Tatil tatil söyle bana!..
Başlıktan devamla;
Var mı benden tuhaf bir tatil dünyada?
*
Son 20 yıldır eşine hiçbir milli gün ve bayramda rastlamadığımız kadar çok "Günün Anlam ve Önemi" konuşması, töreni, belgeseli, özel söyleşisine maruz kalacağız bugün.
Bonusu da var;
Tatil!
15 Temmuz; darbe girişimi sırasında hayatını kaybeden sivil, polis ve askerleri anmak üzere "resmi tatil" ilan edildi.
Şehitlerimizi anmak, gazilerimizin kıymetini bilmek/bildirmek, bir tarihi kırılma gününe dair resmi tezi nesilden nesile aktarmak, tatilsiz olmuyorsa;
Hatıralarına abideler yükselttiğimiz "Çanakkale Şehitleri"ni andığımız 18 Mart neden tatil değil peki?
22 gün, 22 gecede yazılan destan gibi destan; Sakarya Zaferi''nin yıldönümü neden tatil değil?
26 Ağustos neden değil?
*
Hassasiyet, darbeciliğe/darbecilere karşı demokrat tutumu "resmiyete" kavuşturmak ise, bunun için neden 650 bin kişinin gözaltına alındığı, 230 bin kişinin sıkıyönetim mahkemelerinde yargılandığı, yüzlerce insanın cezaevi işkencesinde öldüğü, onlarca gencin dünyanın gelmiş geçmiş en adaletsiz kantarında denkleştirilerek idam edildiği, 2 milyona yakın insanın etkisini sonraki on yıllar boyu hissedecekleri şekilde fişlendiği, "darbe" deyince ilk akla gelen tarih olan 12 Eylül değil de 15 Temmuz tercih edildi?
Veya "üstüne vazife olmadığı halde" şehit edilen sivillerle ilgili bir onure etme gayreti varsa; 2 Temmuz''da diri diri yakılanların da hakkı değil mi? PKK katliamlarında şehit olanları andığımız, terörle mücadele ruhunu tazelediğimiz bir sembolik günümüzün de olması beklenmez mi?
*
Bir ülkenin hiç cevaplanmayacak sorularının olması ne kekremsi.
*
Güne bakalım:
Mevzu "beka" ise;
Gündemde en çok onlar var şu ara; tahliye edilen askeri okul öğrencilerinin "öğrenci oluşları"ndan başka, nasıl "öğrenci" olduklarına, öğrenci oldukları okullardaki notlarına, bu noktaları kimlerden aldıklarına, "abi"lerle bir ilişkilerinin olup olmadığına baktık mı; madalyonun bu tarafı şüpheye yer bırakmayacak şekilde aydınlandı mı?
Müebbet kere müebbete çarptırılan en yüksek rütbeli, en kıdemli, en etkili FETÖ''cülerin, FETÖ''cülükleri baki tamam da, yargılamalarının, devran döndüğünde yeniden yargılamayı gerektirmeyecek şekilde yapılıp yapılmadığına, AİHM''den ceza olarak dönüp dönmeyeceğine, meşruiyetlerine gölge düşürmeyecek bir usulle; velhasıl usulüne uygun şekilde, hak ve hukuk ihlali olmaksızın yapıldığından emin miyiz; ne kadar?
Yargıçlar, askerler, doktorlar, öğretmenler, savcılar, çaycılar ihraç edilirken; onların atama kararlarında, terfilerinde, işe alımlarında imzası bulunan siyasileri "sorumsuz" varsaymanın ve aynı nitelikte yeni kararlar alacak pozisyonlarda tutmanın mantığı var mı?
FETÖ''yle mücadele; Fethullah Gülen ile, Mustafa Özcan ile, Emrullah Uslu ile, Hakan Şükür ile, Enes Kanser ile, Zekeriya Öz ile, Osman Hilmi Özdil ile, İsmet Büyükçelebi ile, Celal Kara ile, Mehmet Berk ile, Cihan Kansız ile, Ekrem Dumanlı ile, Bülent Keneş ile mücadele midir? Yoksa Türkiye Cumhuriyeti Devleti içinde alternatif/paralel bir devlet yapılanması, Türk Milletinin değil küresel çetelerin ali menfaatlerine hizmet eden bir derin devlet yapılanması oluşturmasıyla mücadele midir? Birincisiyse, ne kadar yapılabilmiş, ikincisiyse yapılabilmiş midir?
Yapıldıysa, yapılabildiyse "FETÖ kumpasları"nın devletteki tahribatı giderilmiş midir? Ne kadar? Kim/kimler eliyle?
FETÖ''nün hedefi, mağduru olan vatanseverler midir mesela an itibarıyla devletin sacayağını oluşturan kuvvetlerin başında?
*
15 Temmuz''dan sonra, 15 Temmuz''dan öncesinden "farklı" olan ne var elimizde?
Somut olarak ne değişti?
Türkiye Cumhuriyeti''nin idare şekli!
Parlamenter sistem terk edildi, kuvvetler birliğini esas alan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi''ne geçildi.
E, referandumda karşısındaydık biz bunun.
Uygulama safhasında karşısındayız.
Neyini kutlayacağız?
*
Türk Devleti''nin, 1923 Cumhuriyeti''nin ideolojisi ve ilkeleri doğrultusunda yönetilmesinden yana olan her vatandaş gibi benim için de, tatil değil tavizsiz bir arınma 15 Temmuz''dan sonra oluşan doğal görev emri.
Bunu başarabilenlerin omuzlarında yükselecek Atatürk''ün uzun süre yerlerde süründürülen emaneti!
FITRAT DEĞİŞİR SANMA
Rektörlük koltuğuna da oturtulan bir AK Parti eski milletvekilinin, 15 Temmuz gecesi insanların 11. kattan F-16''lara kafa atarak şehit olduklarını söylerken aklıma gelen tek şey, vaktiyle, merhum Ali Tatar, Abdülkerim Kırca gibi kumpas şehitleri için yazılan "Mermiye kafa attı" yazılarıydı.
Bir de…
"Fıtrat değişir sanma" dizesi düştü aklıma;
Bu dil yine o dilse demek ki!