Terör bayiliklerini kim dağıtıyor?
Tıpkı Afganistan’da olduğu gibi ABD, Suriye ve Irak’ta kelle kesip, çiğ çiğ ciğer yiyen IŞİD’li sapıkları tanımamazlıktan geliyor. Suriye’de Esad’ı devirip ikinci İsrail için Barzani’ye koridor açmayı beceremeyen ABD, İkiz Kulelerin çöktüğü 11 Eylül kurgusunun inandırıcılığını yitirdiğini fark edince El-Kaide’nin uzantısı IŞİD’i Türkiye’nin üzerine yıkarak kendisini temize çıkarma telaşına düşmüş. Yol geçen hanına dönüşen yaklaşık 900 km.lik Suriye sınırında fink atan ajanlarını harekete geçirerek Suriye ve Irak’taki insanlık dışı görüntülerin müsebbibinin kendisi olmadığını kanıtlamaya çalışıyor.
Psikolojik harekatın vazggeçilmez unsuru medyayı devreye sokmuş bile. Ünlü The Washington Post gazetesinin muhabirleri (CIA ajanları) Hatay ilimizin Reyhanlı ilçesinde IŞİD’li teröristle ropörtaj yapmış. 2,5 yıl önce, doğduğu Avrupa’dan uçağa atlayıp Türkiye’ye gelen, karayolu ile Suriye’ye geçip savaş sektörüne katılan 27 yaşındaki Ebu Ahmet kod adlı genç kısa sürede IŞİD’in üst düzey yöneticisi konumuna yükselmiş.
“Ülke kavramına inanmıyoruz. Tek amacımız sınırları yıkmak” diyen Ebu Ahmed “Önemli olan İslam ve sünni egemenliği” sözleri ile amaçlarını sıralamış. IŞİD’in Hatay ve Reyhanlı’da üsler kurduğunu, önce “Bağımsız Suriye Ordusu” adıyla Gaziantep’te televizyon kanalı kurup yayın yaptığı biliniyor. Dahası Türkiye’den militan devşirdiği de. Ramazanın sonunda İstanbul’da piknik düzenleyip sözde cihad çağrısı yapan IŞİD kendilerinin Türkiye’de “kırmızı halı” ile karşılandığını, Reyhanlı’da özel AVM (alış veriş merkezi) olduğunu özellikle vurguluyor.
Her türlü lojistik destek aldıkları Türkiye’de artık rahat hareket edemediklerini vurgulamasının sebebi sanırım “francising” aldıkları ABD’ye sözleşme şartnamesine uyulmadığı mesajını iletmek. “Francising” yani bayilik deyimi Yrd. Doç. Dr. Poyraz Gürson’a ait. Kara Harb Okulundan arkadaşım olan Poyraz Gürson şimdi Atılım Üniversitesi Halkla İlişkiler ve Reklamcılık Bölüm Başkanı. Ben onu en son Kuzey Irak dağlarında Talabani’nin kulağını çekerken görmüştüm. Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesini, subayken dışarıdan bitirdi. Daha sonra Ege Üniversitesinde doktorasını tamamladı. Poyraz’ın adını bir kenara not edin. Ortadoğu’daki gelişmeleri 2010 yılında yazdığı “Suriye” kitabında tek tek yazmıştı. Ameliyatımın öncesinde ve sonrasında ziyaretime gelen Poyraz Gürson ile uzmanı olduğu Ortadoğu üzerine derin sohbete daldık.
“Irak’ta yaşanan gelişmeler gerçekten dünyanın ezberini bozmuş durumda. Uluslararası ilişkiler karanlık anlaşmalarla karşı karşıya... Davit Petrous “Ayaklanmaya Karşı koyma” kitabında neler yapılması gerektiğini 2007’lere dayanarak anlatıyor. Ama IŞİD’in durumu tartışmalarda yok. Tüm kurumlar artık bir gerçeği görüyor. IŞİD’den önce diye bir şey yok! Bumerang etkisi, CNN etkisi ve adına ne dersek diyelim satranç tahtasının iki tarafında da oturduğunu zanneden ABD şu sırada ne yapacağını şaşırmış durumda. Yoksa ABD kontrolü dışında bölgede “terör francing”leri devam edecek.
Hangi el bu bayilikleri veriyor? Daha ne kadar devam edecek?” sorularını ard arda sıralayan Poyraz ile bir ara göz göze geliyoruz. Sonuçta benim kırılan ayağım, kafam değil... “Ortadoğu’daki gelişmeleri İsrail’in taşeronluğuna bırakan ABD 100 yıldan fazla bölge siyasetini yönlendiren İngiltire’den gol mü yiyor?” tesbiti şimşek gibi çakıyor kafamda. Bir dönem “Üzerinde güneşin batmadığı imparatorluk” olarak bilinen İngiltere’nin sicili Ortadoğu coğrafyasında çok kabarıktır. Arap aleminin tüm muhalefet merkezidir ne de olsa... Ve elbette İslam coğrafyasındaki katakulliler Londra’da planlanır, maşaları adada ikamet eder. Yayınları Britanya adasından dağılır... Dünyanın en büyük petrol şirketlerinden birinin adı “Büyük Britanya” ile anılır...