Tarihi geçmiş ilaçlar kullanılıyor
Daha önce Sayıştay'ın Sağlık Bakanlığı'na dair yazdığı raporda yer alan skandal detayları kamuoyunun gündemine taşımıştım.
Rapora göre 72 bin doz aşının okul çağında olan yaklaşık 63 bin çocuğa uygulandığı anlaşılmıştı. Tabi büyük ses getiren bu yazının ardından Bakanlık raporu kabul etmediği gibi Sayıştay'ı suçlar nitelikte bir açıklama yapmıştı.
Halbuki…
Sayıştay raporunda çok net şunlar yazıyordu oysa:
"İl Sağlık Müdürlüklerinin deposunda aşıların miadının dolması yapısal bir soruna işaret etmekte olup sağlık tesislerinin depolarında miadı dolan aşıların ciddi boyutlara ulaşabileceğine işaret etmektedir. Fakat yukarıda ifade edildiği gibi, gerek ATS gerek MKYS tarafından sağlık tesislerinin depolarında Türkiye genelinde miadı dolan aşıların tespit ve takibi yapılamamaktadır."
Tabi yapılan açıklamalardan sonra araştırmayı bırakmadım. Bu olayı doğrular şekilde ortaya çıkan yeni bilgiler ve belgelere ulaştım.
Anlatayım.
Bazı fotoğraflar buldum. Fotoğraflar çok ciddi ve endişe uyandırıcı.
Cebeci Hastanesi Merkez Laboratuvarı Mikrobiyoloji Laboratuvarında yapılan testlerde tarihi geçmiş ilaçlar kullanılıyor.
Fotoğraflarda gerçekten de ilaç kutularının üzerlerinde bulunan tarih 2-3 yıl öncesine ait tarihlerdi. "Ne malum bunların kullanıldığı" diye düşündüm. Diğer fotoğraflarda Mayıs 2019 tarihine ait bir hastanın yapılan test sonuçları ve tarihi geçmiş ilaçların fotoğrafları aynı karedeydi.
Tarihi geçmiş ilaçların son kullanma tarihleri arasında 2015 bile var.
Bu ilaçları ve olayı birçok profesör arkadaşım ile konuştum. Fotoğrafları gösterince şunları söyledi:
"Bu ilaçlar insan üzerinde kullanılanlardan ziyade laboratuvar preparatlarıdır. Özellikle Candida Albican isimli mantar ki genital bölgede ya da ağız bölgesinde ürer çoğunlukla, enteric basili isimli bağırsak mikroorganizması ve gram boyası ile boyanmayan yani gram negatif bakterilerin kültür ortamında üremesi için kullanılıyor. Kısacası hastadan uygun yerden alınan kültür materyali (misal boğaz, balgam, genital akıntı, sürüntü, idrar vb) bu yosunumsu kültür ortamına bu ilaçları da ekleyerek ekilir duruma göre üreme olur ya da olmaz hatta sonraki aşamada duyarlı veya dirençli antibiyotik ya da mantar ilacı listesi tespit edilir. Diğer adıyla anti-biyogram bakılır. Son kullanma vakti geçerse kültür testi doğru yanıt vermez yanıltır."
Yani yanlış sonuçlar nedeniyle insanlara yanlış ilaçlar ya da tedavi uygulanıp uygulanmayacağına karar verilebilirdi.
Ben yetinmedim…
Ankara Tabipler Odası Başkanı Prof. Vedat Bulut'u aradım. Fotoğrafları gönderdim ve durum hakkında bilgi almak istediğimi belirttim. Kendisi de Laboratuvar konusunda uzman olduğunu söyleyerek, "Testlerin özgüllüğü ve duyarlılığı bu kullanım tarihlerine bağlıdır" dedi.
Diğer doktor meslektaşları ile aynı görüşte olduğunu, tarihi geçmiş kimyasalların kullanılmasının negatif veya pozitif yönde doğru sonuçlar vermeyeceğini, bu durumun sebebi olarak da fazla test alınmasını gösterdi. Söz konusu tarihi geçmiş kitlerin imha edilmesi için rapor tutulması gerektiğini aktaran Bulut, Hastane Bilgi Sistemi (HBS) doğru çalışmadığı veya çalıştırılmadığından kaynaklandığını söyledi. Bulut, "Şayet imha işlemi yapılır ise ihtiyacından fazla alımı gerçekleştiren görevliler hakkında soruşturma söz konusu olacağından stoku eritme yöntemini tercih etmiş olabilirler" diye bildirdi.
Ben bu konuşma üzerine Ankara Üniversitesi Merkez Laboratuvarı Mikrobiyoloji Laboratuvarından önce Şengül Hanım ile sonrasında ise Refik Bey ile iletişime geçtim. Durumu sordum ve fotoğrafları kendisine gönderdim.
İlk konuştuğumuzda böyle bir durumun söz konusu olmayacağını bildirdi. Bu gibi durumlarda tamamının tutanak ile imha edildiğini bildirdi. Fotoğrafları kendisine gönderdikten sonra beni tekrar aradı ve bu testlerin üniversite öğrencilerinin kullanması için kullanılabileceğini söyledi. Ben de kendisine en az yüzlerce testin bulunduğunu belirttim ve fotoğrafı tekrar hatırlattım.
Fotoğrafları çekenlerin ve ihbarda bulunanların ise kesinlikle öğrenci olmadığını ve testlerin yapıldığını yapılan test konusu ilacın tarihini gösterir belgeyi de kendisine söylediğimde "Bu konuda bir açıklama yapamam bölüm başkanı ile konuşun" dedi. Kendisinin iletişim için aracı olmasını dönüş beklediğimi bildirdim. Ancak yazımı yazdığım bu saatlerde bana herhangi bir dönüş yapılmadı.
Bu konu kamuoyu tatmin edilecek şekilde açıklığa kavuşturulmalı. İnsan sağlığı asla şakaya ve ihmale gelmez. Ankara Üniversitesi gibi köklü bir kurum sorumluluğunda bulunan hastanenin laboratuvarında meydana gelen bu olay üzeri kapatılamayacak kadar büyük bir sorundur. Şeffaflık içerisinde durum anlatılmalı ve bu sorumsuzluk giderilmeli, ilgililer hakkında işlem yapılmalı.
Sonuçta bu tarihi geçmiş test kitleri için kamu adına harcama yapılıyor. Bu zararın sorumlusu kim? Üstelik tarihi geçmiş testler yanlış sonuç veriyor. Halk sağlığı üzerinde yaratılan bu riskli durumu kim üstlenecek.
Öğrendim ki kurumda takip sistemi de yok. Yani tarihi geçmiş kitlerin ne kadar olduğu belli değil. Tarihi geçmeye yakın kitlerin de ne kadar olduğu bilinmiyor.
Bir bilgi daha vereyim girişimlerin sonucunda söz konusu kitlerin toplatıldığını öğrendim. Fakat halkın sağlığını tehlikeye atan bu işlerin de peşini bırakmayacağımı söylemek istiyorum.