Teşekkürler Reha Oğuz Türkkan Hocam
Bugün herkesin yaptığını yapıp “Açılım”dan mı bahsetsek acaba?
Yoksa Devlet Bey’in kükremesinden mi? Silivri’de görülmekte olan Mahkeme’nin son kararı yahut Meclis Başkanı’nın kim olacağı mı daha çok ilgilendiriyordur Türkiye’yi, “Kürt sorununu çözmek” için yasa ve Anayasa’da değişiklikler yapılacak ya!
Barzani’nin tehditlerinden mi, Öcalan’ın cezaevi mesajlarından mı bahis açsak? Akıl almaz cinayetlerden, iflaslardan, çarpık yapılaşma sonucu ufak bir yağmurda bütün altyapısı çöken şehirlerden mi?
Uzatmayalım.. Türkiye öyle bir ülke ki pek çok memlekette bir tanesinin bile bakanları alıp götürdüğü, hükümetleri yerinden ettiği yüzlerce olay bir günde yaşanıyor da kimsenin ne rengi morarıyor, ne kılı kıpırdıyor.. Bu on yıllardır böyle, yirmi, otuz, kırk, elli yıldır böyle.. Demek ki yarın da böyle olacak, öbür gün de..
Öyleyse biz Reha Oğuz Türkkan Hoca’nın telefonunu paylaşalım sizlerle, öyle ya, Reha Hoca iki de bir telefon açmaz insana.. Sağ olsun Reha Hoca dün aradılar ve “Türkiye şu an ne yapabilir” başlıklı yazımız üzerine bizimle konuşmak istediğini söylediler. Çok mutlu olduk, çünkü kitaplarıyla büyüdüğümüz bir ilim adamımızdı kendileri ve 80’ine merdiven dayamış olmalarına rağmen akıl, beden ve ruh sağlığı ile üretmeye devam eden evrensel bir beyindiler.
En son Fatih Altaylı ve Murat Bardakçı’nın birlikte sunduğu bir programda seyretmiş, Batı’nın, “genetik”, “DNA” diye, ırkçılığı, “bilim” adı altında sürdürdüğünü söylemesi üzerine, “Teşekkürler Hocam, tam da dediğiniz gibi” diye alkışlamıştım.. Reha Oğuz Türkkan Hoca da bizler gibi Türkiye’nin içinde bulunduğu durumdan ciddi endişe içersinde, “Her gün gazeteleri umutla okuduğunu” amma, “Umut verici şeyler görmediğini” ve “Türkiye’nin geleceği konusunda samimi fikirlerimi öğrenmek istediğini” söylediler. Tabi hocam ve hatta pek çoğunuz bilmiyor, ben cep telefonu ile iki-üç dakikadan fazla konuştuğunda hayati bakımdan oldukça riske giriyorum. Ömrün uzayıp kısalmayacağına inancım tam da, sebebe sarılma ve tedbire tutunmak da sünnet. Söyleyeyim de, haberiniz olsun. Kalbimizin yüzde 16’sı, o da pille çalışıyor. Cep telefonu pili etkiliyor. 21 Temmuz’da bir dostumuz rahmetli oldu, o gün bir iki telefon görüşmesi yaptım, çektiğim sıkıntı bir hikâye konusu olur. Dostları sık arayamayışım bundan.. İllâ görüşmemiz gerekiyorsa sabit telefon diyor, konuya dönüyorum..
Reha Hocamla bu yüzden uzun konuşamadım. Özet olarak söylediğim, “Devletten umudum yok gibi, amma millete güveniyorum” oldu ve daha çok kendilerini dinlemek istedim.
Bu sözüm üzerine Hocamız benim söylediklerime benzer bir sözü New York Times’ın sahibinin de söylediğini, onun bu sözlerini, “Uyuyan Dev Türk Dünyası” isimli kitabın önsözünde aktardığını anlattı ve “Hedef Doğru” isimli kitabını okuyup okumadığımı sordu. Okumadığımı söyledim ve alıp okuma sözü verdim. Rabbim izin verirse yazı bitince kitap almak için evden çıkacağım. Söz dönüp dolaşıp kitaba geldi.. Öyleyse bir iki kitap önereyim..
Reha Hocamızın adı geçen kitaplarını tatil için yaylaya, sahile giderken yanınıza alınız, deriz. Bir de Necdet Sevinç Ağabeyin Oğuz Yayınları arasında çıkan “İstiklâlin Bedeli”ni mutlaka okuyun, kitabı elinizden bıraktığınızda gözyaşlarınızı silerken, vatanın ve istiklâlin kıymetini biraz daha biliyor olacaksınız.
Bedir Yayınlarının bastığı “Hıristiyanlığa Reddiye” hacmi küçük amma faydası büyük, bilgisi çok, her evde bulunması, her vatan evladının okuması gereken bir kitap. Bedir Yayınevi sahibi M. Şevket Eygi üstadımıza bahsi geçen kitabı daha kaliteli basması ricamızı da buradan iletelim..
Son söz olarak da deriz ki.. Erciyes Kurultayı’nda kalp krizi sonucu yalancı dünyadan gerçek hayata geçen Paşa Tambay büyüğüme Rabbimden rahmet niyaz ediyor, ailesi, yakınları ve dâvâ arkadaşlarına başsağlığı diliyorum, dualarımızı esirgemeyelim, Peygamberimiz, “Kabir ehline yapılan iyilikten faydalı ihsan yoktur ve onu ancak mü’min yoklar” buyuruyor, bu fırsatı, Tambay büyüğümüzün âhirete selâmı vesilesiyle değerlendirelim..