Tampon bölge, teröristbaşı, ABD operasyonu
Türkiye yerel seçimlere giderken Erdoğan yönetimi ve oraya yakın medya Türkiye'nin içeride ve dışarıda başarıdan başarıya koştuğunu anlatsa da gerçeğin böyle olmadığını gösteren sayısız haber ve gelişme önümüzde duruyor.
Ama gelin görün ki iç ve dış siyaset 25 kuruşluk poşete dolduruldu, onu üzerinden yürütülüyor. Ama böyle ucuz bir siyasetle Türkiye'nin yönetilmesi mümkün değil.
Dışarıdan gelen haberler de Türk dış politikasının ve Türkiye'nin çıkarlarının bu ucuz siyasetin kurbanı olabileceğine işaret ediyor gibi.
Türkiye'nin dört bir tarafı tehditlerle çevrelenmiş. Ancak Suriye'de gelişmeler ön almış durumda. Burada Türkiye'nin mücadele azim ve iradesinin kırılmasıyla diğer taraflardaki sorunlarda da geri adım attırılması hedefleniyor.
Peki Suriye'de neler oluyor da böyle konuşuyorsun diyenlere, daha önce yazdıklarımızı tekrar etmeden son iki günlük gelişmeleri özet olarak anlatarak gerçekleri ortaya koyalım.
Pompeo hem telefonda Çavuşoğlu ile görüştü hem de Orta Doğu turu kapsamında röportajlar verdi. Bu kapsamda Çavuşoğlu şunları söyledi: Bugün Pompeo ile telefonda son gelişmeleri, atılması gereken adımları değerlendirdik. Daha önce yaptığı açıklamalara karşı bugün yaptığı açıklama, yani Türkiye'nin rahatsızlık duyduğu unsurların ortadan kalkması için yaptığı açıklamayı da doğru buluyoruz.
Telefon görüşmesine ilişkin ABD Dışişleri Bakanlığının bilgi notunda ikilinin ABD'nin koordineli çekilmesine ilişkin görüşmelerin devamının önemine işaret ettikleri belirtilip Pompeo'nun Türkiye-Suriye sınırındaki Türkiye'nin güvenlik kaygılarına çözüm bulunmasına yönelik ABD'nin taahhütlerini tekrarladığı ifade ediliyor. Son cümlesinde ise isim bile verilerek Türkiye'de tutuklu Amerikalılar sorununun çözümünün istendiği ifade ediliyor.
Aynı saatlerde Pompeo, Al Arabiya TV'ye röportaj veriyor. Türk medyasına yansıyan özet ifadeleri söylediklerini tam yansıtmıyor. Halbuki söyledikleri tüyler ürpertici ve Türkiye'ye meydan okuma. Bakın ne demiş: Sınırlarında terörist tehdit var. Türk halkını korumak için ihtiyaçları ne ise onu yapma hakları var. Fakat aynı zamanda bölgede bizimle savaşan güçlerin ki, terörist değil, o güçler terörist değil, bölgede herhangi birisinden gelecek tehditlerden korunacağından da emin olmak istiyoruz.
Bugüne kadar YPG'nin PKK'nın uzantısı olduğu konusunda sessiz kalan ya da dolaylı ifadelerle zımnen kabul eden ABD ilk defa bu kadar açık Pompeo'nun ağzından YPG'yi kastederek YPG terörist değildir diyor.
Eğer Türkiye görüşmelerde, konuşmalarda gerçekten YPG konusunda sert ve kararlı bir tutum sergileseydi Pompeo bu açıklamayı yapabilir miydi? Hem de arada kaynamasın diye tekrarlayarak.
O zaman biz Çavuşoğlu'na soralım.
Pompeo'nun hangi açıklamasını olumlu buldunuz? Bu ifadelerini dinlediniz mi? Basına düşen genel ifadelere göre mi politika yapıyorsunuz?
Bu açıklamalarda öne çıkan diğer konu ise Türkiye'nin Suriye'den kaynaklanan sorunun sınır güvenliği sorununa eşitlenmesi. Bu Suriye'den elini ayağını çekmek olmaz mı? Yani sınır hattında terörist yoksa Suriye'nin diğer taraflarında Türkiye'yi ilgilendirmeyecek mi? Türkiye buna razı mı oldu? Amerikalıların açıklamalarında hep sınır güvenliğinden bahsetmesi Türkiye'nin de konuyu böyle mi ele aldığını gösteriyor? Suriye'de özerk yapılar, federal yönetim kurulmasına ses çıkarmayacak mı? Irak'tan hiç ders alınmadı mı?
Anlaşılıyor ki ABD, çekiliyorum diyerek yaptığı algı operasyonuyla Türkiye'nin Fırat doğusuna operasyonunu önlemek adına konuyu sınır güvenliğine indirgeyip YPG'yi sınırın Suriye tarafında biraz güneye indirip Türkiye ile YPG arasında dar bir şeride bir tampon bölge yerleştirmek istiyor.
O tampon bölgeye Arap aşiretlerden ve PYD/YPG karşıtı Kürt gruplardan oluşan Suriyeli (Roj) Peşmergelerinin yerleştirilmesi planlanıyor. YPG buna karşı çıkıyor. Suriye ordusu gelsin deniyor YPG, tam olarak onu da istemiyor. ABD, o zaman Türkiye operasyon yapar diye korkutuyor. Gelen bazı duyumlar orta bir yola işaret ediyor gibi. Arap aşiretler ve Roj Peşmergeleri yerleşsin ama Suriye bayrağı çeksinler.
Yani PYD/YPG'yi ikna süreci var. Tam da bu süreçte iki buçuk yıl sonra teröristbaşının İmralı'da kardeşiyle görüştüğü haberi geldi. HDP'liler görüşmeyi teyit edip birkaç gün içinde detaylı açıklama yapacaklarmış. Açıklama yapmak için ne bekliyorlar ki?
2003'te teröristbaşının talimatıyla kurulan PYD/YPG'yi ikna etmek bahanesiyle teröristbaşına yeniden rol mü veriliyor? 2012 Sonbaharında hapishanelerdeki açlık grevini de böyle bir görüşme bitirmiş, bu müzakere sürecine evrilmişti.
Suriye'deki sorun sınır güvenlik sorunu diyerek Türkiye, Suriye kuzeyini de kapsayacak bir müzakere/çözüm sürecine, dolayısıyla PYD/YPG'nin kabullenilmesi sürecine mi yönlendiriliyor? Bunda ABD'nin rolü var mı?
Ve aynı ABD, Genelkurmay Başkanlığının resmi twitter hesabında profil resmine Dunford ve Güler'in görüşme fotoğraflarını koymuş. ABD Türkiye'yi kullanarak algı operasyonu yapıyor farkında mısınız?