Taşları yerinden oynatmak
AKP'nin Suriye politikası iflas etmiştir. Devlet kurumları ve kuralları AKP iktidara geldiği zaman bir asırlık Cumhuriyet döneminin tatbikat ürünüydü. Her taş ölçülerek, düşünülerek, isabeti hesap edilerek korunmuştu. Sayın Erdoğan'ın başbakanlığı döneminde başlayan "Ben yaparım olur" zihniyeti dış politikayı bulunduğumuz duruma getirdi.
Balyoz soruşturmaları başladıktan sonra askeri otoriteye karşı güvenlik tedbiri olarak Genelkurmay Elektronik Sistemler (GES) Komutanlığı askerlerden alınmış, adı da Sinyal İstihbarat Başkanlığı olarak değiştirilip dinleme yetkisi MİT'e verilmiştir. Askerin gözü, kulağı felç edilmiştir. Bu sebeple MİT'in verdiği bilgiye dayanarak Cumhurbaşkanlığı "Bir Rus uçağını düşürdük" açıklamasını yapmış, bu açıklamadan 15 dakika sonra yapılmasına rağmen Genelkurmay Başkanlığı'nın açıklamasında "Milliyeti bilinmeyen bir uçak düşürülmüştür" denilmiştir.
GES Birlikleri MİT'e devredilmeseydi yaşanılan bu durum meydana gelmeyecekti. Eğer bu birim hala Genelkurmay Başkanlığı'na bağlı olsaydı bugün içine hapsolduğumuz çıkmaz sokaklara girmezdik. 24 Kasım 2015 salı günü kalkış için hazırlık yapan SU-24 tipi uçağın pist başı yaptığı anda, Rusya'ya ait olduğu tespit edilir ve bu bilgi GES tarafından Eskişehir'deki Birleştirilmiş Hava Harekat Merkezi (BHHM)'ne bildirilirdi. Harekat Merkezi pilotlarımızı bilgilendirir ve savaş uçaklarımız "Önleyici İzleme Uçuşu" yaparak Rus uçaklarının Türk hava sahasına girmesine engel olurdu.
Bir kere daha ortaya çıkmıştır ki; GES'in MİT'e devredilmesi stratejik bir hata olmuştur. Bu zafiyet yüzünden Türkiye krizlerle boğuşmak zorunda kalmaktadır. Başta Yunanistan olmak üzere Türkiye'nin çevresinde bulunan devletlerin silahlı kuvvetlerinde sinyal istihbaratı yapan birlikler vardır. GES'in MİT'e devri sonucunda TSK'nin savaş istihbaratı yeteneği zayıflamıştır. GES'in bir an önce Genelkurmay Başkanlığı'na devredilmelidir.
Diğer taraftan Putin ısrarla; "Bu uçuşla ilgili bütün bilgiler ABD'ne verilmişti, bu bilginin ABD'nin müttefiklerine nasıl olup da ulaştırılmadığına hayret ediyorum" demektedir. Türkiye, Rus pilotların 5 dakika içinde 10 kez ikaz edildiklerini ifade etmekte, buna rağmen hayatta kalan Rus pilot hiçbir uyarı almadıklarını beyan etmektedir. ABD uçakları, İncirlik kulesi, Akdeniz'deki gemileri; Rus pilotlarının ikaz edildiğini bilmelerine, ellerinde kayıtlar olmasına rağmen açıklama yapmıyor, sessiz kalmayı tercih ediyor. ABD yetkilileri: "Rus pilotlar uyarıldı, işte bu metinler de konuşmaların kayıtlarıdır" demiyor. Açıkçası Türkiye'nin fevkalade rahatsız bir döneme girmesini seyretmekle yetiniyor.
NATO cehaletine dikkat!
Hafızalarımızı tazelersek bu olaydan birkaç hafta önce de Rus uçakları Suriye sınırımızı ihlal etmiş, Rusya ihlallerin kasıtlı olmadığını beyan ederek özür dilemişti. Rus Hava Kuvvetleri Komutan Yardımcısı Ankara'ya gelmiş benzer olayların tekrarını önlemek için bir sistem kurulmuştu. Birçok alanda aramızda iyi ilişkiler bulunan, askeri konular dahil pek çok alanda yakın işbirliği içinde olduğumuz Rusya'nın bu davranışı bir iyi niyet göstergesi olarak önemli değil miydi? Şimdi akla gelen ilk soru çatışma gibi yanlışlara yol açmaması için Rusya ile kurulmuş olduğu söylenen mekanizma neden çalıştırılmadı?
Bir çok yabancı uzman saatte 2000 km hızla uçan bir uçağın bir ülkenin hava sahasının küçük bir kısmını 17 sn için ihlal etmesine gösterdiğimiz tepkiyi haksız buluyor. ABD'nin CBS TV kanalı ABD'li yetkililer ufak bir hava sahası ihlali sebebiyle uçak düşüren Türkiye'yi kusurlu gördüklerini beyan ettiler.
İş buraya gelmişken Türkiye'de NATO konusunda cehaletin hakim olduğunu söyleyelim. NATO Anlaşmasının 5. maddesi; üye bir ülkeye yapılacak saldırının bütün üyeler tarafından, kendilerine yapılmış kabul edileceğini ifade eder. Bu hükmün arkasından, müttefiklerin saldırıya uğrayan üye ülkeye uygun görecekleri şekilde yardımcı olacaklarını beyan eder. Açıkçası, bizde sanıldığının aksine otomatik, toptan kayıtsız-şartsız NATO desteği söz konusu değildir. Diyelim ki Türkiye'ye Suriye üzerinden ağır bir saldırı gerçekleştirildi. NATO'daki müttefik ülkelerin hükümetleri önce Türkiye'nin Ortadoğu'da Sünni hakimiyeti tesis etmek amacıyla Suriye iç savaşına müdahil olduğu iddiası üzerinde duracaklardır. Bir başka ifadeyle Suriye'nin saldırısı durup dururken mi oldu? Yoksa haklı bir tepki olarak mı meydana geldi? Bu analizi yaptıktan sonra Türkiye'ye askeri yardım gerektiği sonucuna varırlarsa meseleyi kendi parlamentolarına götürecekler, nihai karar orada alınacaktır.
Görüldüğü gibi dış politika ve içinde bulunduğumuz şartlar kulaktan dolma bilgiyi çok aşan, derin tetkik isteyen konulardır. Bu sebeple devlet sorumluluğu taşıyanlar soğukkanlı, uzmanlığa ve bilgiye saygılı olmak zorundadırlar. Sayın Cumhurbaşkanımız biteviye Putin'in Suriye'de ne işi var? diyordu. Gelişmeler Putin'in ne işi olduğunu ortaya koyuyor. Soğukkanlı, akıllı, basiretli olmamız gereken günlerden geçiyoruz.