"Tehdit ve şantaj günlükleri"
Yaklaşık 13 aydır beklenen ve adına “Ergenekon” denen “Ümraniye Soruşturması” nın iddianamesi dün açıklandı.
AKP hükümetine “yandaş medyanın” iddialarına göre darbe yapma iddiasıyla tutuklanan iki emekli orgeneral ve ATO Başkanı hakkında ise daha sonra “ek iddianame” hazırlanacakmış..
Başsavcının ön açıklamasına göre, yaklaşık 2500 sayfalık iddianamede “Darbe Günlükleri” yer almadı.
“HAYALİ CEHENNEM KAZAN”
Oysa, birkaç sayı çıkıp sonra patronu tarafından kapatılan Nokta dergisinde yer alan bu “Darbe Günlükleri” denen metin üzerinden aylardır yoğun saldırı yapılıyordu.
Kim yapıyordu? Savcılar mı?
Hayır..
Tek merkezden verilen bilgilerle AKP medyası saldırıyordu. Önlerine çıkan herkesi saf dışı bırakmak için bu insanları “hayali cehennem kazanı” içine atıp, kaynatıyorlardı.
Şimdi ne oldu?..
Başsavcı sağduyulu bir açıklama yaptı.. Böylece, AKP’nin siyasallaştırmaya çalıştığı ve sürekli olarak istismar ettiği henüz “açılmamış dava” ellerinde patladı.
Benim aldığım izlenim şu: Davanın savcıları bile, siyasal baskıya karşı. Onlar da sıkılmış durumda. Şu anda, çok eleştirilecek olsa da iddianamenin ortaya konmuş olmasından kısmen mutlular. Çünkü, ortada olmayan bir metin üzerinden -ve savcılar üzerinden- ne büyük spekülasyonlar yapılmıştı. Onlar da zan altında kalmaktan kurtuldular.
TEHDİT VE ŞANTAJ ARACI YAPILDI!..
Bu arada, Yargıtay Onursal Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu’nun bu süreç boyunca büyük bir hukuk dersi verdiğini de belirtelim. En son yaptığı, “İddianame mahkeme tarafından kabul edilmeden açıklanamaz” uyarısı bile, yerini buldu. Kendisini kutluyorum. (Dün açıklanan, genel hatlar idi.)
AKP medyası, eski Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Özden Örnek’in bilgisayarından çalınan Darbe Günlükleri’ne dayanarak çok büyük haksızlıklar yaptı. Örnek, “Bunlar benim değil” demesine rağmen.
Bir hukuk devletinde yalana dayalı olarak böyle kampanyalar sürdürülebilir mi?.. Bu hangi Türkiye düşmanı ülkelerin işine gelir?..
AKP medyası “Darbe yapılmasın” diyordu.
Tamam. Biz de onu savunuyoruz.
Peki ne yapılsın?
“Demokrasiden vazgeçilmesin.”
Ona da tabii ki evet.
E kardeşim bunun yolu, siyasallaşma değil mi?.. Evet.
“Demokrasi, demokrasi” diye bağıranlara soruyorum.
Terör örgütü PKK bile -dış ve iç destekle- siyasallaştırılırken, ülkesini sevenlerin yeni parti(ler) arayışı toplantılarına niçin “darbe toplantısı” diyorsun?..
Dünkü açıklama ile görüldü ki, AKP medyasının elindeki “Darbe Günlüğü” değil, aslında “Tehdit ve Şantaj Günlükleri” imiş!..
HEDEF: MUHALİFLERİN SUSTURULMASI!..
Bir benzetme (teşbih) ile tamamlayalım.
Hikâye bu ya.
Allah, meleklerine görevlerini dağıtırken, en son Azrail’e, “Senin görevin de insanların canını almak” demiş.
Azrail itiraz edecek olmuş: “Ama, insanlar diğer melekleri kendilerine yardım ettiği için sevecekler. Beni ise nefretle anacaklar!..”
Allah, “Merak etme” demiş, “Her ölümün bir nedeni olacak. İnsanlar seni akıllarına bile getirmeyecekler!”
Kıssadan hisse.
Başka görüntüler olsa da; son yıllarda yaşanan siyasal gelişmelerin büyük bölümü aslında “ABD ve AB muhaliflerinin susturulması.”
Azrail aklımıza hiç geliyor mu?
Geliyorsa, sınırımızda bekleyen “Türkiye’nin Azrail” i kim acaba?..