Tam beş bin kez görüntülenen yolsuzluk!

Akşam’da, Ufuk Türkyılmaz’ın, “Gürbulak terörün finans merkezi” başlıklı haberini okuyunca hem irkildim hem yine gümrüklerle ilgili yıllar önceki bir haberi hatırladım.
İrkildim çünkü: Gümrük Muhafaza Kontrolörlüğü’nün raporuna göre Türkiye-İran sınırındaki Gürbulak Sınır Kapısı başta PKK olmak üzere diğer organize suç örgütlerinin ekmek teknesi haline gelmiş.
Neredesin ey hükümet?
Sen ki o kapının hemen yanı başındaki Irak sınırına gerilla kıyafetli PKK’lı teröristleri karşılamak için hâkimler ve savcılar göndermiş bir okul sınıfını mahkeme salonu haline getirmiştin. Yetmemiş, teröristler rahatsız olmasın diye duvardan Atatürk resmini bile indirtmiştin. Teröriste gösterdiğin âlicenaplığı devletin namusu olan Gürbulak Sınır Kapısı’na niye göstermiyorsun? Yetkililer yıllardır şu eksiğimiz var bu eksiğimiz var diye rapor üstüne rapor yazıp durmuş, niye gereğini yapmadınız bugüne kadar?
Gürbulak’ın terörün finans merkezi olduğuna dair rapor hazırlanmadan önce, 2009’un Eylül ortalarında PKK’nın Doğu ve Güneydoğu sınırlarımızın hemen öte yakasında birer “Gümrük Kapıları” oluşturduğu istihbarat birimlerinin kameraları ile görüntülenmemiş miydi? Türkiye içinden sınır ötesine götürülecek malların kamyonlarla sınıra yığıldığı, sınırdan katırlara yüklenip PKK militanlarının gözetiminde Irak ve İran’a geçirildiği, katır başına, yükün cinsine göre haraç alındığı askeri ve diğer istihbarat birimleri tarafından kameralarla kaydedilip gereğinin yapılması için makama arz edilmemiş miydi?
Bunların hepsi yapılmıştı ama biz 2011 yılında hâlâ Gürbulak’ın PKK terörünün finans kaynağı olduğuna dair resmi raporlarla avutuluyoruz? Gerçekten niye gereği yapılmıyor. Harekete geçmek için görüntüler ve müfettiş raporları yetmiyorsa, bunda bir iş var demektir! Hadi bu gelirle doğrudan ilginiz var iddiasında bulunmayalım. Amma, biz şimdi bu gelirin çanına ot tıkarsak sınırın bu yakasında binlerce ailenin canını sıkmış oluruz, canı sıkılan aileler de partimize oy vermez endişesi ile hareket etiğiniz de aklımıza gelmiyor değil? İyi de, böyle ise bunun anlamı, varsın PKK para kazansın, o para ile silah alsın, cinayet işlesin, yeter ki bize verilen oylarda eksilme olmasın demek değil midir?
Hadi Doğu ve Güneydoğu’da bu tür yahut bilmediğimiz daha başka hesaplarınız var diyelim. Bu sefer batıda, Kapıkule Gümrük Kapısı’nda yaşananlara ne ad koyalım? PKK’nın doğu ve güneydoğu sınırlarında gümrük sahaları ihdas ettiğinin istihbarat kuruluşlarınca kamera ile görüntülendiği günlerde, yani yine 2009’un Eylül ortalarında Kapıkule Gümrük Kapısı’ndaki rüşvetler gizli kameralarla tam beş bin kez görüntülenmiş, bu görüntüler Gümrük Müsteşarlığı’na iletilerek suç duyurusunda bulunulmuştu. Bulunulmuştu ama Gümrük Müsteşarlığı tam beş bin kamera görüntüsünü soruşturma açmak için “yeterli delil” saymamıştı.
İnsanın aklı duruyor öyle değil mi?
Sahi, “Ergenekon” adını verdiğiniz “işlerde” nasıl üretildiği belli olmayan yarım yamalak bir kamera görüntüsünü dahi insanları yıllarca bir suç isnadında bile bulunmadan cezaevinde tutmak için yeterli görürken, gümrük kapılarındaki PKK’nın kurşun almak için para basma makinesi haline getirildiğini gösteren kamera görüntüleri ve Avrupa sınırında rüşvet çarkını beş bin kez görüntüleyen gizli kamera kayıtlarını harekete geçmek için yeterli bulmamayı nasıl izah etmeli?
Devletin sınırları bu halde iken, içerisi çok mu iyi? Sınırdan içerisi ise sadece KCK’nın borusunun öttüğü, sade vatandaşın ise statta ıslık çalmaktan bile korktuğu, başıma bir iş gelir diye berberiyle bile rahatça AKP’yi eleştiremediği bir cendere...
Bütün bunlara rağmen insanlar yolsuzlukla mücadele edilen ve daha özgür, daha demokrat bir ülkede yaşadıklarına inanmış, inandırılmışlar.. Ne müthiş bir operasyon bu böyle.

Yazarın Diğer Yazıları