Tarihe geçtiler!
Pazar sabahı itibarıyla durum: Beyaz döpiyesli sarışın kadın başbakanın, üzerinde “fırtına-kıyamet” kopan bir denizin ortasındaki 40 dönümlük kayalıktan vazgeçmeyerek, -komşusu olan bir devletle savaşmayı da göze alıp- Türk bayrağını ait olduğu yere diktiği...
Ve fakat...
Bıyıklı, sapına kadar erkek bir başbakanın “oyunun kurucusu” olduğu bölgede, üzerinde ‘kutsal’ saydığı bir “ecdad yadigarı” ile karakolu da bulunduğu halde, dikili bayrağı -iki tane terör örgütüyle mücadeleyi göze alamadığı için- dalgalandırmayı beceremediği ve vatan toprağını “düşman”a terk ettiği bir ülkede yaşıyoruz!
Dolayısıyla...
Çok rica edeceğim ya bundan sonra yiğitliği, mertliği, cesareti “erkeklik” , tersi korkaklığı, acizliği, sünepeliği, yüreksizliği de “eteklik” metaforuyla anlatmaya son verelim; ya da aramızda para toplayıp “cengaverlerimiz(!)” e üç-beş koli etek gönderelim!
* * *
Yine pazar sabahı itibarıyla;
Bu ülkeyi, “uğruna toprağın kara bağrında sıradağlar gibi durduğumuz, sellercesine ileri atılıp, tam ercesine göğsümüzden vurulduğumuz vatan toprağı” ndan “gururla” vazgeçebilenlere dar etme gereği duymamış, “hiçbir şey olmamış” gibi güle-oynaya yaşamaya devam etmiş, kimliksiz, kişiliksiz, değer fakiri, yoz ve gamsız bir toplumun mensupları da tabii, onlar da mutlaka bir gardırop değişikliğine gitmeliler. Madem 1918’de işgalcilerini alkışlarla karşılayan teslimiyetçileri; madem Kiralık Konak’ın Servet Bey’ini, Sodom ve Gomore’nin Leyla’sını, Sami’sini mumla aratıyorlar, hakları, onları da kapsamalı elbette “Yeni Türkiye’nin Kıyafet İnkılabı(!)”
* * *
Ve elbette “fikri hür, vicdanı hür olacak da ah bir cepten bağımlı olmasa” hastalığında kıvranan “kıymetli Türk medyası” ...
“Obama’nın ’terörist’Bin Ladin’i öldürme/yenme operasyonunu izleme anı” adlı Amerikan yapımı psikolojik operasyon çalışmasını tamamen yanlış anlayıp da, “Bir yiğit oğlu ve kurmaylarının, Türk ordusunun, PKK/PYD/YPG teröristlerine tabi olarak, karakolunu tahliye/geri çekilme/ardına bakmadan kaçış/YENİLGİ’yi izleme anı” biçiminde piyasaya sürülen reprodüksiyonu “İşte tarihi an” manşetiyle kutsamıştı biri!
Doğruya doğru; tarihi!
Bayrağı dalgalandığı yerden indirip de aslında inmediğini ve hatta bayrağı PKK ile iş birliği halinde kendi elleriyle indirerek ‘teröristler indiremez’mesajı verdiğini savunabilen bir “kafa” bin yılda bir gelir dünyaya!
Atatürk’ü neden hakir gördüklerini şimdi anladım ben. Böyle bir askeri dehası yoktu tabii garibimin. Çanakkale’yi verip, İstanbul’u teslim edip, Ankara’ya boğaz getirmeyi akıl edemedi!
Ya daha bir içselleştirebilecekleri “Ulubatlı”?
O bilmiyor muydu, ille de İstanbul deyip canından olacağına, Kilyos sahilinde kumdan kale yapıp oraya dikmeyi sancağı? Madem “olmasa da olur” , ne diye fetih naralarıyla yeri göğü inletiyorsunuz her yılın 29 Mayıs’ı?
“Savaşmak daha mı iyiydi?” diye soruyordu dün “akil” olanlarından biri;
Herhangi bir sembolü, uğruna savaşılabilir görmesi için önce bir aidiyet-gönül bağı kurmalı tabii kişi; ah olaydı o ay-yıldızın yerinde bir dolar işareti!
Nasıl Fransız işgalcilerin “Adana’ya servet ve istirahat bahşetmekten başka gayeleri olmadığını” savunan Ferda yahut İngiliz işgalcilerin “elimizden tutarak bizi kurtaracağına” inanan Alemdar, mütarekenin şanlı(!) tarihine, silinmez şekilde geçtiyse;
O manşet de, “devlet tarihimiz” deki ilk toprak kaybımızı “Dünya bize saygı duruşunda” diye, “Bayrak inmeden bayrak dikildi” diye, “Bayrak inmedi” diye, “Karar verdik ve yaptık” diye perdelemeye çalışan diğer akıl tutulması ürünleri de tarihin, torunlarımızın dedelerinden utanarak okuyacağı sayfalarındaki yerini alacak tabii!
* * *
Nereden tutsanız elinizde kalan, lime lime olmuş bir yapı, Saygı Öztürk’ün “İddia Edilen T.C. Siirt Valiliği” antetli resmi evrak haberinin tescili gibi:
“İddia Edilen Devlet”
ABD’den PKK’ya, PYD’den IŞİD’e “haber vermedikleri” adres kalmamış, bayağı “randevulu” gitmişler, bir sağır sultanın haberi yok dev operasyon(!)dan ama sorarsan “sağır odada alınmış çok gizli bir karar...”
“Camileri bombalayacaklardı” iftirasıyla bu devletin en iyi yetişmiş, donanımlı, kahraman, milli kadrolarını hücrelere tıkanlar ama şimdi “Türbemizi bombalamakla” övünüyorlar!
Ne olmuş, yenisi yapılırmış!
“Ucu açık” bu yaklaşımın;
Bir bakarsınız Anıtkabir yıkılmış bir gün;
“Ne olmuş” yenisi yapılır!
Irak’ta ABD’nin karargâhımızı basıp 11 askerin başına çuval geçirerek esir almasını “pratik bir yöntem” olarak karşıladılar ama şimdi işledikleri idamlık suça; ’Ya, o karakoldaki 38 askerimize turuncu tulum giydirselerdi’diye kendi palazlandırdıkları IŞİD’i mazeret gösteriyorlar!
* * *
Demek ki neymiş;
Muhafız Alayı’nı “Duşakabinoğulları” kostümleriyle donatmakla “milli” olunmuyor, o “muhafız” lardan birinin sembolize ettiği Metehan’ın “Benden eğerimi isteyin vereyim, atımı isteyin vereyim, çadırımı isteyin vereyim ama vatanımdan bir karış toprak istemeyin vermem, toprak milletimindir, devletin temelidir” şuuruna erilemiyormuş!
* * *
Velhasıl olan, vatan-bayrak sevdalısı Fırat’a oldu;
Vatana ihanete onun adını vererek azap geçirttiler kabrindeki ilk gününde!