"Tarihi gün!"
Bir çok değerimizin ucuzlaşması gibi "tarihi gün" kavramı da işportaya düştü. Adı üzerinde "tarih" ama kime göre? Bir futbol maçının 90 dakikası, içinde sanat unsuruna rastlanmayan konserde bir araya gelenlerin kendilerini önemseme adına koydukları günün adı "tarih" oluyor. Ama sabun köpüğü misali uçup gidiyor. Benim için "tarihi gün" tanımı aradan günler değil, yıllar dahası asırlar geçtiğinde de özelliğini kaybetmemiş gündür. O günlerin kıymeti o anı yaşayanlar tarafından anlaşılmasa da hükmünü tarih verecektir. Bugün de o günlerden biri... Tabii eğer hedefine ulaşırsa...
Başkentte bu sabah (Perşembe) Genelkurmay Askeri Mahkemesi'nde bir duruşma var. Türk ordusuna kurulan kumpasın kanıtları ortaya çıkacak. Ya da yaklaşık iki yıldır yapıldığı gibi duruşma bir mevsim daha ertelenip, kumpasın izlerinin silinmesi amacıyla zaman kazandırılacak. Kumpasın görüntülerini yayınladığı gün tüm yöneticileri hapsedilen Odatv ve Yeniçağ dışında bu dava ile ilgili haber ve yorum basında yer almaz. Bir nevi ambargoludur. Oysa tezgahın kurulduğunda canlı yayın araçları eşliğinde kepçelerle kazıyı tüm televizyon ve gazeteler günlerce haber yapmıştı. Ünlü Zir Vadisi aramaları için malum medya "Tarihi kazı" manşetleri atmıştı. Yarbay Mustafa Dönmez bu iftiralar yüzünden tam 5 yıl 2 ay hapishanede kaldı. Silivri'nin taş duvarları ardında bile adaleti aramaktan vazgeçmedi. Dönmez'in ocağına incir ağacı dikip, O'nu yok etmek için akla hayale gelmeyen senaryolar yazdılar. Güler yüzlü katiller Dönmez'in oğluna kıydılar. Bu sütunlardan Mustafa Dönmez'i defalarca yazdım. "İmamların Öcü" adlı kitabımda O'ndan nasıl intikam alındığını kaleme aldım. Türk ordusunun kumpasa uğrayan personeline sahip çıkacağı umudumu yitirmedim. "Silah arkadaşlığı" hukukunun "mesai arkadaşlığı"na dönüşebileceğine ihtimal veriyordum. Ama ne yazık ki "askeri vesayet" kumkuması yüzünden bin yıllık silah arkadaşlığı kavramı da tarihe gömülmek üzere...
Sözü uzatmayalım. Türk askerine kurulan kumpasın somut kanıtları elde. Görüntüleri, sesleri, isimleri belli... Yürüyüş mesafesiyle 15 dakikalık yoldan neredeyse bir yıldır mahkemeye deliller getirilemiyor. Daha doğrusu gelmesine izin verilmiyor. Kelimenin tam anlamı ile tarihi suç işleniyor. Delillerin karartılması, yok edilmesi için zaman kazanılıyor. Bakalım Genelkurmay Askeri Mahkemesi, Emniyetin elindeki ham görüntüleri getirtip, tarihe tanıklık edecek izleyicilerin önünde seyrettirebilecek mi? Mahkeme "İşte kumpasın izleri..." hükmünü Türk Milleti adına verip, zanlıların yargılanmasını sağlayabilecek mi?
Tarihi duruşma bugün (Perşembe) günü saat 10:00'da Genelkurmay Askeri Mahkemesi'nde. Haydi Ankaralılar, haydi Vardiyacılar, Sessiz Çığlıkçılar "O tarihi günde oradaydım" onurunu torunlarıyla paylaşmak isteyenler buyurun gelin. Yaz tatili bitti.
Gelelim diğer konuya. Tarihi olabilme ihtimali olan yürüyüşe. TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu ve 14 büyük kuruluşun çağrısı ile "Teröre Hayır! Kardeşliğe Evet" yürüyüşü saat 16:30'da Sıhhiye'den başlayıp Ulus'taki 'İlk Meclis Binası'nda sona erecek. Hisarcıklıoğlu'nun "akil adam"lardan olduğunu biliyoruz. Bakalım yanında diğer mesai arkadaşları olacak mı? Sinan Aygün'den sonra ilk defa sesi çıkan Ankara Ticaret Odası 20 bin bayrak dağıtacakmış. Elbette bayrağımızı alıp orada olacağız.