Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Özcan YENİÇERİ
Özcan YENİÇERİ

Terör sorununa küresel ve bütünsel bakmak!

PKK'lı teröristlerin Gara'da 13 Türk vatandaşını katletmesi üzerine Washington'dan gelen ilk açıklama, "Eğer, Türk sivillerin ölümünün, terör örgütü PKK tarafından gerçekleştirildiği haberleri doğrulanırsa, bunu olabilecek en güçlü şekilde kınıyoruz." şeklindeydi.
Türkiye buna sert bir tepki verdi. Bu bağlamda ABD'nin Ankara Büyükelçisi Dışişleri Bakanlığı'na çağrıldı. ABD durumu düzeltti ve bilinen meşhur diplomatik açıklamasını yaptı.
Yapılan ilk açıklama ABD'nin Türkiye'ye bakışının da özetidir. Terörle mücadelede ABD, Türkiye'nin karşısında ve PYD'nin yanındadır. Türkiye'ye yönelik tehdit, terör örgütlerinden değil onları donatıp, teçhiz edip Türkiye'ye karşı konumlandıran ABD'den gelmektedir.
Karada IKYB, PKK, PYD barikatı!
Bu bağlamda IŞİD gerekçesiyle Suriye'de PYD'yi koçbaşı olarak kullanarak güneyden Türkiye'yi hareket edemez bir konumda tutmak uzun vadeli bir ABD stratejisidir. Bilindiği gibi ABD bunu 2000'li yıllarda IKYB'yi kullanarak Kuzey Irak'ta başarmıştı.
ABD öncülüğündeki sözde IŞİD'le mücadele koalisyonunun, Suriye-Türkiye-Irak sınır üçgeninde üs planı kurma niyetinden söz edilmektedir. ABD, Suriye ve Irak jeopolitiğinde Türkiye'yi hareketsiz bırakacak her yolu denemektedir.
Bu bağlamda IKYB, PKK ve PYD, Türkiye'yi Anadolu'ya hapsetmekte bir barikat gibi kullanılmaktadır. Zaman zaman da terörü Türkiye topraklarına taşıyıp istikrarsızlık yaratarak ülkeyi içeride meşgul etme stratejisi izlemektedir.
Mavi Vatan'da Yunan barikatı!
ABD, Mavi Vatan'da Soğuk Savaş döneminin şartlarında bile 6. Filo gibi unsurlarla Türkiye'yi bloke etmenin mümkün olmadığını 1974'teki Kıbrıs olayları sırasında görmüştü.
Mavi Vatan'ında Türkiye'yi kuşatıp kıpırdayamaz hale getirmek için ABD, yeni stratejik adımlarını aşama aşama atmaya başlamıştır. Bilindiği gibi Obama döneminde ABD'nin Karadeniz'de Bulgaristan ve Romanya'da üsler kurması da böyle bir stratejinin ilk ürünüydü.
Son zamanlarda Türkiye'ye karşı en etkili ve stratejik adım ABD tarafından Yunanistan ve Kıbrıs Rum kesimi üzerinden atılmaya çalışılmaktadır.
Türkiye'nin Libya, Karabağ, Suriye ve Doğu Akdeniz'de almış olduğu inisiyatif ABD'yi ciddi biçimde rahatsız etmektedir. ABD'nin Türkiye'yi Akdeniz'de sınırlandırma ve sahilde tutma stratejisinde Yunanistan'a özel bir misyon yüklediği açıktır.
Bu bağlamda Soğuk Savaş döneminde Yunanistan'da bulunan üslerinin de ötesinde yeni üsler ve donatılarla ABD'nin girişimleri bütün hızıyla sürmektedir. ABD'nin sadece Girit Adası'nda Suda Üssü bulunuyordu. Ekim 2019'da imzalanan güncellenmiş anlaşma, Suda Üssü'nün genişletilmesini, Stefanovicio, Larissa ve Alexandroupoli üslerinin altyapısının ABD'ye sağlanmasını, ayrıca Yunanistan'ın onayıyla ABD'nin ülkedeki her askeri tesisi kullanma imkânına sahip olmasını öngörüyordu.
Gelinen aşamada ABD ile Yunanistan, Türkiye'nin burnunun dibinde tatbikat üstüne tatbikat yapıyor.
Yunanistan karasında yapısal bir biçimde konumlanmak ABD'nin Türkiye'ye karşı stratejik bir ihtiyacıdır. Nitekim Yunan medyası, Washington yönetiminin yapılması planlanan yeni savunma anlaşmasında Yunanistan'da 20'den fazla yeni konuşlanma yeri istediğini yazmıştır.
Amerika'nın yönlendirmesi ve verdiği destekle Yunanistan, Türkiye'yi rahatsız edecek her adımı atmaya devam etmektedir. Nitekim Yunanistan bir yandan Türkiye'yle istikşafı görüşmeleri sürdürürken diğer yandan TCG Çeşme araştırma gemisini taciz etmeyi sürdürmektedir.
Mart ayı içinde Türkiye gündemiyle toplanacak AB'ye yaptırım kararı aldırtmak için Yunanistan elinden gelen her provokatif faaliyete de başvurmaktadır.
ABD yalnız Yunanistan'ı değil AB'nin iki başat ülkesi olan Fransa ve Almanya'yı da kendi tabirleriyle "öngörülemez ülke" olan Türkiye'ye karşı "ortak bir politika" belirlemeye zorlamaktadır.
Türkiye terörden ya da komşularından kaynaklanan sorunlarına olgu temelinde bakmak yerine, küresel ve bütünsel bağlamda bakmak durumundadır. Yerel sorunların görünen nedenlerinin ardında İsrail/ABD'nin bölgeyi dizayn stratejilerinin bulunduğu hiçbir zaman göz ardı edilmemelidir.

Yazarın Diğer Yazıları