Tembel çocuk muamelesi
Geçtiğimiz gün TBMM'deki dokunulmazlık yasası oylamasıyla ilgili görüntülere dikkat çekmek istiyorum. Yıllarca Başdanışmanlık, Dışişleri Bakanlığı, Başbakanlık görevlerini yürütüp; Genel Başkan olduğu partiye %49,5 oy aldıran Ahmet Davutoğlu'nun yalnızlık fotoğrafındaki ibretlik durumu, sınıfın tembel çocuğu muamelesi görmesinden bilmem kaç insanımız gereken dersi çıkarmıştır?
***
Türk siyasi hayatında bugüne kadar hiç yaşanmayan bu tablo AKP zihniyetinin, Saray darbesinin de göstergesi değil mi? Yarın, öbür gün AKP'nin Genel Başkanlığına atanan Binali Yıldırım; kameralar karşısına çıkıp, tıpkı patronu gibi ''Bizi kandırdılar, çok safmışız... Biz Ahmet Hocanın ''Stratejik Derinliği''ne inanmıştık. Oysa stratejik çukura düşürülmüşüz. Başta Suriye politikaları olmak üzere Orta Doğu'da girdiğimiz girdabın sorumlusu Davutoğlu'dur'' derse kimse şaşırmasın... AKP'nin döneminde atanan bürokratlara, müsteşarlara, hâkim ve savcılara da seslenmek istiyorum! Yarın öbür gün Davutoğlu'nun uğradığı muameleye layık görülür, bir kenara atılırsınız! AKP'yi kuran dörtlü sac ayağını bilmem kaç kişi hatırlıyor? Erbakan Hocaya isyan bayrağı kaldırıp ''Erdemliler Hareketi'' adıyla başlayan Bülent Arınç, Abdüllatif Şener, Abdullah Gül; şimdi nerede? Parti kuruculuğu, Bakanlık, Meclis Başkanlığı, Cumhurbaşkanlığı makamlarına kadar yükselenler; kağıt mendil gibi kullanılıp atılmadılar mı? Dahası bu isimlerin konferans vermesi, toplanıp fikir tartışmalarına katılmaları yasak değil mi? Pazar günü yapılacak kongre akabinde kurulacak yeni kabinede tasfiye edilecek isimler de şüphesiz aynı muameleye uğrayacaklar...
***
12 Eylül referandumuyla beraber yargıda oluşturulan görevlendirmelerle bugün yüksek yargıda önemli görevler yapanlara da bir çift sözümüz var: Binali Yıldırım başkanlığındaki yeni hükümetin ilk icraatı Yargıtay ve Danıştay yasalarını değiştirmek olacak. 516 olan üye sayısı 300'e düşecek 216 kişi arasında olmayacağınızı kim garanti ediyor? 300 kişi arasında kalacağınızı kimler taahhüt edebiliyor? Yargıyı verilen talimatları yerine getirme kurumu haline dönüştürmeyi planlayanlar, liyakate değil sadakate önem verirler. Dolayısı ile adalet duyguları yoktur. Meslek ahlakı, ilke, hizmet aşkı, hak, hukuk yerine öncelikleri ''biat'' olduğu için, bir dakika bile düşünmeden kendi çıkarları doğrultusunda karar vermeyecek olan yargıçları sorgusuz sualsiz biçeceklerdir. Görevden alındığınızda, emekli olduğunuzda çoluk çocuklarınızın, torunlarınızın, komşularınızın arasında alnınız açık durabilmek; düğün dernekte, cenazede, tatilde, piknikte, stadyumlarda maç seyrederken yöneltilen sorulara, eleştirilere ''Kanunların dışında karar vermedim... Baskılara boyun eğmedim'' diyebilmek için direndiğinizi kanıtlamak zorundasınız. O makamlardan ayrıldığınız gün Davutoğlu'nun yalnızlığına düşmemek için başta yargı mensupları olmak üzere tüm bürokratlara düşen görev, yasaların dışına çıkmamak olmalıdır.
***
Dün bu sütunlardan Yargıtay koridorlarındaki çığlıkları yansıtmaya gayret ettim. Benzeri çığlıklar devletin tüm kurumlarından da yankılanıyor. Görevi kamuoyunu bilgilendirmek olan sıradan bir vatandaş olarak uyarı görevimi yerine getirip tarihe not düşerken çocuklarıma da ''oradaydım'' mirasını bırakmak istiyorum. Okuyucularımız da tanık olsun. Bugün (Cuma) TBMM'de dokunulmazlık oylamasında 367 çıkmaz ise, Sarayın planı devreye girecek. CHP ve MHP bu durumdayken Ağustos ayında erken seçim ile referandum sandığı halkın önüne konacak. Barikat çukurlarına gömülen HDP'nin durumu malum, %5 bile oy alamayacak. %25 üzerine Kılıçdaroğlu ve ekibi yüzünden çıkamayan CHP'nin hali ortada... Tarihi bir değişim ile Türk Milletinin umudu haline gelecek olan MHP'de mevcut yönetimin kalması durumunda sadece MHP'liler değil, tüm Türkiye kaybedecek. Siyasette alternatifi olmayan halkın olağanüstü propaganda ve hipnoz seansları sonucu 400 milletvekilini alması ile Türkiye'de sistem değişecek ki Allah bu milleti bu tehlikeden korusun, Türkiye kaybedecek... Aman dikkat !