Taliban ve çok kutuplu dünya!
George Friedman, "Gelecek 100 Yıl" adlı eserinde Amerikan Çağı''nın şafağının "Halifeliği yeniden yaratma arayışında olan grubun" İkiz Kuleler''e yaptığı eylemle söktüğünü iddia etmişti.
Ona göre "İkiz Kuleler eyleminin amacının Atlantik''ten Pasifik''e kadar uzanan büyük bir İslam İmparatorluğu oluşturmaktır. Birleşik Devletler buna İslam Dünyasına -Afganistan, Irak ve Suriye''ye- saldırarak yanıt vermiştir. ABD''nin amacı zafer kazanmak değildir. Onun amacı İslam Dünyasını karıştırmak ve bir İslam İmparatorluğunun ortaya çıkmasını engelleyecek bir oluşum yaratmaktır."
Friedman, "Birleşik Devletler savaşlar kazanma ihtiyacı duymaz. Onun ihtiyaç duyduğu şey basit olarak karşı tarafta bir karmaşa yaratmak ve kendisiyle mücadele edebilecek derecede büyük bir güç oluşumunun meydana gelmesini engellemektir. Bir seviyede, yirmi birinci yüzyıl askerî operasyonlardan daha fazla olarak Birleşik Devletler''in karşısındaki güçlerin kuvvetini zayıflatmak için yaptığı bir dizi müdahalenin dönemi olacaktır."
SSCB''nin dağılmasının ardından ABD ve Batı yeni düşman olarak -radikal- İslam''ı göstermişti. Taliban ve Bin Ladin SSCB''ye karşı ABD tarafından kullanılmıştı. ABD için Afganistan''da yeni düşmanı eski müttefiki Taliban olmuştu.
SSCB sonrası ABD''nin yeni stratejisi Friedman''ın ifade ettiği gibi "İslam Dünyasını karıştırmak", (Şii-Sünni çatışmasını kışkırtmak) böylece İslam Dünyasında kendisiyle mücadele edebilecek herhangi bir güç oluşumunu engellemekti. ABD tarafından kışkırtılan Irak-İran Savaşının, Büyük Ortadoğu Projesinin, Arap Baharı Kalkışmasının ve Yüzyılın Sözleşmesi''nin hedefleri hep aynıydı.
Çok kutuplu dünya!
1992 yılında SSCB''nin çökmesiyle dünya iki kutupluluktan tek kutuplu hale gelmişti. 2021 yılında Kabil Havalimanı''nda pist üzerindeki insan kitlelerini ezerek havalanan ve tekerleklerine tutunmuş insanları havadan yere savurarak kaçan Amerikan uçakları dünyanın bu defa tek kutupluluktan çok kutupluluğa doğru evrildiğini göstermiştir.
Amerika''nın 1975''te Saygon''dan 2021''de ise Kabil''den arkasına ve önüne bakmadan kaçışı, birincisinde ideolojik ikincisinde teolojik/hegamonik yenilgisinin itirafı anlamına gelmektedir.
Yirmi birinci yüzyılın başlangıcında açılan Amerikan Çağı''nı, yirmi yıl sonra Kabil Havalimanı''nda ABD uçaklarının çaresiz insanlara yaşattığı vahşi manzaralar kapatmıştır.
Taliban olgusu Taliban''dan, Afganistan da Afganistan''dan ibaret değildir. Jeopolitik yönden Afganistan, Orta Asya''da merkezi bir yer işgal etmekte İran, Pakistan, Rusya ve Çin gibi çevre ülkelerle çok yakın bağlantıları bulunmaktadır.
ABD ani ve acil biçimde Afganistan''ı terk ederek bölgede yıllarca sürecek kargaşa ve çatışmaların fitilini ateşlemek istemiştir. Böylece Taliban''ın bölge ülkelerine istikrarsızlık ihraç etmesi amaçlanmıştı.
Bugünlerde Pekin, İslamabad ve Tahran''la birlikte Moskova da Afganistan''ın kalbinde diplomatik faaliyet gösteren dört ülkeden birisidir. ABD''nin Çin ve Rusya''yla olan küresel rekabeti düşünüldüğünde Afganistan gibi stratejik bir coğrafyayı terk etmek zorunda kalması düşündürücüdür.
Rus yetkililer ABD''nin Afganistan''dan çekilmesini memnuniyetle karşılarken bunun "alelacele ve sorumsuzca" yapılmasını eleştiriyorlar. Rus Dışişleri "Afganistan''daki yeni yetkililerle temas kurduk" derken Kabil Büyükelçisi Dmitriy Jirnov "Taliban, Rusya için bir tehdit oluşturmuyor" ifadeleri yaşananların Rusya açısından ne anlama geldiğini açıklar niteliktedir. Putin ise Afganistan''daki Taliban gerçeğinin altını çizerek diğer devletleri bunun farkında olmaya çağırdı.
Batılı güçlerin ülkeden çıkmasını Çin ve Rusya memnuniyetle karşılarken yaşanabilecek çatışmalardan endişeli. Zaten Çin, 2015''ten beri gizlice Taliban''la görüşüyordu. Pakistan ve Afganistan''ın önemli ayaklarını oluşturduğu "Tek Yol, Tek Kuşak" projesinin zarar görmesini Çin istemiyor. Afganistan''la 80 kilometre uzunluğunda sınırı bulunan Çin, bölgede şiddet sarmalı ve terör de istemiyor.
Sonuçta Afganistan''da olacaklar öngörülebilir değildir. İç savaştan kaosa savrulabilecek bir durumla Afganistan karşı karşıyadır. Türkiye açısından basiret, ihtiyat ve ferasetin tam zamanıdır.