Tanzim satışlara neden geldik?

Sebze ve meyvede aşırı fiyat artışlarını frenlemek için, İstanbul Büyük Şehir Belediyesi tarafından 34 ilçede 50 tanzim satış noktası kurulacağı açıklandı. Bir kısmı kuruldu.

Tanzim satışı, devletin spekülatif fiyatları önlemek için piyasaya girmesidir. Piyasa ekonomisinde spekülasyon, stokçuluk her zaman olur.

Piyasada spekülasyon varsa bunun nedeni yönetim zafiyetidir.

Gıda gibi zaruri mallarda spekülasyon olursa devletin üç türlü müdahale aracı vardır ;

1- İthalat izni.

2- Yasaklar getirmek.

3- Tanzim satışlar.

Bunların hepsi de geçici bir dönem için olmalıdır. Bu geçici dönem içinde hükümetlerin yeni ve kalıcı politikalar oluşturması gerekir.

Türkiye de Millî Korunma Kanunu gibi yasaklar getirilmiştir. Sonuç karaborsa olmuştur. Yakın zamanda soğan depoları basılmıştır. Soğan fiyatları artmıştır.

Geçici tanzim satış yapılması ise normaldir ve spekülasyonu kırmak için de yapılması gerekir. Hatta Et ve Balık Kurumu mağazaları da bir nevi tanzim satış noktalarıydı.

Tanzim satış noktalarının açılması enflasyon için çözüm oluşturmaz. Her şeyden önce tanzim satışların genel piyasa içindeki payı çok düşüktür. Kaldı ki enflasyon verileri belirlenmiş yerlerden toplanıyor. Ancak piyasada gıda fiyatlarında bir miktar frenleme yaratır, psikolojik etkisi olur ve bunlarda enflasyona çok düşük olarak yansır.

Tanzim satışlara kadar gelmek, iktisat politikalarında, tarım politikalarında başarısızlığın tescilidir. Türkiye neden tarımda geri düştü ve tanzim satışlara ihtiyaç duydu?

1- Dalgalı kur politikası, iç üretimi engelledi.

2007 ve 2008 yıllarında reel kur endeksine göre TL yüzde 26 daha değerli idi. TL'nin aşırı değerli olması, gıda ithalatı ve tarımsal girdi ithalatını teşvik etti. Pamuk üretimi yerine pamuk ithalatı cazip hale geldi. Bunun gibi tarımsal ve hayvansal ürünler ve tarımsal girdiler de ithal edilmeye başlandı. Sonuçta iç üretim düştü. Samanı bile ithal etmeye başladık.

TÜİK'in yayınladığı en son tarımsal veriler devlet müdahalesine daha da fazla ihtiyaç olacağını gösteriyor.

Türkiye nüfusu son bir yılda kabaca 1 milyon arttığı halde 2018 yılında 2017 yılına göre tarımsal ürünler, tahıllar ve diğer bitkisel ürünler ile sebze üretimi geriledi. Hayvansal ürünlerde de düşme oldu. (Aşağıdaki tablo.)

+++++

HAYVANSAL VE TARIMSAL ÜRETİMDE YÜZDE DEĞİŞME

2017 / 2018

DEĞİŞME

Bitkisel Ürünler ve Tahıllar (Yıllık) -5,8

Sebzeler (Yıllık) -2,6

Meyveler (Yıllık) +0,8

Kırmızı Et 2018 (IV. Çeyrek) -12,1

İçme Sütü (Aralık Ayı) -11,3

Yoğurt Üretimi (Aralık Ayı) -4,5

Tavuk Eti Üretimi (Aralık Ayı) -7,6

++++

Son yıllarda TL bu defa değer kaybetti. Kur artışı ithal girdi fiyatlarını artırdı. Spekülatörler bunu kullandı. Söz gelimi DAP gübrenin 26 Ağustos 2016'da torba fiyatı 60 liraydı. Ocak 2019'da yüzde 333 oranında artarak 200 liraya çıktı. Oysa ki aynı dönem içinde Yi-ÜFE oranı yüzde 165 oldu. Yani gübre fiyatları enflasyonu ikiye katladı.

2- Öteden beri Türkiye'nin hayvancılık ve tarım politikası yoktur.

Fethiye'de Kayaköy, Rumlardan kalma bir köydür. Rumların 1930'lu yıllarda mübadele ile gitmesi sonucu köy boş kalmıştır. Rumlar köyü dağlık ve kayalık alana kurmuşlar. Ovada tek bir ev bile yapmamışlar. Çünkü ovada ekip-biçiyorlarmış.

Bizimkiler dağdaki evler boş dururken, ovaya villalar yapmışlar. Verimli ovadan eser kalmamış.

2001 yılında IMF, ''üç yıllık güçlü ekonomiye geçiş programı'' yaptı. Tarımsal destekler yüzde 50 düşürüldü. Sonrasında siyasi iktidar bunun üstüne yattı. Şimdi kurdan dolayı ithal girdi fiyatları da artınca ve destekler de az olunca, tarım ve hayvancılık sektörü zarar etmeye başladı. Kimseye de zararına ek-biç diyemezsin.

Yazarın Diğer Yazıları