Temmuz 1930; Oramar ayaklanması

AKP’nin Erbil’den Barzani sülalesi üstünden planladığı yeni “Kürt açılımını” haftalar önce yazıp, sizlere duyurduk. Güneydoğu’da Nevruz’u bahane eden Kürt isyancılar, bölgeyi ateş çemberi haline getirirken Hükümet gayri resmi görünümlü yeni açılım planını da basına servis etmeye başladı. Bildiklerimizi tekrarlamayacağım.
YENİÇAĞ’ı yakından takip eden strateji uzmanı asker dostum, dünkü manşetimizi ve Mesud Barzani’nin babası Molla Mustafa Barzani’nin rüyaları ile ilgili haberimizi okuyunca, telefonla aradı. “Oramar ayaklanması Ahmet, bunu okuyucularınıza bugünü daha net görebilmeleri için mutlaka hatırlatmalısın. Yoksa eksik kalır” dedi. Elindeki kapsamlı dokümanı gönderdi. Hepsini size aktarmak istedim ama yerimiz sınırlı. Her satırına dikkat lütfen. Bugünden ne farkı var?..
“1925 yılındaki Şeyh Sait isyanı sonrasında, Irak-Türkiye sınırının kendi isteği doğrultusunda çizilmesini sağlayan İngiltere; Bölgenin Türkiye’nin yumuşak karnı olduğunu görmekle beraber Ankara’nın daha Kurtuluş Savaşı yeni bitmesine rağmen bölgede çıkabilecek karışıklıkları etkin bir şekilde bastırma gücünde olduğunu görmüştü.


İngiltere yine oyun peşinde
Irak’taki manda yönetimi, İngiltere’ye ağır bir faturaya mal olduğundan İngiltere Irak’a muhtariyet verme ve bölgedeki askeri gücünü geri çekme hazırlıkları içerisindeydi. Türkiye’nin Musul sorunu nedeniyle Irak’a müdahale etmek isteyeceğini düşünen İngiltere, Türkiye’yi ciddi iç meselelerle uğraştırmanın hesaplarını yapmakta idi. Bu amaçla Şeyh Sait isyanı sonrasında dağılan Kürt Teali Cemiyeti liderleri ile Ermeni Taşnak liderlerini HOYBUN Cemiyeti çatısı altında toplayarak, Türkiye’nin doğusunda bir isyana teşvik etmekteydi. İngiltere’nin buradaki amacı; isyan başarılı olursa Güneydoğu Anadolu’da bir Kürt Devletinin yanı sıra Doğu Anadolu’da da bir Ermeni Devletinin kurulmasını sağlayarak Sevr Antlaşması’ndaki Kürdistan ve Ermenistan hedeflerine ulaşmaktı.
Eğer isyan başarısız olsa dahi; Türkiye bu isyanı bastırmak için ekonomik ve askeri açıdan ciddi şekilde zarar göreceğinden, Türkiye’nin Musul’a müdahalesinin önüne geçilmiş olacaktı.
İngiltere Hoybun Hareketine dahil olan eşkıyaya silah ve para yardımı yapmaya başladı. İngilizlerin amacı 30 Haziran 1930’da imzalanacak olan Irak Muhtariyet Antlaşması’nın imzasından önce Türkiye’yi meşgul edecek ciddi bir sorun çıkartmaktı.
Bu maksatla Mayıs ayından itibaren Zeylan, Çaldıran, Ağrı, Diyarbakır, Sil-, Sason, Lice, Çapakçur, Garzan, Muş bölgelerinde de -Kürtçülük kışkırtmalarına başladı.
Bir yandan Irak ve İran’da sınır bölgesinde bulunan ve daha önce Türkiye’ye karşı faaliyetler gerçekleştiren aşiretleri, içeride başlayacak isyana destek vermeleri için hazırlarken, diğer yandan Patnos-Malazgirt-Zeylan bölgesinde silahlı bir isyan başlatmak, Türkiye bu faaliyetlerle meşgul olurken, Barzani aşireti ve onun Türkiye’deki bağlantıları ile Hakkâri, Diyarbakır ve Van bölgelerinde gelişecek isyan faaliyetleriyle Türkiye’yi zor duruma düşürmeyi ve faaliyetler başarılı olursa da bölgede bir Kürdistan devleti kurarak Türkiye’nin Musul’a yönelik olası bir harekâtına karşı bir tampon bölge oluşturmayı ve bu şekilde Irak petrollerinin güvenliğini sağlamayı amaçlamaktaydı.
Zeylan-Çaldıran ve Ağrı bölgesindeki hareketlenmeler Haziran başlarında başladı. Hareketler kısa sürede gelişerek isyan halini alınca, Hükümet 20 Haziran’da isyana müdahale etmeye başladı. Alınan askeri tedbirler sonucu Temmuz ayı ortalarında Zeylan isyanı bastırılmaya başlanınca, İngiltere bu aşamada Barzani vasıtasıyla Hakkâri üzerinden Türkiye’ye yeni bir cephe açmaya karar verdi.
Oramar ayaklanması başlamadan önce Doğu ve Güneydoğu Anadolu’-da durum şöyle idi. Silahlı Kuvvetler bir yandan Zeylan, Çaldıran, Ağrı bölgelerinde çı-kan ayaklanmaları bastırmaya çalışırken diğer yandan Diyarbakır, Sil-, Sason, Lice, Çapakçur, Garzan, Muş bölgelerinde de şekavetle birlikte -Kürtçülük kışkırtmaları devam ediyordu.


500 kişiyle bskına geldiler
Dıştan yardım gören bazı Kürt aşiret reisleri din propagandası altında halkı hükümet aleyhine kışkırtarak Kürtlük davası için silahlı ayaklanm-aya teşvik ediyorlardı. Bu suretle merkezi Ağrı olan Kürt ayaklanmasının bütün Doğu illerine yayılmasını hedef almışlardı.
Güney sınırlarımızda, Irak ve Suriye’de çıkarları bulunan yabancı devletler, bu topraklar içinde bulunan bazı aşiretleri maddi ve manevi yardımla silahlandırarak memleket içine saldırtmakta idiler.
İran sınırından yurda giren Kürt eşkıyaları da aynı maksatla hazırlanm-ış, sevk ve idare edilmişti. Şeyh Barzani’nin 500 kişilik kuvvetle Ora-mar’a saldırması suretiyle başlayan ayaklanma da bu zamana rastlar.
Bu ayaklanmanın nedeni ve hedefi, Ağrı’daki Kürt eşkıyasına karşı kullanılan veya kullanılacak olan kuvvetlerin bir kısmını üzerine çekmek onların yüklerini kısmen hafifletmek ve memlekette Kürtlük lehine kışkırtm-a yapmak ve asayişsizliği artırmaktı.
Irak bölgesinde ve Irak arazisi içinde bulunan Şerif Molla Mustafa Barzani, Oramar bölgesindeki aşiretler ile anlaşarak birlikte Oramar Hudut Bölüğü’ne saldırma kararı aldılar. Bölgedeki ağalardan Kasım Ağa bu durumu 21 Temmuz günü Oramar Bölük Komutanı’na bildirmesine rağmen aynı günün gecesi Şeyh Barzani komutasındaki 500 kişilik bir kuvvetle baskın gerçekleştirildi. Kasım Ağa da milisleri ile birlikte sınır bölüğü ile beraberdi. Barzani eşkıyası aynı gece iki kez ve ertesi gece üç kez daha hücumlarını tekrarladılarsa da bu hücumlar püskürtüldü. Hücum ile başarı elde edilemeyeceğini anlayan eşkıya bölüğün etrafında mevzi alarak bölüğü muhasara etti. Yolları ve geçitleri tamamen tuttu ve Oramar-Gevar telefon irtibatını kesti. Bu saldırıyı yapan eşkıya, Barzaniler ile Şemdinan, Herki, Şat ve Oramar aşiretlerinden oluşuyordu. Eşkıyanın 100 kadarı Gevar boğazını, 100 kadarı Oramar kuzeyinde Avithayir köprüsünü tutmakta, 300 kişilik bir grup da güneyden Oramar’a taarruz etmekte idi.
Bu sırada Zeylan ve Ağrı yöresindeki çatışmalar nedeniyle bölgeye dışarıdan takviye birlik getirilmesi zaman alacağından, bölgedeki birliklerle derhal tedbir alınmaya başlandı. Diğer hudut karakollarından ve bazı aşiret milislerinden takviye müfrezeler oluşturuldu ise de bölgeye gelen yolların elverişsizliği ve bölgedeki geçitlerin asiler tarafından kontrol edilmesi nedeniyle Oramar Karakolu kuşatılmış durumda kalmıştı.


...ve uçaklar devrede
Durumun ciddiyeti üzerine Dışişleri Bakanlığı, Irak Hükümetine bir nota vererek durumu protesto ederken, bölgeye takviye birlikler gönderilmesinin yanı sıra hava taarruzları yapma kararı alındı.
Bölge halkından destek almaya başlayan isyancılar, Şemdinan bölgesinde de taarruzlarına başladılar. Kuvvetlerinin önemli kısmını Oramar’ı takviye için gönderen Şemdinan Hudut Bölüğüne saldıran isyancılar, burayı ele geçirdiler ve birliği yağmaladılar.
Bu gelişmeler üzerine Herki, Jirki aşiretlerinin yanı sıra Binavikli Ahmet Bey ile Sikanlı Hacı İbrahim maiyetleri ile birlikte eşkıyaya katıldılar. İsyancılar bundan sonra Gevar ve Çölemerik’i ele geçirmek için hareketlenmeye başladılar.
28 Temmuz sabahı uçaklar tarafından Oramar bölgesinde eşkıyanın bombalanmasına başlandı. Oramar’ı kuşatan eşkıya akşama doğru dağınık bir şekilde güneye çekildi ve kuşatma bu şekilde kırılmış oldu.”
Oramar Karakolu; 21 Ekim 2007’de 12 şehit verdiğimiz Dağlıca Karakolu!..

Yazarın Diğer Yazıları