Teröre yeni bir bakış
Türkiye ne yazık ki kendi sorunlarını çözmeden yeni maceralara giriyor. Halbuki, daha basiretli ve ihtiyatlı politikalar uygulama imkanımız var.
Suriye konusunda izlenen aşırı ABD taraftarı tavrı anlamak, izah etmek zor. Bizim gürül gürül demeçler veren Dışişleri Bakanımıza, Suriye Devlet Başkanı dönse ve “Senin ülken kan gölüne dönmüş her gün en az 10 kayıp veriyorsun. Önce kendi ülkendeki ateşi söndür! Devletinizin iki adasını Yunanistan işgal etti. Kilise yaptı, havaalanı inşa etti. Sen milli hâkimiyet hakkını çiğneyen bu işlere niye gık çıkarmıyor, kendi sorumluluğunu düşünmüyorsun” dese haksız mı? “Eşek ve Bulamaç adalarının Yunanlar tarafından işgal edildiğini, karşılıklı müzakerelerle bu konuyu çözeceklerini” beyan buyuran, Suriye’ye kaplan kesilen bakan, aylar geçmesine rağmen ağzını açmamıştır.
Terörün gemi azıya almasıyla, jetlerimiz havalandı, görevlerini başarıyla ifa ettiler, üslerine döndüler. “Efendim jetler boş dağları dövüyor geliyor. Ne olmuş?” diyenler var. Bu ne insafsız bir mantıktır. Pilotsuz uçaklar vasıtasıyla elde edilen görüntü ve bilgiler, gelen istihbarat raporları ilgili merkezlerde değerlendiriliyor ve yapılan tespitlere göre hava taarruzu planlanıyor.
En güç iş, planlamadır. Türk Hava Kuvvetleri bu konuda; eğitim, bilgi, atış tecrübesi olarak mükemmel bir yapıya sahiptir. Ancak, düşmana karşı yapılacak operasyonların gizliliği esastır. Terörle mücadelede ciddi bir şüphe karşı tarafa bilgi sızdırılması ihtimalidir. Güvenlik güçlerimizin pusuya düşürülmesi, operasyonların detaylarının bilinmesi maalesef bu olasılığı akla getirmektedir. Unutmayalım askerliğin temeli; keşif, irtibat, emniyettir. Düştüğümüz yerde bir daha düşersek kabahat bizimdir. Başkasında veya başka yerde aramayalım. İçeriden istihbarat sızması kesinlikle önlenmelidir.
Öte yandan, bu mücadelede teknik imkânlar sonuna kadar, maliyeti ne olursa olsun kullanılmalıdır. Bugünkü teknoloji ile cep telefonlarını belli zamanlarda susturmak mümkün. Gerekiyorsa bölgede, askerlerimizin tehdit altında olduğu dönemlerde bu sinyaller tamamen engellenerek, kayıplar önemli ölçüde azaltılabilir. Arazi taranmasında insansız bir takım cihazlar kullanılabilir, yolların ve çevrelerinin mayın gömülmesini engelleyecek şekilde yeniden yapılması düşünülebilir. Personel nakli mesafeye göre helikopter ya da uçaklarla yapılabilir. Bütün bunlar büyük maliyet getirecektir. Ama bir tek şehidin veya sakatlanmış gazinin bedelini ödemek mümkün mü?
Milletimiz bu maliyeti seve seve öder. Bence Sayın Başbakan bu konuda önde gelen işadamlarımızla bir toplantı yapabilir. Ülkemizin selameti, fidan gibi gençlerimizin ölmemesi için onlar da herhalde fedakarlıktan kaçmayacaklardır.
Önemli bir nokta da; artık düşmanın oyununa gelinmemelidir. Bu oyun ne yazık medya sayesinde oynanıyor. PKK bu yolla psikolojik üstünlük sağlıyor. Aziz şehitlerle ilgili haberler televizyonlarda bu kadar kapsamlı verilmemelidir. İkiz kulelere saldırı sonrası ABD televizyonlarının yayınlarını hatırlayın. Bir de bizim medyaya bakın. Hele bir hafta boyunca, Karayılan programları yapmak hangi akla hizmettir. Bu adam kimdir ki bu kadar bahsedilsin. Yüreği yanan ana- babaların, eşlerin, yavruların üzerinden elem ve reyting ticareti yapmaya son verilmelidir.
Yeni Milli Savunma Bakanımızın hikmet (!) dolu konuşmalarını da bir müddet tüketmemekte çok fayda görürüm.
Terörü destekleyen dış güçlere gereken söylenebilir ve yapılabilir. ABD ve Avrupa’yı sarsan ekonomik kriz nedeniyle konjonktür bizden yana. Yeter ki uyduruk AB uğruna kendimize balta vurmayalım.
AB devletleri hayal olan siyasi birliği unutmuş görünüyor. Ekonomik birlik ise her gün yeni bir yıkım darbesi alıyor. ABD’nin savaşlara harcadığı paralarla bel kemiği kırılmak üzeredir. Bunların PKK desteği bu dönemde kesilebilir. Kesilmelidir. Bu konuda büyük bedeller ödedik. “Tecrübe öğretmenlerin en iyisidir; yalnız okul masrafı ağırdır” sözünü en iyi anlayacak biziz.
Bana göre hava harekâtı devam etmeli ve arkadan kara harekâtıyla temizlik sürdürülmelidir. Kara harekâtına karşı çıkanlara asla taviz verilmemelidir.
Şehitlerimiz bu vatan için can verdiler. Her şeyin riyası olur. Ama ölümün riyası olmaz! Siyasi liderler, ilim çevreleri, basın, demokratik kitle örgütleri, sendikalar “Terörle mücadele” konusunda birleşmelidir. O zaman iktidar, muhalefet ve bütün millet tek yumruk olur, düşmanlarımızın başına balyoz gibi iner.
Suriye kendi sorunlarını çözer. Bu ülkenin terör örgütleriyle ilişkilerini görmeyen bir politika eksik ve yanlıştır. Bizim için aklın yolu ABD’nin bölgedeki menfaatlerinin takipçisi olmak değil, kendi milli menfaatlerimizi onurlu bir biçimde korumaktır.