Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Hüseyin Macit YUSUF
Hüseyin Macit YUSUF

Tek yol tanınmak

KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat ile Rum tarafının lideri Tassos Papadopulos Kıbrıs sorununun çözümüne hiçbir katkısı olmayan göstermelik görüşmelerini 5 Eylül’de Lefkoşa’da gerçekleştirdiler.
Görüşme sonucunda, birçok çevrenin de tahmin ettiği gibi, ne bugüne kadar (Allah’tan) işlemeyen 8 Temmuz süreci hareketlendi,ne de ilerisi için bir ümit verildi.
Faşist Eoka’cı Papadopulos,2008 Şubat ayında yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimleri için kendisine avantaj sağlarken; önümüzdeki günlerde BM Genel Kuruluna katılmak için gideceği New York’ta yapacağı temaslarına da zemin kazandı.
Papadopulos’un elde ettiği bu zemini çok iyi kullanarak, yıllardır kandırdıkları dünyayı, yeni yalanlarıyla uyutmaya devam edeceğinden kimsenin kuşkusu olmamalıdır.
Papadopulos, Kıbrıs sorununa çözüm bulmak için elinden geleni yaptığını; Talat’la görüştüğünü ve -Kıbrıs Türklerine hizmet edebilmek- daha iyi günler yaşatabilmek için yanıp tutuştuğunu New York’ta görüşeceği liderlere anlatacak ve inanın onların desteğini ve takdirini de alacaktır.
5 Eylül’deki görüşmelerden KKTC olarak biz ne elde ettik ? Masadan kaçan taraf diye damgalanmamanın dışında elimize pek bir şey geçtiğini söylememiz zordur.
Rum tarafının çözüm platformu için ikidebir AB’ye yönelmesi de belki BM gözetiminde gerçekleşen bu görüşmeyle şimdilik engellenmiştir.

5 Eylül’de ne görüşüldü?
Görüşmeden sonra KKTC Cumhurbaşkanı Talat düzenlediği basın toplantısında Papadopulos’la 3.2 saat içerisinde hangi konuları görüştüğünü açıkladı.
KKTC Cumhurbaşkanı Talat aradan 14 ay geçmesine rağmen işletilmeyen 8 Temmuz sürecini hızlandırmaya yönelik öneri sunduğunu; hazırlığın 2 ay içinde yapılmasını ve Kıbrıs sorununun ana konularını ele alacak komiteler vasıtasıyla tartışılmasını, 2-2.5 aylık hazırlıktan sonra liderlerin masa başına geçerek tam teşekküllü müzakerelere başlamalarını ve 2008 sonuna dek çözümün hedeflenmesini “talep ettiğini bildirdi.
Bunun kabul görmediğini açıklayan Talat, Papadopulos’un 14 ay önce üzerinde anlaşılan süreci başlatmak için birkaç komite kurulmasını önerdiğini, bunu 14 ay geriye dönmek demek olduğu için kabul etmediğini, ancak birkaç komite yerine Kıbrıs sorununun 4 ana konusuna ek olarak AB konusunu da ekleyerek 5 komite kurulmasını önerdiğini anlattı.
Talat hızlandırma ve zaman limiti getirme girişimlerinin Rum tarafınca kabul görmediğini, Rum tarafının önerilerine göre hareket edilmesi halinde ise, komitelere havale edilecek sorunun çözümünün ‘14 ay mı, 14 yıl mı, 140 yıl mı süreceğinin ise belirsiz olduğunu söyledi’.
Rum tarafı ile aslında pek görüşülecek,uzlaşılacak ve anlaşma ile sonuçlanacak ortak bir zeminimiz yoktur. Siyasi hedeflerimizin aynı olmadığı veya örtüşmediği bir gerçektir.
Özellikle Annan Planı referandumundan sonraki olumsuz gelişmeler neticesinde toprak-mülkiyet-güvenlik-adanın askersizleştirilmesi-egemenlik-güç paylaşımı-eşit ortaklık-garantiler- gibi hayati konularda taban tabana zıt görüşlerin güçlendiği ise ayrı bir gerçektir.
8 Temmuz’da 2006’da mutabık kalınan anlaşma Rum tarafının emellerine hizmet etmektedir.Bu süreci devam ettirmek ve bu doğrultuda müzakereler yapmak doğru olmayacaktır.
Bu sürecin veya Kıbrıs sorununa çözüm bulmak üzere herhangi bir sürecin devamının mümkün olmadığı zaten 5 Eylül görüşmesinde, Rum tarafının bir kez daha ortaya koyduğu olumsuz tavırla ortaya çıkmıştır.
Zaten hatırlanacağı üzere Nisan ayında KKTC Cumhurbaşkanı Talat, BM Genel Sekreteri Ban Ki Moon’a yazdığı mektupta, Papadopulos’un 8 Temmuz sürecini işletmediğini ve işleteceğinden de endişeli olduğunu belirtmişti.
KKTC Cumhurbaşkanı Talat’ın Papadopulos’a önerdiği ’bir takvime dayalı’çözüm teklifi de reddedildiğine ve KKTC Cumhurbaşkanı Talat’ın, “Benim anladığım kadarıyla Rum tarafının bütünlüklü çözüme ulaşacak tam teşekküllü müzakerelere başlama mantığı, mental hazırlığı yoktur” diye görüş beyan etmesine göre, Papadopulos’un çözüm istemediği artık anlaşılmış ve eli kanlı faşist Eoka’cının çözüm için keyfini beklemeyi gerektirecek haklı bir neden ve gerek de kalmamıştır. Çözüm,çözüm diye bekleyip zamanımızı ve gücümüzü boşa harcamaktansa KKTC’nin gelişmesi ve kalkınması için elimizden geleni,birlik ve beraberlik içerisinde, yapmamız en doğru yol olacaktır. Cumhurbaşkanımız Talat’ın Papadopulos’la yaptığı görüşmeyi değerlendirirken söylediği gibi ’Biz kendimizi Kıbrıs sorununa mahkûm edemeyiz. Çözümle ölümcül bir şekilde uğraşamayız, çözümsüzlüğü umutsuzluk haline getirmememiz gerekir. Hayatımızı birkaç nesil daha Kıbrıs sorunuyla heba edemeyiz.’Ve dolayısıyla Cumhurbaşkanı Talat’a bir ekleme yapalım; KKTC’nin kalkınması ile gelişmesi ve siyasi tanınma en birinci hedefimiz olmalıdır.

Yazarın Diğer Yazıları