Teröristi ziyaret ve siyaset
Şehit öğretmen Necmettin Yılmaz, Gümüşhane'nin Torul ilçesindendi. O da şehit edilen Aybüke öğretmen gibi insanları cehaletten ve sefaletten kurtarmak için öğretmenlik yapıyordu. 16 Haziran 2017'de insanlıktan nasibini almamış azgın PKK'lı teröristler tarafından kaçırıldı ve katledildi. Onun katledilmesi talimatını PKK'nın sözde Dersim saha sorumlusu İsmail Sürgeç adlı terörist yaratık verdi.
İsmail Sürgeç adlı hain, 25 yıldır PKK'nın dağ kadrosu içinde yer alıyordu. PKK'nın sözde silahlı kanadı olan HPG askeri konsey üyesi olan İsmail Sürgeç'in Karadeniz ile Erzincan ve Erzurum bölgelerindeki eylem sorumlusu olduğu biliniyordu. Terör şebekesinin bu hain elamanı onlarca masum insanın ölümünden sorumluydu.
Tunceli'de sürdürülen 'Yıldırım- 4' operasyonu kapsamında, 10 Kasım'da Ahpanos Vadisi bölgesinde 10 milyon lira ödüllü kırmızı kategoride yer alan terör örgütü PKK'nın sözde 'Dersim Eyaleti' komutanı 'Yılmaz' kod adlı İsmail Sürgeç güvenlik güçlerinin operasyonu sonucunda öldürüldü.
Tunceli HDP İl Örgütü'nün yaptığı bir organizeyle HDP Tunceli Milletvekili Alican Önlü, HDP İl Eşbaşkanları Nurşat Yeşil ile İbrahim Kasun önce katil sonra maktul olan terörist İsmail Sürgeç'in evine taziye ziyaretinde bulundukları haberi medyaya düştü.
HDP'liler, bu terörist İsmail Sürgeç'in evine giderek ailesine ölümünden duydukları üzüntüyü dile getirip başsağlığı diliyorlar.
Gerçekte HDP'liler kendilerine yakışanı yaptılar. Katil teröristin ölümünden duydukları üzüntüyü paylaştılar. Katil terörist İsmail Sürgeç yaşamış olsaydı daha çok öğretmen, hemşire ya da asker öldürecekti. Onun ölümü gerçekleştirme ihtimali olduğu bir çok kanlı terör eylemlerinden HDP'yi mahrum etmiştir. Bu da az bir kayıp değildir.
HDP'liler yalnızca teröristlerin taziye evlerini ziyaret etmiyorlar. Fırsat buldukça terör örgütünü finanse etmek, PKK'yı savunmak ve dağa eleman devşirmek gibi PKK tarafından kendilerine verilen görevleri de hakkıyla yerine getiriyorlar.
Bu resmi olarak parti görünümlü gerçekte terör örgütüne eleman devşirme hareketi tarafından çocukları dağa kaldırılan anneler HDP'nin Diyarbakır il binası önünde nöbet tutuyorlar. Onlar evlatlarının önce HDP binalarına getirildiğini ve orada korkutularak ya da ikna edilerek dağa götürüldüğü gerekçesiyle aylardır nöbet tutuyor. Bu bina önünde annelerin "Çocuklarımızı nasıl dağa çıkardıysanız öyle de indirin" ağıtları yankılanıp duruyor. Çocuklarının dağa kaçırılmasından doğrudan HDP'yi sorumlu tutan Diyarbakır annelerinin oturma eylemi neredeyse 400'üncü gününe girdi.
Anneler "kahrolsun PKK, Lanet olsun HDP" sloganı atarken, HDP ile PKK arasındaki organik ilişkiyi de haykırmış oluyorlar.
HDP binaları Türkiye'nin her yanında terör örgütü PKK'ya militan devşiren şube görevi yapıyorlar. Bunu da devletin, milletin, siyasi partilerin gözünün içine baka baka yapıyorlar. İktidar yetkilileri, durumu halka şikâyet etmekten öteye bir şey yapmıyor.
Bir parti düşünün ki terörle siyaset, şiddetle yasa, silahla anayasa tercihinde terörü, silahı ve terör örgütünü tercih ediyor olsun.
Bir parti düşünün ki teröristin katlettiği güvenlik güçlerinin ya da öğretmenin, vatandaşın taziyesine değil terörist katilin taziyesine gitmiş olsun.
Bir parti düşünün ki yasaları, anayasayı ve devleti hiçe saysın.
Bir parti düşünün ki Kıbrıs'ta Rumların, Karabağ'da Ermenilerin, Suriye'de YPG/ABD'nin, Irak'ta PKK'nın yanında yer alsın…
Bir iktidar düşünün ki, bütün bu gerçekler karşısında HDP adlı bu parti görünümlü yapının TBMM dahil her yerde serbestçe terörist faaliyetlere moral/motivasyon/finansal destek vermesini seyretsin!
Bir iktidar düşünün ki yeri gelince terörist başlarından Osman Öcalan'ı televizyonlara çıkartıp konuştursun, İmralı'dan terörist başından mektup getirip Diyarbakır'da okutsun!
Daha yazacaktım vicdanım el vermedi. İyisi mi siz de gelin düşünmeyin!