Tayyip Erdoğan, Hakan Fidan’a "rahat ol" dedi...
Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, bilmecenin ilk bölümünü çözdü de rahatladık. MİT’çilerin yargılanmasına ilişkin izin talebinin Başbakan Tayyip Erdoğan’a ulaştığı öğrenilince sıra geldi bilmecenin ikinci kısmını çözmeye.
Cevabı zor bir bilmece değil. Herkes aşağı yukarı tahmin ediyor. Bekir Bozdağ da “İnsanlar canlarını ortaya koyarken onları yasal olarak korumazsanız görevlerini tam olarak yapamazlar” dedi. Yeni Şafak Gazetesi yazarı Abdülkadir Selvi’nin dünkü yazısındaki şu cümlelere dikkat:
“Özel yetkili savcılık, MİT yöneticilerinin yargılanması için Başbakanlık’tan izin istedi.
Peki dosyada ne var?.. Merak edilen soru bu. Dosya 161 sayfadan oluşuyor. Birinci sırada MİT eski Müsteşarı Emre Taner yer alıyor. İkinci sırada eski Müsteşar Yardımcısı Afet Güneş geliyor. İlk sırada yer alması bekleniyordu ama MİT Müsteşarı Hakan Fidan üçüncü sırada.
... MİT yöneticileri hakkında hazırlanan dosya, siyasi iradenin açılım iradesini yargılamaya dönük. Yani savcılar hükümete dönüp, sen ne hakla açılım sürecini başlatırsın diye hesap soruyor...”
Abdülkadir Selvi, Tayyip Erdoğan ve AKP’nin korkularını da dile getirmiş.
Gazetecilik kurallarını her zamanki gibi rehber alarak, bilmecenin bilinmesi en kolay bölümü için biz yine de yetkili kaynaklara müracaat ettik.
Öğrendik ki;
Tayyip Erdoğan, Seul’e uçmadan önce yanında götürdüğü MİT Müsteşarı Hakan Fidan’a “rahat ol” demiş.
Hükümet yetkilisi ekledi:
“Başbakan soruşturma için izin vermeyecek. Çünkü geçmişte yaptığı bir açıklama vardı zaten “Benim tavrım belli” diye. Ayrıca Müsteşar için ayrı, diğer MİT yetkilileri ve görevlileri için ayrı bir tavır takınacağını zannetmiyorum. Sanırım 60 gün gibi bir süre içerisinde fezleke ile ilgili bir karar vermesi gerekiyor. Karar vermezse, otomatik olarak izin vermemiş anlamı çıkabilir. Hukuki boyutunu tam olarak bilmiyorum. Ama soruşturmayı yürüten savcı, yanıt verilmemesi durumunda, yeniden bir başvuru yaparsa belki 10-15 günlük bir ek süre daha olur. Balyoz ile ilgili ise farklı bir durum olabilir. İzin çıkabilir.”
Tayyip Erdoğan ve iktidarının çoklu standardı işte bu cümlelerle bir kez daha ortaya döküldü.
İnternet Andıcı Davası’nda mahkeme, tutuksuz yargılanan MİT görevlisi Ö.Y’nin yargılanmasının devamı için Başbakanlıktan izin istemişti. Ö.Y’nin tayini İzmir’e çıkmıştı. Ö.Y sonradan Ankara’ya alınmıştı.
AKP ve Tayyip Erdoğan’ın “derin hukuk” anlayışından, elimizdeki sıcak gündeme ilişkin diğer notlara geçelim...
Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Hayri Kıvrıkoğlu’nun Suriye sınırında yaptığı denetlemeler, gündemde cevap bekleyen “TSK Suriye’ye müdahale edecek mi” şeklindeki soruyu bir kez daha ateşledi. Hem askeri hem de hükümet kaynaklarının ortak değerlendirmesini aktarayım:
“Hatay Altınözü ilçesinde Suriye’den kaçak askerler için Apaydın’da özel bir kamp oluşturuldu. Bu kampta kaçan askerler arasında üst rütbeli subaylar da var. Bunların arasına El Muhaberat elemanlarının sızdığı birkaç olay oldu. Bunlar ayıklanıyor. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Suriye’ye müdahale etmek gibi bir düşüncesi ve hazırlığı yok. Kuvvetli ihtimal bunlar silahlandırılacak ve İsrail’in Güney Lübnan’da yaptığı gibi bunlar belli bir bölgeyi ele geçirecekler. Burada tampon bölge kurulacak.”
Yorumu uzmanlara bırakalım. Fikri takip açısından okurlarımıza görevimizi yapalım. Daha önceki bir yazımda Ankara’da lüks otellerde kalan ve lüks hastanelerde tedavi gören Suriyelilerden bahsetmiştim. Suriye’den kaçan ve Hükümetin masraflarını üstlendiği önemli bir general, Ankara Güven Hastanesi’nde tedavi görüyor.
Şehitliğin dezenformasyonu
AKP’nin şehitliğin içini boşaltan ve sulandıran yeni yasa hazırlığına kamuoyundan gelen sert tepkilere MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin çıkışları da eklenince tasarının mimarlarından Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin belki de geri adım atabilmek adına manevralara başladı. Fatma Şahin’in medyaya düşen açıklamalarına göre; ikna için Devlet Bahçeli ile aralarında bir telefon görüşmesi olmuş. Yine, haberlere göre;
“Yasa’nın yanlış anlaşıldığını aktaran Şahin, Devlet Bahçeli’ye yasanın şehitlik ya da şehadet tanımlamasına kesinlikle girmediğini söyledi. Bahçeli’nin kendisine yasayla ilgili kaygılarını anlattığını aktaran Şahin, ’Bahçeli bazı konularda ikna oldu’dedi.”
“Bahçeli nelerde ikna oldu?”, “Bu telefon görüşmesinin aslı astarı nedir” diye MHP’nin aile, kadın ve yan kuruluşlardan sorumlu genel başkan yardımcısı ve Eskişehir Milletvekili Ruhsar Demirel’e sorduk. Aldığımız yanıt AKP’li Bakan’ın anlattıklarıyla hiç örtüşmüyor:
“Bakan’ın Sayın Genel Başkanımızı aradığı doğrudur. Sayın Bakan sözlerinin basında yanlış anlaşıldığını ve bu konuda çalışmalar olduğunu söyledi. Genel Başkan’ımız da bu konudaki hassasiyetlerini ifade etti. Ama ikna olmak gibi bir durum söz konusu değildir. MHP’nin ve Sayın Genel Başkan’ımızın şehitlik konusundaki hassasiyetleri bellidir. Şehitlik bizim için manevi bir değerdir.”
Konuştuğum tüm MHP kurmayları da, “ortaya getirilmeyen bir yasa konusunda nasıl ikna olunabilir ki” görüşünde birleşiyor.
Dezenformasyon AKP’nin en önemli silahlarından biri. Bu silahı kullanırken kutsal kavramları bile rahatça hiçe sayabiliyorlar.