Tarikatları kapatın

"Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, mensuplar memleketi olamaz. En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır"

…demiştir, Mustafa Kemal Atatürk.

Ancak gelin görün ki, yasalar hali hazırda ortada dururken iktidar "iyi tarikat-kötü tarikat" tanımlaması ile Türkiye'de mantar gibi çoğalan cemaatleri, tarikatları ve türevlerini görmüyor, görmemezlikten geliyor.

Görmemezlikten gelen yöneticiler, 15 Temmuz darbe girişiminden ders çıkarmayan ileride yaşanacak olası olaylardan da sorumludurlar.

Bunları yazmamın bir sebebi var.

Bir değil, on değil, yüz değil, tarikatlar, tarikatların kolları, kollarının kolları…

Birisi de Haznevi Tarikatı!

Nakşibendi tarikatının bir kolu olan Hazneviler Suriye merkezli.

Bu tarikatın bir de vakfı var. İlim ve İrfan Vakfı. Vakfın yayın organı olan "İlim ve İrfan" dergisinde tarikat hakkında yazılanlara bakalım.

Nakşibendi'nin en yaygın kolu Halidiyye ekolünden geliyor. Tarikatın kurucusu, Şah-ı Hazne adıyla bilinen Şeyh Ahmed Haznevi.

1950 yılında ölünce, yerine Şeyh Masum, Şeyh Alaaddin, Şeyh İzzeddin ve Şeyh Muhammed Haznevi getirildi. Şeyh Muhammed, 2005 yılında Suudi Arabistan yolunda trafik kazasında ölünce yerine icazet alan Şeyh Muhammed Muta Haznevi tarikatın halifesi ilan edildi.

Bu tarikatı AKP İl başkanları, belediye başkanları, milletvekilleri ve iş insanlarının olduğu çok geniş bir kitle destekliyor. Hatta Gaziantep Üniversitesi ve Harran Üniversitesi akademik kadrosundan bazı doçent ve dekan kişiler bu tarikatın toplantılarına katılıyorlar.

Medreselerinden mezun olan müritlere "tebliğ" görevleri veriliyor. Haznevi ailesinin içinde bir de miras savaşı var. Milyon dolarlık miras ve şeyhlik kendi aralarında paylaşılamıyor.

Türkiye'de ilk defa Gaziantep Şehitkamil ilçesinde yaptırdıkları cami ve medrese inşaatı ile gündeme geldi. Tarikatın yayın organında başlatılan kampanya ile müritler inşaatta gönüllü çalıştılar. Para nereden bulunuyor sorusu sorulduğunda ise yine aynı yayın organı Genel Yayın Yönetmeni Saadettin Acar "İnşaat şeyhin kendi parası ile yapılıyor" açıklamasını yaptı.

Bu tarikatın başta Suriye, Irak ve birçok ülkede müridi var. Türkiye'de ise ağırlıklı olarak Antep, Urfa ve Mardin'de örgütlüler. Türkiye'nin onlarca ilçesinde de tebliğcileri var. Müritlerine siyasetten uzak durmalarını tembihleseler dahi gönüllerinin AKP'de olduğunu belli ediyorlar. Tarikatın Şanlıurfa Şeyhi Arif Haznevi'nin yeğeni Muhammed Enes Haznevi, Şanlıurfa AKP'den milletvekili aday adaylığı başvurusunda bulundu, sonradan başvurusunu geri çekti. Neden Suriye'de değil de Türkiye'de bulunuyorsunuz sorusuna "savaştan dolayı" diyorlar.

Şanlıurfa şeyhi Muhammed Zahid Haznevi, Star gazetesine yaptığı açıklamada "4 milyon Nakşibendi'nin seçimlerde Erdoğan'ı destekleyeceklerini" deklare etmiş. Star Gazetesi de "Peygamberler şehri de Cumhur İttifakı diyor" diye haberleştirmişti.

Bu tarikat örgütlenmeye devam ediyor.

Sıra Adana'ya gelmiş anlaşılan.

Adana yerel gazetesi Küçüksaat'in haberine göre, Haznevi Tarikatı doğu, güneydoğu Anadolu ve göçle büyüyen şehirlerin belirli mahallelerinde örgütlenmeye ve bunu da aleni şekilde yapmaya devam ediyor.

Adana'da birçok mahallede örgütlenmeye devam ediyor.

Tarikatın adeta üssü konumuna gelen Begoviç Bulvarında yeşil alan gaspı ve kaçak inşaatları söz konusu. Adanalı yurttaşlar durumu CİMER ve Büyükşehir Belediyesi, İlçe Belediyesine bildirdi ve belediye vasıtası ile ihtarnameler gönderildi. Savcılıktan da yıkım kararı çıktı. Binalar halen yerli yerinde duruyor.

Çok hisseli arsada payları olan tarikat üyeleri, diğer üyeleri "soğuk hava deposu yapacağız" diyerek ikna etti ve sonrası süreçte ise inşaata üst kat çalışmaları yapmaya başladı. Hisse sahipleri hemen hukuki yollara başvurdu. Hukuki süreç devam ederken tarikat kimseyi dinlemeden inşaata devam etti. Yeşil alan görünen alana da ticarethane kurup, Seyhan Belediyesi taziye evini de kendi amaçları doğrultusunda "dergah" olarak nitelendirerek bünyesine kattı.

Adana'da o bölgede yaşayan kişiler ile röportaj yapan gazete tarikatın yaptığı organizasyonlarda insanların mahalleye giriş çıkışları tarikat üyeleri tarafından kontrol altına alınmaya başlanmış. Mahallede tarikatın yaşam tarzından rahatsızlık duyan kişiler mahalleyi terk etmeye başlamış.

Bakın bu yapılanmalar din hizmeti vermiyor.

Arsa peşinde koşup, halkı sömürerek zengin olma amacındalar. İslamiyet'in adalet terazisinden, bir hurma bir hırka anlayışından bihaberler.

Hatta dinle de bir alakaları yok.

FETÖ'yü gördük… Senelerce "dindar insanlar" diyerek yutturdukları kişiler karşımıza kumpaslar ve silahlarla çıktı.

Bu yüzden açık ve net yazıyorum…

Tarikatın benim-senin, iyi-kötü, küçük-büyük olanı yok.

Türkiye Cumhuriyeti yasaları ortadadır. Yapılması gereken tek şey bu geri kalmış feodal yapıların kapatılmasıdır.

Yazarın Diğer Yazıları