TC-KKTC Kıbrıs siyasetinde 'çatlak'!..
Geçtiğimiz hafta KKTC’yi ziyaret eden Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, adada bir çözüm istediklerini, ancak bunun “her şeye rağmen bir çözüm” değil, gerçeklere dayanan, adil bir çözüm olması gerektiğini belirtti. Çiçek, “Çok şükür siz değerli kardeşlerimizin vatanı da var, devleti de. Şimdi hep birlikte yapmamız gereken bu vatanı güçlü kılmak, bu devleti ebedi kılmaktır. Kazanımları geriye götürmeyen bir çözüm olursa bu çözüm kalıcı olur. Aksi halde kargaşa ve karmaşanın parçası olur. Bu gerçek de şudur; burada iki ayrı toplum var, iki ayrı devlet var, iki ayrı demokrasi var ve anlaşmalardan doğan garantörlük haklarımız var. Müzakerelerde bunları göz ardı ederek bir çözüme varmak çok sağlıklı görünmüyor. Hep beraber vazgeçemeyeceğimiz kriterler bunlardır” dedi.
Bu açıklama memnuniyet vericidir. KKTC’nin Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş törenden sonra Cemil Çiçek’i kutladı ve açıklamasının kendi görüşü mü yoksa AKP hükümetinin görüşü mü olduğunu öğrenme ihtiyacı duydu. Bakan Çiçek açıklamasının AKP iktidarının görüşü olduğunu açıkladı.
Görünen odur ki AKP iktidarı 22 Temmuz seçimlerinden sonra Kıbrıs siyasetinde bir değişiklik yapma, yani milli çizgiye geri dönüş ihtiyacını hissetmiştir. Umarız AKP Milli Kıbrıs davamızda eskiden yürütülen onurlu çizgiye dönme konusunda samimidir. Olası bir anlaşmada görmek istedikleri devletin “Egemen KKTC” mi, yoksa “eyalet statüsünde güçsüz bir devletçik” olup olmadığını hep birlikte göreceğiz.
AKP hükümeti yetkilileri Kıbrıs sorununa çözüm bulmak amacıyla sürdürülen müzakereler çerçevesinde, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin ve Talat’ın arkasında olduklarını, Talat’a güvenlerinin ve desteklerinin tam olduğunu birçok kez tekrarlamıştır. KKTC adına müzakereleri sürdüren KKTC Cumhurbaşkanı Talat ise Rum tarafı ile yürütülen görüşmelerdeki stratejinin Türkiye ile birlikte kararlaştırdığını, Kıbrıs‘la ilgili politikalarda Türkiye ile uyum içinde çalıştıklarını birçok kez açıklamıştır.
Durum böyleyken KKTC Cumhurbaşkanı Talat’ın BM ve AB ile Müzakerelerden Sorumlu Özel Temsilcisi Özdil Nami’nin önceki hafta Simerini gazetesine verdiği demeç kafaların karışmasına neden olmuştur. Nami’nin yenilir yutulur hiçbir tarafı olmayan demecinde Kıbrıs Türk tarafının konfederasyon istemediği gibi, iki ayrı bağımsız devlet de istemediği ifade edilmiştir. KKTC Cumhurbaşkanı Talat’ın BM ve AB ile Müzakerelerden Sorumlu Özel Temsilcisi Özdil Nami bu ifadesiyle Anavatan yetkilileriyle ters düşmüştür.
Nami sadece bununla da sınırlı kalmayıp, “Kıbrıs sorununun Avrupa müktesebatlarına dayanacağı bir çözümü kabul etmeye hazır mısınız?” sorusuna karşılık , AB müktesebatlarıyla ilgili herhangi bir sorunun olmadığını ifade etmiştir. Nami, böylelikle KKTC Cumhurbaşkanı Talat’ın bu konuda daha önceki açıklamalarıyla da (Kıbrıs sorununun çözümü durumunda AB normlarının KKTC’de uygulanması konusundaki “sapmaların birincil hukuk (primary law) aracılığıyla kalıcı hale getirilmesi” konusunda KKTC ile diyalog başlatma hazırlığında olduğu açıklaması ile), yani Talat’la da ters düşmüştür.
Türkiye ile uyumlu çalışma içerisinde olduğunu açıklayan KKTC Cumhurbaşkanı Talat, temsilcisi Nami’nin Simerini gazetesine verdiği beyanatla ilgili açıklama yapmak zorundadır. Cumhurbaşkanı Talat; ya Türkiye ile sürdürülen siyasetteki uyumun bittiğini ve Türkiye-KKTC Kıbrıs siyasetinde bir “çatlağın” olduğunu duyurmalıdır, ya da “çatlağın” temsilcisi Nami de olduğunu idrak edip, istifasını istemelidir.