Terör, Soros, sabotaj!..
Kendi içinde sıkışmış bir şiddet sarmalının hiç umulmadık bir sessizliği hakim olmuş Doğu kentlerine ve sınır boylarına...
Uzun süredir terörün o sinsi ve sıradanlaşmış şiddetine pek rastlanmıyor...
Pusular dağıtılmış, hücreler yıkılmış, örgüt grupları darmadağın olmuş ve Türkiye'yi 1984'ten bu yana kanlı bir karabasanın içerisinde tutan terörün unsurları büyük darbe almış...
PKK, etkin güçlerinin büyük bölümünü Suriye'deki başıboşlukla Irak'taki sıkışmışlığın arasında tutmaya çalışırken, Türkiye içerisinde artık ne şiddet gruplarını barındırabiliyor ne de terör eylemlerine girişebiliyor...
Birkaç tuzaklama olayı ve taciz ateşi ile küçük çatışmalar dışında Güneydoğu'da artık terörün sesi çıkmıyor, halk huzur içinde yaşıyor...
Ve tüm bunlar yaşanırken, sadece PKK'nın askeri yapısında değil, siyasi kanadında tahribat büyüyor...
Son 3 yılda onlarca HDP milletvekili, belediye başkanı ve yüzlerce parti üyesi "terör örgütüne yardım ve yataklık"tan cezaevine konuldu, HDP'nin faaliyetleri de büyük darbe aldı...
Bu arada, yine İçişleri Bakanlığı'nın dikkat çektiği gibi, örgüte yardım eden yerel yönetimlerle PKK'nın dağ kadrosu arasındaki bağ da önemli ölçüde kesilmiş oldu...
Peki; devletin terörle mücadelesi zirve yapmışken, son günlerde yeniden ısıtılan "açılım" çabaları ve bu konudaki açıklamalar ve tepkiler ne anlama geliyor, bu girişimler kime ve neye hizmet ediyor?..
Dincilerden Kürt partisi!..
AKP yönetimi ve yandaş medyasının, HDP'nin Millet İttifakı içerisinde etkin olduğunu öne sürmesi ve bu partinin "yeni Anayasa" çalışmalarında aktif olduğu iddiaları ortalığı karıştırırken, iktidar cephesinden şaşırtıcı açıklamalar gelmesi, "Güneydoğu meselesi" üzerinde yeni bir tiyatro sergilendiği anlamına mı geliyor?..
Ya da; son günlerde Merkez Bankası müdahaleleri ve dövizdeki çalkantılara dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın tam bu sırada, "demokrasi" vurgusu da yapması yeni bir fitili mi ateşlemiş oldu?..
Erdoğan, 14 Kasım günü partisinin bazı "Doğu" kentlerinin kongrelerine telekonferansla katılırken,
"Ekonomi, hukuk ve demokraside yepyeni bir seferberlik başlatıyoruz" demesi yeni bir "açılım"ı mı işaret etti?..
Peki; bu açıklamadan üç gün sonra, 17 Kasım'da, Erdoğan'a en yakın isimlerden İhsan Arslan'ın şu sözlerinin BBC üzerinden gündeme getirilmesi yeni bir planın ürünü mü;.
"... Farz edelim federasyon, özerklik gibi çözümler… Türkiye'de de eğer sorunun çözümü oradan geçiyorsa siyasi bir karardan geçiyorsa ne yapacağız? Maalesef Türkiye'de milliyetçilik ve devletçilik kavramı içinde müthiş bir hamaset var..."
Dinci kesimlerle de bağlantısı bilinen Aslan'ın, yayımladığı bir kitap üzerinden, "Güneydoğu, PKK, açılım" konusundaki tartışmalı açıklamalarını yeniden gündeme getirmesi, Türk siyasetinin şu an içerisinde bulunduğu kaotik durum açısından çok manidar bulundu!!!
İşte cumhuriyetle çatışan ne kadar şaibeli isim varsa, bu açıklamalara bakarak bir yandan içlerindeki kripto Sorosçuluğun, diğer yandan da etnik siyasetçiliğin provokatörü kesildiler!!!
Tam bu sırada birbiriyle çatışan, yani PKK'nın legal ve illegal unsurlarına vurgu yapan iki açıklama da gündeme geldi ki, "açılım" tartışmaları üzerindeki tepkileri iyice doruğa çıkardı...
HDP, PKK, Arınç...
İçişleri Bakanı Soylu'nun PKK'daki tükenişe dikkat çeken açıklamaları 19 Kasım'da medyaya yansıdı...
Terör örgütünün iyice çözüldüğüne dikkat çeken Soylu şunları söyledi;
"Son 4 yılda ikna ve kendiliğinden teslim olanların sayısı 1842 kişi. Örgüte katılım ise 5 binli rakamlardan bu yıl için 52 seviyesinde. Yurtiçi terörist sayısı da 340'ın altına düşmüştür... Önümüzdeki yıl terörle mücadele hedefimiz, son darbeyi vurmaktır."
Bu açıklama hem terörden yılgınlığa düşen Güneydoğu insanı hem de şiddetin Batıdaki mağdurları arasında yankı bulurken, Kozmik büro kuşkucusu Bülent Arınç'ın Soros ve PKK'ya yönelik tepkilere rağmen yaptığı tuhaf açıklamalar gündemi sarstı...
Arınç, nedense Atatürk'e ve cumhuriyete saldıran tüm liboşlara ekranı açan Habertürk'te konuşurken, Selahattin Demirtaş ve Osman Kavala'nın tahliye edilmesini istedi!..
Arınç'ın bir Sorosçu ile hakkında PKK propagandası yapmaktan 93 dava bulunan Demirtaş'a kalkan olması infial yarattı...
Mücahit Arınç babasını savunurken, "açıklamaları, partiyi ya da cumhurbaşkanını bağlamaz" dese de, en sert tepki AKP içinden geldi.
AKP'li Mehmet Metiner, "Cumhur İttifakı'na sabotaj!.. Yazık!" diye tepki gösterdi...
Melih Gökçek, "Arınç, teröristlere kol kanat geren Demirtaş'a özgürlük istedi. Sen ne biçim partilisin" diye sordu...
Erdoğan'ın iletişim danışmanı Fahrettin Altun ise "Suni gündemlerle vakit kaybedecek lüksümüz yoktur" dedi..
Huzura provokasyon!..
Cumhur İttifakı'nın MHP kanadında ise Arınç'a karşı öfke vardı;
Bahçeli'nin başdanışmanı Hüseyin Sözlü, Twitter'da şunları yazdı:
"Bu adamın FETÖ ve etnik bölücülere muhabbeti bitmez. Devlet, Hükümet bunları bağırsaklarından bir türlü atıp temizleyemedi" dedi.
Bahçeli'nin Basın Danışmanı Yıldıray Çiçek, "Hendek- Çukur olaylarında 793 şehidin, Kobani olaylarında 53 kişinin azmettirici katili olan terörist Demirtaş'ın tahliyesini istemek haysiyetsizliktir" dedi...
MHP Genel Başkan Yardımcısı Hidayet Vahapoğlu'nun açıklaması da çok sertti;
"Darbecilerin ağabeyi olan bir adama, kim niye ihtiyaç duyup da devlete rota çizmesine imkan sağlar?.."
Evet; son 4 günde "PKK, açılım, Kürt sorunu, demokratikleşme ve teröre" dikkat çeken farklı açıklamaların kendi içinde bile büyük kavga çıkarması Türk siyasetindeki yeni bir şaşkınlığı mı gösteriyor acaba?..
Yoksa, AKP'de pasif göreve çekilince iyice çaptan düşen Bülent Arınç'ın yeniden gündeme gelmek tiyatrosu mudur bu?..
Hiç kuşkunuz olmasın; Türkiye terörle mücadelede zirve yapmışken, etnik bölücülükle Sorosçuluk üzerinden gündeme gelme densizliği boş ve sonuçsuz tartışmalardır...
Türkiye'nin huzurunu bozmak isteyenlerin nafile çabalarını ciddiye almayın...