Telafer’de görün siz köy boşaltmayı
Kendi tanımlarıyla ifade ediyorum, “muhafazakar camianın Kürt sorununu sahiplenmesinin” temelinde “köylerin zorla boşaltılması ve insanların zorunlu olarak göç ettirilmesinin doğurduğu üzüntü” varmış!
O zaman “devlet”ten önce, o köyleri terör örgütünün lojistik üssü olarak kullanan PKK’ya öfke/kin biriktirmeleri gerekirdi ya, hepimiz biliyoruz ki mevzu başka; hiç girmeyelim şimdi oralara.
Dün Yeni Şafak’ta, Anadolu Ajansı’nın “Kürtçe servis” dönemini de başlatan -hani şu mahlas kullanarak yazdığı kitaplarda laikleri şişe geçirmek gibi fanteziler bulunan- eski Genel Müdür Kemal Öztürk’ün köşesinde, yukarıdaki “izahat” ı okurken aklımdan geçti;
“Evinden-yurdundan göç”e ayarlı bu ultra hassas “vicdan” sensörleri, palazlanmasında iktidarın da rolü olan IŞİD’in zulmü ile Irak’ın bir bölümünü “babalarının çiftliğine” çevirmelerinde yine iktidarın da rolü olan peşmerge katliamları arasında sıkışıp kaldığı için kelle koltukta göçmek durumunda kalan Türkmenler söz konusu olduğunda neden “alarm” vermiyor acaba?
Birbirinden siyah ile beyaz kadar farklı olan iki durum; kıyasladığım sanılmasın, sadece “mevzu göç etmek zorunda kalmak” ise, 7-8-9-10-11 yaşındaki “çocuk”larına göz dikip “bize vereceksin, bizim kadınımız olacak” diyen sapkınlardan korumak için varını yoğunu bırakıp da Türkiye’ye sığınan o Türkmen babalardan özür dilemek niye hiç akıllarının ucundan geçmiyor mesela;
- Suriye’den ne gelirse başımın tacı deyip, ne sizin gelmenize, ne de size gitmek isteyenlere izin vermedik özür dileriz?
Küçücük bebeği susuzluktan can veren; sıra kendi canına gelse belki umursamayacak da namusuna gelince, tecavüzün eşiğinden kaçan, evladının mezarını geride bırakıp kendini Türkiye’ye atan o Türkmen analardan özür dilemek niye gelmiyor akıllarına;
- Makarnanızın, battaniyenizin, suyunuzun, ilacınızın önünü kestik; silah mı, para mı onları anmayı bile yasak ettik, özür dileriz!
Irak’ı aratan bir itelenme, dışlanma, horlanmaya maruz kalmalarına rağmen, “burası da vatan” deyip, “gelmek zaten hayalimizdi” deyip neredeyse züğürt tesellileriyle Türkiye’de mutlu olmaya çalışan Türkmen balalarından neden özür dilemiyorlar;
- Özür dileriz, geleceğinizi çaldık!
İnsanların zorunlu olarak göç ettiriliyor olması gerçekten bir yüzleşmeye sevk edecekse ruhlarını, bu arkadaşları acil tarafından bütün nüfusu Türkmenlerden oluşan cıvıl cıvıl bir şehirken, şimdi kara kara katillerin kol gezdiği bir hayalet şehre dönen Telafer seferine çıkarmalı!