Terekemeler
Terekemelerle ilgili çok araştırma ve yayın var; ancak en eskisi ve tabir caizse en yerinde, en gerçek ve en canlı anlatım; Hive Hanı ve aynı zamanda tarihçi olan Ebu'l Gazi Bahadır Han tarafından 1663-1664 yıllarında Çağatay Türkçesi ile yazılan ''Şecere-yi Terakime/Türkmenlerin soy kütüğü''nde yer alır.
Secere-i Terakime, Türkmenler arasında yaygın olan Oğuz rivayetleriyle mevcut Oğuznamelerden yararlanarak hazırlanmıştır. Oğuz Han'ın öncesini, yaptıklarını ve sonrasını anlatır. Bu kitapta Oğuzların Salur boyuna mensup oymakların soy kütüğü gösteriliyor ve Terakime Salur bu boya bağlı oymak olarak yer alıyor
Kitap, 1937'de Türk Dil Kurumu tarafından yayınlanmıştır. Pergola Yayınları tarafından da 2017 yılında Osmanlıca tıpkı basımı yapılmıştır. Prof. Dr. Zühal Kargı Ölmez'in bu konuda doktora tezi ve kitabı var.
Terekemeler, Oğuzların İran'a, Kafkasya'ya gelen ilk Türk boylarıdır. Kuzey İran, Azerbaycan ve Gürcistan bölgelerine on birinci asırda gelmiş, kendi içinde kapalı yaşamış ve Türk geleneklerini, şamanlığı sürdürmüştür. Orta Asya'da Terakime ismi, Oğuz olarak değişmiş ve fakat Kafkas bölgesine gelen Terekemelerde aynı kalmıştır. Terekemelerin İslamlığı en sonra kabul ettiği söylenir.
Evliya Çelebi, Tebriz şehrini anlatırken, ''Terekeme Türkmanı''nı anlatmış ve onların lehçelerinden örnekler vermiştir.
Terekeme'lerin bir Oğuz boyu olduğu kaynağında bu kadar açıkken, tarihçiler arasında farklı yorumlar olması anlaşılır gibi değildir.
Terekemelerin en yoğun yaşadığı yer Gürcistan'da Borçalı bölgesidir. Bu bölge 1801'de Ruslar tarafından alınmıştır. Bu sırada bölge kısmen göç vermiştir. 1826-1828 Rusya-İran savaşı sonrasında imzalanan Türkmençay Antlaşması sonrasında ise Terekemeler, Kars Çıldır, Arpaçay, Iğdır, Ağbaba, Çaldıran, Sökmenova, Karaköse ve Taşlıçay'a göç ettiler. 1877-1878, yani 93 Harbi'nden sonra da aynı şekilde göç edenler oldu. Bir kısmı da, 1921'de Gümrü Antlaşması ile ve mübadele sonucu Kars bölgesine geldiler.
Halen Türkiye'de 600 bin dolayında Terekeme nüfus var.
Neden Terekeme yazdım. Çünkü Terekemelerin, aşıklık ve söz kültürü, korunmaya değer kadim Türk kültürüdür. Söz gelimi, en büyük söz ustası millî aşıklarımızdan Aşık Şenlik, Türk Edebiyatında yer almıyor. Kars-Çıldırlı olan Aşık Şenlik, öz Türkçeyi ve Osmanlıcayı iyi kullanan bir Terekeme idi.
Aşık Şenlik (1850-1913) Kafkasya'da ve İran'da halk kültüründe etkili, aşıklık geleneği içinde yetişmiştir. Çıldır ve Aşık Şenlik'in köyü eski adıyla Suğara, Şenlik 28 yaşında iken 1877-78 Osmanlı-Rus Savaşı sonucu Ruslara bırakılmıştır. Şenlik ölünceye kadar Türkçe konuşmuş ve Türkçe yazmıştır.
93 Harbi denilen (1877-1878) Osmanlı-Rus savaşında, halkı galeyana getiren şiirler yazmıştır. 93 Koçaklaması ünlüdür. Ben Çıldırlıyım. İlkokulda millî bayramlarda ve kurtuluş günlerinde yapılan törenlerde, Aşık Şenlik'in bu şiirinin iki kıtasını okurdum.
Benim okuduğum Aşık Şenlik'in 93 Koçaklaması:
Ehli Türk olanlar eşitsin bilsin,
Can sağ iken yurt vermeniz düşmana,
İsterse Uruset ne ki var gelsin,
Can sağ iken yurt vermeniz düşmana.
Guşanın kılıcı geyinin donu,
Gavga bulutları sardı her yanı,
Doğdu koç yiğidin nam alma günü,
Can sağ iken yurt vermeniz düşmana.
Aşık Şenlik 1913 yılında, Çıldır Rus işgali altında iken vefat etmiştir.