Terör Kıbrıs müzakerelerine ışık tutmalıdır...
Hain terör bir kez daha kahpe yüzünü İstanbul'da gösterdi, yazımı yazdığım ana kadar 44 kardeşimiz şehitlik mertebesine erişirken, 160'ın üzerinde kardeşimiz de yaralanarak gazilik onuruna eriştiler. Teröre destek verenleri lanetliyorum. Başta PKK teröristleri olmak üzere tüm diğer terör örgütleri amaçlarına erişemeyecektir. Büyük Türk Milletini bölüp parçalayamayacak, yüce Atatürk'ün bize emanet ettiği Cumhuriyet, hedefteki devletimiz, hiçbir zaman yıkılamayacaktır. Terörle mücadele için alınması gereken tüm tedbirler vakit geçirmeden alınmalı ve kökü kazınmalıdır. Emperyalist Batı, Türkiye üzerinde sahneledikleri oyunlarına artık son vermeli, ülkemizi hedefleyen teröre destek vermekten vazgeçmelidir.
***
Kıbrıs sorununa çözüm bulma arayışlarına devam edilmektedir. Cenevre'de 9-11 Ocak arasında önce Türk ve Rum tarafları arasında, 12 Ocak'ta ise garantörlerin katılımıyla gerçekleşmesi beklenen "5'li Konferans" için hummalı çalışmalar, hazırlıklar sürmektedir. Rum-Yunan ikilisinin müzakerelere "ödün alma" hedefiyle oturacağı, istediğini alamaz ise de bir yolunu bulup yeni bir süreçle zamana oynamayı sürdüreceğini söylemek yanlış olmayacaktır.
Rum tarafı olası bir anlaşmada başta Güzelyurt, Karpas Yarımadası, Maraş olmak üzere birçok önemli yerleşim bölgemizi ve sahil şeridini geri almayı, içimize 100 bin Rum'u yerleştirmeyi ve Türkiye'nin garantörlüğüne son verip Türk askerinin adadan tamamen çekilmesini talep etmektedir. Türk tarafına bütün bunların karşılığında ise dönüşümlü başkanlık ile ülke yönetiminde, kararların alınmasında etkin katılımın sağlanması beklenmektedir. Biz topraklarımızın yüzde 25'ini iade ederken ve Türkiye garantörlükten vazgeçerken Rum tarafı ise karşılığında bize birkaç yıl sonra muhtemelen bozulup ortadan kalkacak, kağıt üstünde kalmaya mahkûm sözde ödünle(!) verecektir.
Emperyalist Batı'ya göre Türk tarafının toprak vermesi ve garantilerden vazgeçmesi kazan-kazan durumudur ve bu "son fırsat" muhakkak değerlendirilmelidir.
***
1 Aralık gecesi, KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ile Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri'nin Kıbrıs Danışmanı Espen Barthn Eide'nin huzurunda 5'li Konferans kararı alan Rum lideri Nikos Anastasiadis, çizginin dışına çıkarak sürece Güvenlik Konseyi'nin 5 daimi üyesini de dahil etmeye çalışmaktadır.
Hiç ilgi ve alakaları olmadığı halde Rusya ve Çin yetkililerini, konferansa katılım konusunda ikna eden Anastasiadis, son adımı Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande ile atmıştır. Hollande geçtiğimiz hafta, bir günlük Güney Kıbrıs ziyareti sırasında, Cenevre'deki konferansa katılmak istediklerini açıklarken, diğer yandan AB üyesi bir ülkenin, başka garantilere ihtiyacının olmadığını iddia etmiş ve Rum tezlerine güçlü bir destek vermiştir.
Haçlı dayanışması başlamıştır ve Rum-Yunan ikilisi bir kez daha masa başında, emperyal devletlerin desteği ile ödün almaya odaklanmıştır.
21 Aralık Mücadele ve Şehitler Haftası -Kanlı Noel'in- anılmasına az bir süre kala Rum-Yunan ikilisinin Enosis ve Megali İdea ülküleri doğrultusunda adayı cehenneme çeviren terör eylemlerini hatırlatmamda yarar vardır. Yakın tarihimizde EOKA terör örgütünün adayı kana buladığı birçok örnek mevcuttur. Kıbrıs Türkünü topyekûn yok etmek üzere soykırım teşebbüsleri unutulmamalıdır. Yunan Ordusu ve RMMO destekli EOKA terör örgütü uykudadır ve her an canlanacak konjonktürü beklemektedir. Bugün Türkiye'yi tehdit eden, kana bulayan terörün bir benzeri özellikle 1963-74 arasında Kıbrıs'ta yaşanmıştır. Adada 1974'ten beri barış vardır ve bunun teminatı Garantör Türkiye ve Türk Silahlı Kuvvetleri'mizin adadaki varlığıdır.
Terörün Kıbrıs'ta hortlamaması için garantörlükten kesinlikle vazgeçilmemelidir. Olmaz olmaz dedikleri vahşet her gün gözümüzün önünde olmaktadır. Terör vakaları, Kıbrıs'a ışık tutmalı ve adada yeniden kan dökülmesinin önünü açacak, zeminini hazırlayacak siyasi adımlar atılmamalıdır.
Not:
Geçtiğimiz hafta gazetemiz Yeniçağ bir kısım zorbanın hedefi oldu. Gazete binasına saldıran çapulcular camı çerçeveyi indirerek akılları sıra gazetemize göz dağı vermeğe kalkıştılar.
Gazetemize yapılan bu hain saldırı basın özgürlüğüne karşı işlenmiş affedilmez bir suçtur. Faillerin bir an önce yakalanıp adalete teslim edilmeleri ve en ağır cezayı almaları şarttır.