Tek umutları Ordu Valisi
Dördü dışında, bütün kanalların malzemesi aynı. Ekrem İmamoğlu'nu VIP'ten vurmak üzerine çalışıyorlar. Televizyonlar sadece bu konuya fokuslanmış konumda. Çağrılan konuklar da aynı takımın elemanları.
"Sahibinin Sesi" ekibine en büyük desteği veren de Erdoğan. Tarafsız Bölge'ye göz atarken, yayın kesildi. Ötekilerle birlikte karşımıza "94 ruhu kadim dostları" toplantısı çıktı.
Tabii ki konuşan Recep Tayyip Erdoğan'dı. İstanbul CHP Milletvekili Zeynel Emre'nin hedefinde partileriyle onun İBB adayı Ekrem İmamoğlu vardı. Erdoğan bilindik tarzını sergiledi. Hatta Ordu Valisi'ne talimat dahi verdi; "İmamoğlu hakkında bir an önce dava aç." Bu şekilde aynı zamanda yargıya da "top sizde" işaretini çaktı.
Üç Ç
Nakarat bölümleri ise hep aynıydı; "CHP, çöptür, çukurdur, çamurdur." Anlaşılan Erdoğan baktı ki ilçe mitinglerinden hayır yok, yöntem değiştirdi. Her gün bir toplantı buluyor ve topluca Türkiye'ye sesleniyor.
Önemsemediği tarafsa, Anayasa ve diğer yasaları hiç takmaması. Soruyorum şimdi Cumhurbaşkanlığı sadece halkın bir kesimine sahip çıkmak mıdır?
Hayırdır İnşallah
Erdoğan tek bir konuda şaşırttı bizi. Köprülerden söz ederken Süleyman Demirel'in de adını vererek "Allah bunları yapanlardan razı olsun" deyince ağzım açık kaldı. Zira Baba, Prof. Dr. Mehmet Haberal'ı milletvekili yapmak için çabaladığı dönemde iyi saldırıya uğramıştı. Erdoğan, Demirel'e aynen şunları söylemişti; "Otur, oturduğun yerde."
Bugünlerde ne oldu da, kurgu değiştirdi. Boşuna çaba. Babacılar bu hakareti asla unutmadılar.
Çekememezlik mi?
Tarihî zirve başlamadan önce ne demiştim; "Küçükkaya başarır, ama yaranamaz." Tarafsız Bölge'de de birtakım ithamlara tanık olduk.
Bazıları "öküz altında buzağı" aramaya devam ediyorlar. Örneğin SETACI Prof. Hasan Basri Yalçın yangına benzin boşaltanların biriydi. O da "medyanın nifak tanrıçası"nın sallamalarına itibar edenlerden oldu.
Hele Ahmet Hakan'ın İsmail Küçükkaya'yı taklit de ederek dalga geçmeye çalışması tuhaftı. Bunu ancak bir tek kelimeyle tanımlayabilirim; KISKANÇLIK!
Dağıtmak üzerine
Bilgi yarışmalarını severim. Ancak, takıntım fazla değildir. Kenan Işık sunduğu zaman "Kim Milyoner Olmak İster"i hiç kaçırmazdım.
Bizim dönemimizin SkyTÜRK'ü şimdilerde isim değiştirip 360 oldu. Bu "masrafı az reklamı çok kanal" bu aralar "Ben Bilirim"i yayımlıyor. Takıldığım günler olmakta. Laf aramızda cevapları buldukça hoşuma gidiyor.
Bunlardan birinde dört bayan yarışmacı vardı. Ankaralı bir öğretmen olan Gökçen uzak ara kazandı.
Arada "Fransız kimyagerlerin bulduğu, 47 derecede eriyen besin maddesi" soruldu. Buna verilen patlıcan cevabına kahkaha attım. Cevabın margarin olduğunu biliyordum. Hatta bu maddenin Napolyon'un isteğiyle bulunduğunu okumuştum.
Ahirete selam
Yarışmanın ekran yüzü sunucu Alper Mestçi arada "bu sorunun değeri 80 puan" deyip ekrana 90 yazılması oluyor. Bu kaçak arızalara aldırmıyorum. En hoş hatası Alper'in yakın zamanda vefat eden sinema oyuncusu Engin Çağlar'a selam ve saygılarını göndermesiydi.
Arada çok güzel yüz ve olağanüstü gözlü yarışmacılara da rastlıyoruz. Elif isimli bir bayanın o muhteşem gözlerinin çok bozuk olduğunu anlamak tuhaftı. Yarışmaya gelirken gözlüğünü unuttuğu itiraf edildi. Bu yüzden okuma zorluğu çektiği söylendi.
Gelelim bana
Dün de yazdım; Acul Sadi'yim. Yani aklıma gelen ilk bilgiyi kayda geçerim. Son örneği Ben Bilirim'in sonunda yaşadım. Telefonumu aldım, gelen mesajlara bakmaya başladım. Aralarında Hıncal Uluç büyüğümünki de vardı. Aynen şunları yazmıştı:
"Sahada rakip futbolcuları sıraya dizip sekiz rakamı yazan Şeref Has değil, Mehmet Ali Has'tı."
Haydi bakalım, yine duvara toslamıştım. Bu artık bana ders olmalı. Hıncal ağabeye de teşekkür etmeyi unutmuyorum. Ne demişler; "gülme komşuna, gelir başına."
GÜNÜN SÖZÜ
İnsanı aydınlatan cevap değil, sorudur. Eugene Ionesco