Tarihin akışını değiştirdi
Tarihin akışını değiştirdi
Türkiyeliler sustu; “Türk” basını efsane lideri böyle uğurladı:
Ne mutlu Kıbrıs’lı Türklere! Denktaş gibi bir lider çıkardılar. Denktaş, öldükten sonra övülen, göklere çıkartılan, eşsizliği ve benzersizliği anlatılacak biri değildi.
Kendini kabul ettirmişti.
Ömrünü davasına veren!
Lider gibi lider!
Eylemde güçlüydü.
Uslupta kuvvetliydi.
Özel yaşamı ile resmi yaşamı arasındaki farkları kaldırmış, bütün yaşamanı “Kıbrıs Davası” nın gerçekleşmesine vermişti. Kıbrıslı Türklerin bağımsız olarak var olmasını; dünya sorunları içinde ve tarihin genel gelişim çizgisi içinde çok yünlü olarak tutabilmişti.
Son nefesi de “Kıbrıs” olmuş.
Denktaş gibiler kolay yetişmez.
Kolay unutulmaz.
Acımasızca saldırdılar.
Unutturmaya çalıştılar.
Halkından koparmak istediler.
Davasından döndürme çalıştılar.
Yılmadı, dönmedi.
Davasını bırakmadı.
***
1948’de “Enosis” karşı diklenişi.
1950’de halkının önderi olması.
Ve 1963’de davasına sarılması.
Kandan ve yağmadan gözü dönmüş kurt sürüleri gibi Kıbrıslı Türklerin üzerine bütün vahşeti ile gelenleri durdurmak ve bu vahşeti dünyaya duyurmak için Türkiye’den Kıbrıs’a bir sandalla giderek silahlı direnişe katılması...
Esir düşmesi...
Kurtulması...
Kıbrıs Türk Cemaati Meclis Başkanlığı’na seçilmesi ve dağınık haldeki milis kuvvetlerini tek örgüt altında toplamaya çalışmasıyla adada “Türk Mukavemet Teşkilatı” nın kurulmasına giden yolun açıcısı oldu. Kıbrıs’ta ve bu coğrafyada tarihin akışını değiştiren lider Denktaş oldu.
***
Ömrünü davasına verdi, gitti. Bütün hayatını “Kıbrıs’taki Türk varlığını korumak” için harcadı.
Kıbrıs’ı halkına bıraktı.
Şuanda Anavatandan gelenlerle birlikte Kıbrıslı Türklerin, KKTC’yi Türkiye’ye bağımlı yaşamak ve Ankara’dan akan gelir ve destekle ayakta tutma mecburiyeti yaşıyor. Türk kesimi, Rum tarafının ekonomik zenginliğinin çok gerisinde kalmış durumda. Bu yapı, Kıbrıslı Türkleri, Rumlar karşısında özgüveni erimiş bir duyguya itiyor. Herhalde Denktaş’ı en çok üzen bu yapının yarattığı o özgüven zayıflığı duygusuydu.
Necati Doğru / Sözcü
Adanmış mükemmel adam
Rauf Denktaş, sevgisi, inancı ve inatçı mücadelesi ile dolu dolu bir hayat yaşadı.
KKTC’nin kurucu Cumhurbaşkanı oldu.
Ama son saatlerinde, bilinç altından yansıyan sözleri, Rum liderlere seslenmeleri, KKTC’nin bağımsız bir cumhuriyet olduğu konusundaki vurguları, ebediyete göç ederken rahat olmadığını, bazı endişeler taşıdığını düşündürüyor.
Gerçekten büyük bir kahramandı. Cesur yüreği tek üstünlüğü değildi. Kendi halkı için güvence, hasımları için korkutucu olan bir akıl, derin bir bilgi ve tecrübe birikimine sahipti.
Son saatlerinde eşi için “Sevemez kimse seni benim sevdiğim kadar” şarkısını mırıldanması, onun aynı zamanda mükemmel bir eş, renkli, çok yönlü, tam donanımlı bir insan olduğunu da gösteriyor.
Ona Allah’tan rahmet diliyoruz.
Geride kalanlara duamız şu olur:
Allah Kıbrıs Türkü’nü yeni bir Denktaş aramaya mecbur etmesin.
Çünkü onun gibi adanmış mükemmel adamlar kolay çıkmıyor.
Güngör Mengi / Vatan
KKTC Atatürk’ünü kaybetti
KKTC, Atatürk’ünü kaybetti. Bağımsızlık mücadelesinin efsane ismi ve KKTC’nin Kurucu Cumhurbaşkanı, Rauf Denktaş vefat etti...
Dün ve bugün çok şey yazıldı onun hakkında... Ama aynı gazeteler çok değil iki yıl önce onu Ergenekon sanığı ilan etmişti!
Çok üzülmüştü o garip iddialara...
Çünkü iki rektörün, kendisiyle görüştüğü için gözaltına alındığını yazıyordu “bağımlı medya...”
İsyan etmişti aslı astarı olmayan bu iddialara:
“Ben hukukçuyum, dünyada böyle bir dava görmedim...”
Tüm Kıbrıslı Türklerin ve ulusumuzun başı sağ olsun...
Mustafa Mutlu / Vatan
Önünde saygıyla eğiliyorum
Sadece Kıbrıs Türklerinin değil bütün Türk dünyasının büyük evladı Rauf Denktaş; Hakk’a yürüdü.
O; itilmiş kakılmış durumuna düşürelen ve EOKA çetesi tarafından katledilen Kıbrıs Türkleri’ni bir millet haline getiren büyük bir devlet adamı idi.
Mücadeleciydi... Davası uğruna hayatını feda etmekten çekinmeyendi...
Kıbrıs’ın; Türkiye’nin güvenliği için çok önemli olduğunu gören bir jeopolitik uzmanıydı.
AKP iktidarları tarafından AB projeleri uğruna çok hırpalandı; hakarete bile uğradı amma hiçbir zaman Türkiye’ye küsmedi.
İyimserliğini asla yitirmedi; hep gülümsedi.
Göçtü amma arkasında servet değil tertemiz bir ad bıraktı.
Ne mutlu ona...
Bu büyük atamızın önünde saygıyla eğiliyorum.
Bugün onun ardından üzüntülü mesajlar verenlere hatırlatayım ki Denktaş’a saygı; onun ilkelerine ve ideallerine saygıdır...
Rıza Zelyut / Güneş
Ona saldıranları tarih affetmeyecek
Rauf Denktaş’a dün saldıranlar utanmadan bugün övüyor. Şöyle bir geçmiş taraması yapınca neler görüyoruz. Türklük şuuru uğruna gösterdiği gayretlere karşı çıkanlar arazi. Denktaş’a öyle karalama kampanyası açtılar ki az daha Ergenekoncu ilan edip Silivri’ye tıkacaklardı. Bunlar arasındaki yöneticileri ne tarih ne biz affedeceğiz. Denktaş’a rahmet dilerken bu tiplere bir kez daha lanet ediyoruz.
Burhan Ayeri / Akşam
Unvanlarından daha büyüktü
Gerçek bir vatanseveri ve yürekli bir savaşçıyı kaybettik...
Zaman zaman “Keşke onun gibi bir cumhurbaşkanımız olsaydı” denildiğini hatırlarız...
Bir toplantıda kendilerini Eskimolarla karşılaştırmıştı:
- Onlar buzun üzerinde biz ateşin üzerinde yaşıyoruz, demişti. Sonra da ekledi:
- Neden ateşin üzerinde yaşıyoruz biliyor musunuz? Neden Ada’yı bırakıp İngiltere’de veya Türkiye’de keyfimize bakmıyoruz? Çünkü Ada’daki varlığımız Türkiye’nin ve Türk ulusunun savunması için hayati önemdedir. Biz mücadelemizi Türk olarak görev sayıyoruz... Ermeni soykırımı iddialarına karşı kurulan Talatpaşa Komitesi’nin başkanıydı Denktaş... Ecevit’in deyimiyle yalnızca Kıbrıs’ın değil, Türkiye’nin de lideriydi.
Son 60 yılda gördüğümüz kendini davasına ve halkına adayan tek lider
***
Kıbrıs davasını dirençle savunduğu için cumhurbaşkanlığından düşürüldü.
Sözde çözümsüzlüğü savunuyordu. Yerine gelenler de taviz vermekle kaldılar, bir milim ilerleyemediler...
Son nefesinde Hristofyas diye bağırıp başucundaki kızına: “Söyle kendilerine, burası bağımsız bir cumhuriyettir” demesinde şaşılacak bir şey yoktur... Sahip olduğu unvanlardan daha büyük adamdı Denktaş... Tarihin soylu sayfalarında yerini şimdiden almıştır... Saygıyla...
Melih Aşık / Milliyet
Küçük bir adadan dünyaya meydan okuyan kahraman
Yaşamımda üç adanın üç adalısının da çok önemli yeri oldu: Burgazlı Sait Faik, Büyükadalı Lefter, Kıbrıslı Rauf Denktaş.
Nice kişiye yazını sevdiren, öykülerini bıkmadan usanmadan dönüp dönüp okuduğum Sait Faik’i 1954 yılında yitirdik.
Lefter Küçükandonyadis, sekiz yaşından beri adını bildiğim, yıllar yılı futbolunu, Galatasaray’ın en büyük rakibi Fener’in yıldızı olmasına karşın, hayranlıkla izlediğim bir süper yıldızdı.
Daha sonra Lefter ile birlikte Milliyet’te spor yazarlığı yapmak mazhariyetine eriştim.
Rauf Denktaş, bir ulusal kahraman, parlak bir diplomat, yılmak bilmeyen bir mücadeleciydi.
Onu da Lefter ile birlikte aynı gün, bu cuma yitirdik.
Üçü ayrı dünyanın adamı bu üç kişinin de ortak noktaları adalı olmalarıydı. Sait Faik, Adalar’daki küçük insanların yaşamlarını ölümsüzleştirmiş, Lefter ülkesinin ölçülerini aşan başarılarla dolu yaşamında, hep “adasını” bir sığınma noktası olarak görmüş, Denktaş küçücük bir Akdeniz adasında teslim olmamamın azmiyle dünyaya meydan okumuş bir kahramandı.
Önceki gün adalı üç kahramanımdan son ikisi de gitti.
Onları tanımaktan mutluluk ve onur duydum.
Adalı kahramanlarım sayesinde dünya daha güzel bir yer oldu.
Ali Sirmen / Cumhuriyet
Tarih Denktaş’ı doğruladı
Bugün Kıbrıs Türkleri, vatanım diyebildikleri bir toprağa, benim diyebildikleri egemen bir devlete, barış ve güven içinde bir yaşama sahiplerse bunu Rauf Denktaş’a borçlu olduklarının bilinci içinde yas tutuyorlar. Sadece Kıbrıs Türkleri ve KKTC değil, Türk ulusu ve Türkiye de bu kahraman evladı için yas tutuyor. Rauf Denktaş, trafik kazasında yitirdiği oğlu Raif Denktaş’ın yanına defnedilmeyi vasiyet etmiş.
Ancak O, sadece Denktaş ailesine ait bir değer değil artık. Rauf Denktaş, Kıbrıs Türklerine, Türk ulusuna, tarihe mal olmuş bir ulusal değer, abideleşmiş bir isimdir.
Bu nedenle de yüksekten KKTC’yi görebileceği bir anıt mezar yakışır Rauf Denktaş’a...
***
Rauf Denktaş, Cumhurbaşkanlığı’nın son döneminde hiç hak etmediği bir kampanyaya maruz kaldı.
Kıbrıs’ta çekilmeye zorlandı. Çözümün önündeki tek engel olarak gösterildi. “Eğer Denktaş olmasa, Kıbrıs sorununun çözümünün işten bile olmadığı, Rum yönetiminin çoktan hazır olduğu” propagandasıyla siyaset dışına itilmeye çalışıldı.
Uğruna ölümlerden döndüğü Kıbrıs davasının lideri gibi değil 40 yıllık takozu gibi gösterildi.
Ankara arkasından çekildi, Annan Planı sihirli değnek olarak sunuldu. Ancak tarih Denktaş’ı doğruladı, O’nu çözümün engeli olarak görüp gösterenleri tekzip etti.
Bugün KKTC’de Denktaş çizgisi yeniden iktidarda, Ankara yine Denktaş’ın çizgisinde. Annan Planı’nın bir faydası olduysa o da Denktaş’ın haklı olduğunu kanıtlamış olmasıdır.
Fikret Bila / Milliyet
Yaşamını bağımsızlığa adayan bir siyaset adamı olmaktan da öteye...
...Kıbrıs Türklerini cemaat olmaktan çıkarıp ulus olma bilincine ulaştıran bir dava adamıydı Denktaş.
Cüneyt Arcayürek / Cumhuriyet
Onunki davaya adanmış bir ömürdü. Bir ömür süresine nasıl birden fazla hayat
sığabileceğinin yaşayan örneklerinden biriydi.
Murat Yetkin / Radikal