37. Cumhuriyet Hükümeti''nde görev alıp da bugün hayatta olan tek bakan Asiltürk mü?
Deniz Baykal hayatta, Önder Sav hayatta, Erol Çevikçe hayatta; onlar da vardı aynı Bakanlar Kurulu''nda; aynı itibar gösterilerek davet edildiler mi acaba?
Aman efendim, Fatih Erbakan, dönemin Başbakan Yardımcısı Necmettin Erbakan''ın "mahdumu"ymuş…
Erbakan dışındaki merhumların soyu tükenmiş olmalı!
Öyle ya, hiç değilse dönemin Millî Savunma Bakanının, Genelkurmay Başkanı''nın aileleri davet edilebilirdi değil mi?
Edildi mi?
***
Altı üstü bir özür…
Hani şu Türk soykırımcılarından tutun da, Cumhuriyet''e karşı ayaklananlara kadar ne kadar hain ve cani varsa onlardan dahi dilemeye yanaşıp da, "yerli ve millî" olduğunu kendi ağızlarıyla itiraf ettikleri İYİ Partililer''den dileyemedikleri bir özür yüzünden günlerdir konuştukça daha da batmaları…
Tezgah fonu…
Osman Kavala''nın desteklediği Birgün''de yazarken Odatv''ye geçmek isteyen, olmayınca "siyasal İslamcılarla iş birliği yaptığı için" yerden yere vurduğu Taraf''a koşan, oradan "Amerikan vatandaşı bir cemaatçi"nin gazetesine transfer olan, nihayet "havuz medyası"nda "Amerikan bez ayakkabılı ve lobi fonlu vesayet savaşçıları"yla köşedaş olan karakter, duruş, tavizsizlik, hürriyet abidelerinden biri Ruşen Çakır''ın Chrest Fonu alması üzerinden "bağımsızlık" dersi veriyor…
Fıkra bu kadar…
Ve basın özgürlüğünü savunmakla, kullanışlılık yarışındaki muhtemel rakiplerini saha dışına atmaya çalışanların tezgahına gelmez arasında incecik bir çizgi var…
Hürriyetimizi, tescilli müstemlekecilerin iktidar kavgalarına alet olmadan savunacağız!