Tam bir suçüstü!
Başkent Oslo’da geçen Pazar günü Norveç polisinin bir Türk aileye çektiği, “Siz kimsiniz ki kalp krizi geçiren annenize ambulans çağırıyorsunuz!” dayağı Türkiye ile birlikte bütün dünya şahit oldu, oldu da ne oldu derseniz, “omerta” yani “sessizlik” yani, “suç ortaklarının oynadığı üç maymun” deriz, başka ne diyebiliriz ki?
Ne Fransa tepki gösterdi, ne Almanya, ne Hollanda, ne Amerika, Batı ülkelerinin hiç birinden “tıs” yok, “vicdan çeşmelerinde” damla kalmamış..
O Fransa değil mi 13 yaşındaki Türk öğrenci Mustafa Doğan’a, “Ermeni soykırımını kabul ettiğinize dair” bir ev ödevi veren, “Biz böyle bir soykırım yapmadık” deyince de öğrenciyi okuldan uzaklaştıran? Ve o Amerika’nın New York kentinde bir okul değil miydi bir Türk öğrenciden 1915 olaylarına ilişkin Ermeni iddialarını destekleyen bir ev ödevinin hazırlanmasını isteyen? Fransa ve Amerika’dakine benzer bir olay Türk okullarından birinde yaşansa, bir öğretmen bir Ermeni öğrenciye, “Türkler Ermeni soykırımı yapmamıştır” başlıklı bir kompozisyon ödevi verse Avrupa’sından Amerika’sına kadar yer yerinden oynamaz mı?
Henüz 12-13 yaşındaki bir Türk çocuğuna yabancı bir ülkede, yani kendini yalnız hissettiği, yüz milyonlar arasında “tek başına” duyguları içersinde olduğu bir toplum içersinde “soykırım” gibi ağır bir suçu “kabul ettirmeye çalışmak” öyle az buz bir işkence midir? Değildir ama bu Batı’da hep yapılıyor... Hatta daha ağırları da oluyor, bırakınız 12, 13 yaşındaki çocukları, birilerinin “medeni” dediği, “Çağdaş uygarlık düzeyi” diyerek Atatürk’ü bile alet ettikleri bu Avrupa’da, üç aylık bebekler bile nasiplerini alıyor “insanlık suçu, ayrımcılık” tan.. Daha geçtiğimiz Aralık ayında Hollanda’da üç aylık bir bebek “acil servise” alınmadı?
Niye? “Annesi burkalı” diye..
Bir Amerika, bir Fransa, bir Hollanda, bir Norveç değil ki, cümlesi aynı hamurun ekmeği bunlar..
Danimarka’da bir “Basım Özgürlüğü Derneği” var. Ne güzel isim öyle değil mi, hem “basım” hem “özgürlük”.. İnsanın hemen üye olası, aidat veresi, bütün çalışmalarına destek çıkası geliyor ama durun, acele etmeyin. Bakınız o derneğin Başkanı Lars Hedegaard kazması ne diyor: “Müslümanlar kendi çocuklarına tecavüz ediyor, kadınlar kavgacı, savaşçı çocuklar doğurmak için kullanılıyor!”
Beğendiniz mi?
Ya “Demokrasinin beşiği” İngiltere’ye ne demeli? İstihbarat teşkilatları M15’in işi gücü yabancı kökenli kişileri kopup geldikleri devlet ve hükümet aleyhine casusluğa zorlamak. Somalili İshak Elmi, “Bıktık” diyor, “Evimize tehdit telefonları ediliyor, ya casus olursun ya ipini çekeriz” diyorlar, “Bıktık!”
İtalya farklı mı?
La Padania gazetesi, “İslâm’ı durdurmak için yeni bir İnebahtı” başlığıyla bir yazı yayımladı. Resmen, “Yeni bir Haçlı seferi” istiyor, gazete. Gazetenin sahibi Kuzey Birliği Partisi ise Berlusconi hükümetinin ortağı. Zaten o Berlusconi değil miydi, “Artık Müslümanlar da Hıristiyanlığın üstünlüğünü kabul etsinler canım!” diyen.
Ve yarın 13 Ocak.
Almanya’daki Aşağı Saksonya Eyalet Meclisi İçişleri Komisyonu’nun gündem maddelerinden biri de, “Müslümanlara yönelik cami önlerinde yapılan kimlik kontrolü uygulaması”, iyi mi?
Türkiye yahut bir ülkede Müslüman görevliler Kilise ve Havra kapılarına durup, kimlik kontrolü yapsa bu Avrupa, bu Amerika, “insan hakları” diye onlara dünyayı zindan etmez mi?
Eder..
Ama kendileri bu haltı işlerler..
Cümlesi 24 saat insanlık suçu işleyen böyle bir güruha siz hâlâ, “çağdaş uygarlık düzeyi” derseniz, ben derim ki o “çağ” da sizin olsun, o “uygarlık” da.
Benim Atatürk’ümü de bu suça ortak etmeyin lütfen..