Terör bitmiyor, çünkü...

Denemediğimiz yol kalmadı. Şu PKK terörünü niye bitiremedik? Bitiremedik. çünkü “Terörde telef olan ve teröre hedef olan canlar Amerikalı ve Avrupalılar değil” de ondan.
Kendimizi hiç kandırmayalım. Karşımızda PKK terör örgütüne televizyon yayını yapma imkânı veren bir Avrupa var. Örgüt bu yayınlarla moral birlikteliği sağlıyor, şifrelerle terör talimatları alıyor veriyor ve militanlar bu şifrelerle Türkiye’de tetik çekiyor, ocak söndürüyor. Türkiye’de böyle bir yayın organı olsa ve bu yayın organı Almanya’da, İtalya, Fransa ve İngiltere’de Avrupalıların kanına girse Türkiye’nin başına ne çoraplar örülür, ne çoraplar. Terörist Hıdır Arslan için Fransa Senatosu’nda saygı duruşunda bile bulunulmuştu. Sabancı’nın katili Dursun Karataş eceli ile ölene kadar Avrupa’da devlet eliyle Türkiye’den korunmadı mı? Türk diplomatlarını şehit eden PKK’nı nüvesi ASALA’yı kuran aynı Avrupa değil mi?
Görüyorsunuz Avrupa’daki ırkçılığı... Türk düşmanlığını, Müslüman düşmanlığını... Cümlesi istihbarat örgütlerinin kanatları altında palazlanmış icrai faaliyet etmekteler... Karşımızda, üçüncü dünya ülkelerini karıştırmak için kurulmuş, kurdurulmuş bütün örgütlere barınma imkânı veren bir Almanya var. Karşımızda, milyarlarca dolarlık kara paraya sahip, Türkiye’yi misyonerler eliyle ele geçirmek isteyen ve PKK’yı manivela olarak kullanan bir Vatikan var. Yine karşımızda bizzat kendisi terör ile kurulmuş, PKK’nın tabii müttefiki bir İsrail mevcut.
Ve...
“Dünyanın tamamı benim!” diyen, İslâm’ı NATO’nun hedefine koyan, İslâm ülkelerini parçalamak için Büyük Orta Doğu Projesini hazırlayıp devreye sokmuş, nasıl parçalayacağını haritaları ile ortaya koymuş, “Arap Baharı” adı altında hayli de mesafe almış bir Amerika var karşımızda. İran’ın çok doğru bir tespitle “Büyük Şeytan” dediği ABD... Bu ABD ki, Lozan’ı içine sindirememiş, Türkiye’nin sınırlarını tanımayan, Sevr’i geçerli gören, Sevr’de istediği Kürdistan’ı PKK eliyle hayata geçirmek isteyen, “Beşinci Özgürlük” adını verdiği bir doktrine sahip bir Amerika bu Amerika...
“Beşinci Özgürlük...”
Franklin Delano Rooosevelt İkinci Dünya Harbi esnasında müttefikleri ile birlikte şu dört özgürlük için savaştıklarını söylüyordu:
1.Konuşma özgürlüğü.
2. İbadet özgürlüğü
3. Korkusuzca yaşama özgürlüğü
4.Asgari ihtiyaçların baskısından azade yaşama özgürlüğü.
Evet, ABD’li yetkililer toplum karşısında konuşurken ve kendilerini başkalarına pazarlarken ağızlarında hep bu “dört özgürlük” vardır. Peki, pratikte nasıldır? Onu da Afganistan’da ve Irak’ta görüyoruz, bakalım daha kaç ülkede göreceğiz!
Ancak kalabalıklara söz söylerken ve resmî evraklarda telaffuz edilmeyen bir “Beşinci Özgürlük” daha vardır ki, başka ulusların değil, sadece ABD’lilerin hakkıdır. Noam Chomsky yani yine bir Amerikalının ifadeleri ile bu “Beşinci Özgürlük” şöyle özetlenebilir:
“ABD halkı için ABD dışındaki halkları aldatmak normaldir, zaruridir. Zaten beşinci özgürlük aslında budur.”
İşte kendisi için böyle bir “Beşinci Özgürlük” ihdas eden güç, terörü de, teröristi de himaye eder. “Etmiyorum” diye yalan söyler. Çünkü başkaları onun için insan bile değildir. “Haçlı Seferi” başlatır, ülkesini savunan mücahitleri katleder, üzerlerine işer; rakiplerini öldürür, cenazelerini okyanusa atar. İnsanlar devşirir, milyar dolarlar harcar, milli istihbarat güçlerine sızar, orduları ele geçirir, darbe yaptırır, partiler, hükümetler kurdurur, bütün bu silahlar menfaatlerini korumada yetersiz kalırsa devreye BM’yi sokar, yetmezse NATO ile tetiğe basar..
Şimdi söyleyin lütfen...
Böyle bir müttefik(ler)le..
Böyle bir “stratejik ortak” la...
Türkiye’de terör biter mi?
Biter diyenlere...
Bitse bitse...
Yerden mantar biter gibi biter demek durumunda kalırız.. Nitekim öyle de oluyor...
Peki ne olacak?
Olacağı şu:
Akıllanacağız...

Yazarın Diğer Yazıları