AKP iktidarı açılım adı altında, falan yerdeki filan yere Kürtçe adlar vermeyi tartışırken BDP’li belediye sorunu kökünden çözüverdi. Kürtçe adları bir yana Nusaybin Belediyesi Mehmetçik katleden teröristlerin adlarını bir kalemde sokaklara verdi. Tabii bunun öncesi de vardı. İktidar önce Habur’dan giren teröristlere kahraman muamelesi yapılmasına izin verdi. Şimdi sıra terörist katillerin adlarının sokaklara verilmesine geldi. Süreç böyle devam ederse, sıra İmralı’daki haydudun heykellerinin dikilmesine gelecektir. Nusaybin Belediyesi öyle açılım falan sözleri etmeden işi bir çırpıda başardı. Haber gazetelere şöyle yansıdı: BDP’li Nusaybin Belediyesi, 70 sokak ve mahalleye çatışmalarda ölen PKK’lı teröristler ile terör örgütünün kamplarının isimlerini verme kararı almış! Bu tavrıyla BDP’li belediye aslında ’açılım öyle yapılmaz böyle yapılır “ demiş oldu. Kısacası Nusaybin Belediyesi, kendisine yakışan demokratik açılımını böylece yapmış oldu!
Bölücü kışkırtmanın amacı!
BDP’li Belediyenin yaptığı, tam bir kışkırtmadır. Terörist isimlerinin sokaklara verilmesi kararı başta şehit aileleri olmak üzere, asker ve Türk halkını tahrik etmeye yöneliktir. Türk milletine ve özellikle de şehit ailelerine verilen mesaj da açıktır: “Çocuklarınızın katillerinin isimlerini ve hatıralarını yaşatıyoruz”. Bilindiği gibi PKK, gerçekte Türk ile Kürdün bir arada yaşayamayacağını kanıtlamayı kendine misyon edinmiş kanlı bir terör örgütüdür. Bu amaçla Türk ile Kürdün arasına kin, nefret ve intikam duygusu yerleştirmeye çalışmaktadır. Bu nedenle Türk’ün matemini Kürdün bayramına ya da tam aksine Türkün bayramını Kürdün matemine çevirmeye çalışıyor. Mehmetçik katillerinin ya da Türkiye’yi bölmek için dağlarda teröristlerin kurduğu kamplarının adlarını sokaklara verilmesinin bundan başka bir anlamı olamaz. Çocuklarının katillerinin adlarının sokaklara verildiğini duyan şehit anaları da herhalde bunu yapanlara karşı iyi duygular hissetmezler. Zaten yapılmaya çalışılan da budur.
Sanatçılar da açılım masalına alet ediliyor!
BDP’liler icraatlarına ara vermeden devam ederken, iktidar da “açılım” konusunda büyük bir şaşkınlık içine girmiştir. Ne, ne yaptığını ne de ne yapacağını biliyor. Bir iktidar eğer ülkenin, kardeşliğin, barışın ve milli birliğin yararına olacağına inandığı bir şey biliyorsa, bunun gereğini yapması görevidir. Bunun için konuyla ilgisi olmayanları göreve çağırmak, acizlik ilan etmekten başka bir anlama gelmez. İktidarın sinemacıları, sanatçıları bir araya toplayıp “gelin şu içinde ne olduğunu bizim de bilmediğimiz açılıma destek olun” demesi de böyle bir şeydir. AKP taifesi “demokratik açılım”, “milli birlik, beraberlik” dedikçe bölücüler buna kahkahalarla gülüyor. Onlar da alaylı bir biçimde “Apo’dan ne haber” diyorlar.
Kısacası AKP iktidarının terörle mücadele ile müzakere arasında karar verememesinden doğan zaafiyetini bölücüler var gücüyle nakde çevirmeye çalışıyor. Terörle mücadelede söz var, plan var, kurum var, kavram var ama icraat yok. Bölücülükle mücadelede devlet zaaf gösterince, bölücüler de gemi azıya almış oluyorlar. İktidar açılıma, başıboş kalan bölücü mihraklar da var gücüyle devlete ve millete meydan okumaya devam ediyor.
