Tekrarlar bırakılmalı

Her yeni senede o karikatürü hatırlarım. Tek karedir. Kapı çalınır. İçerideki seslenir: "Kim o?" Dışarıdaki "Yeni yıl" der. Geçici ev sahibi noktayı koyar: "Yıldım gitti."

Gelirken bayram ettiğimiz, şenlikler düzenlediğimiz 2018'i de "tekme-tokat yolladık." 2019'un karşılanışı ise geçmiştekilere uygulanan gibiydi.

Müzik ve komedinin yarışmalarla bezenip iç içe geçtiği bir gece geçirdiğimizi söyleyebilirim. Genelde ekonomik sıkıntının hâkim olduğu bir kutlama yaşandı. Herkesin ortak temennisi "sağlıklı bir yıl"dı.

İtiraf etmem gerekirse televizyonun dün sabahtan itibaren yılbaşı tekrarlarına başladıklarına tanık oldum. Hepsi birer "Kambur Ahmet"e dönüştüler. Bilmeyenler için anlatayım: "Ahmet abi Fener'le Balat'ın birleştiği caddede kahveci idi. Sıcak havalarda havuzlu buzdolabına iki büyük emaye kova yerleştirirdi. Birinde vişne diğerinde ayran. İçindekiler azaldıkça su ilave ederdi. Bir gün 'Abi yeter. Kovadakilerin ne beyazı ne kırmızısı kaldı' dedim. O da cevap olarak 'Oğlum bunlar soğukluk' karşılığını verdi." Bu cümle televizyonlarımızın durumunu anlatmaya yeterli.

Yenilenmiyor

Onca temcid pilavı arasında en fazla rahatsız olduğum isim Sefa Doğanay'dı. Acun Ilıcalı'nın şöhret yaptığı bu çocuğa baktıkça üzüldüm. İlk günden bu yana bir adım ilerleme yok. Yine aynı taklitler. Bülent Ersoy'dan Yıldız Tilbe'ye. Sefa bunları binlerce defa tekrarlarken, tek gülen Buket Aydın'dı. CNNTURK'un 40'ını bu hâle getirmemek lazımdı. Doğanay süratle kendini yenilemeli.

Yarışma furyası

Hemen her kanalda yarışmalar ağır toptu. Kazanılan ödüllerin tamamı yardım kuruluşlarına bağışlandı. İlgimi çekenler ise genelde müzik programları idi. Hele Türk müziği ağırlıklı olanlar.

En başa TRT Müzik'i yerleştirdim. Aklımda kalanlar "TRT Hatırası" ile Ömer Hayri Uzun'un yönetimindeki Harman Yeri'ydi. Bunlarda yer alan isimlerde fazla ayrıcalık yapmak istemiyorum. THM'nin yıldızı Özgür Eren'i gördüğümde gözlerim parlıyor. Kurum bu kızı daha fazla ihmal etmemeli.

Engelsiz sahnede Yeşim Salkım'ı fark edince aynı duyguları yaşadım.

Esintiler

Klasik Batı Müziği sevenler Berlin Filarmoni Orkestrası'nı TRT Haber'den seyrettiler. NTV her zaman olduğu gibi Frank Sinatra'yı unutmamıştı. Bu işin en iyi taklitçisi ekrana sürüldü. Tam bu sırada Orhan Ayhan ağabeyim aradı: "Neyi izleyeceğiz?" diye sordu. Ben de TRT Müzik'i tavsiye ettim. Sanırım memnun oldu. Ayhan büyüğüm iyi bir TSM dinleyicisi ve hatta katılımcısıdır. Bu arada eşi Selma Hanım ve oğlu Korhan'ın güzel mesajlarını almakla çok sevindim.

Gecenin yıldızları

Küçük bir yoklama yaparak, izlenme birincisinin TV-8 olduğunu anladım. O Ses Türkiye komedi yanını öne çıkardığı dönemden bu yana her yılbaşının lideri oldular. Bu yılki konuklar arasındaki Kerem Alışık'ı çok severim. Annesi, babası ve dayısı Attilâ İlhan benim için özeldir. Kendi de her zaman sempati duyduklarımdan.

Kızım dizisinin büyümüş de küçülmüş yıldızı Beren Gökyıldız'ı neden sevdiğimi daha iyi anladım. Söylediği şarkı, sorulara verdiği cevaplar çok güzeldi. Bu kız keşke hiç büyümese.

Tüm gecenin esprisini Beyazıt Öztürk yaptı: "Biz yeni yılı değil, Acun Ilıcalı'nın gömlek giymesini kutluyoruz." Bunu söyledikten sonra fonda "Senede bir gün" çalınmalıydı.

***

Seçmeler

Haber kanallarının aralarına serpiştirdiği canlı yayınlarda ülkelerin yeni yıla girişleri verildi. Tuhafıma giden Fransa ve Almanya'nın aynı anda ekrana bindirilmesini anlatmayı beceremeyen spikerdi. Bir tarafta Paris öbür tarafta Berlin. Kızımız Fransa'ya takıldı ve sadece onu anlatıyordu. Her hâlde kulaklıkla uyarıldı ki Almanya'yı hatırladı.

Televizyonların çilekeşleri sokak ve caddelerde "heder olan" (Seda Sayan'ın tabiri) muhabirlerdi. Titrediklerini belli etmemek için olağanüstü çaba gösterdiler. İçlerinde tek rahat gözüken CNNTURK'un çalışkan mensubu Fulya Öztürk'tü. Bu kızda gerçekten doğal yetenek var. Sanırım bunu "Adanalıyık"tan alıyor. Fulya, hocamız Turgay Renklikurt gibi aynı kentin insanı.

Gecenin gafı

En büyük gafı TV NET'te yakaladım. Tam bir "ağzı olan konuşuyor" örneğiydi. Yıldırım Bosnaspor'un bir taraftarının öldürülmesiyle biten kavgaya İngiltere'den örnek verildi: "Tak, Kraliçe cezayı kesti. Takımlarımızı uluslararası maçlara göndermeyin" dedi. Herhalde bu kararı verenin Kraliçe değil Başbakan Margaret Thatcher olduğu unutuldu. Ya da "yersen" yapıldı...

GÜNÜN SÖZÜ

Yapılmış şeyleri, bir daha yapmanın faydası yoktur. Terence

Yazarın Diğer Yazıları