Talat, Hristofyas'ı ve Rum'u yeniden keşfediyor...
3 Eylül’deki törensel başlangıcın ardından KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat ile GKRY Başkanı Hristofyas 11 Eylül’de Kıbrıs sorununa çözüm bulmak amacıyla kapsamlı görüşmelere başladılar. Tarafların kamuoylarına bilgi vermemek üzere aldıkları karartma kararı nedeniyle sürdürülmekte olan müzakereler konusunda bilgi alınamadı. Hatırlanacağı üzere Annan Planı üzerinde Denktaş-Papadopulos arasındaki müzakerelerde Cumhurbaşkanı Denktaş karartmaya karşı çıkmış ve her toplantıdan sonra yaptığı basın toplantısıyla kamuoyunu bilgilendirmişti.
Karartmaya rağmen görüşmenin ardından KKTC Cumhurbaşkanı Talat’ın TRT 2’ye konuşması ve detay vermese de görüşme süreciyle ilgili bazı önemli hususlara değinmesi iyi olmuştur.
Kıbrıs Türkleri için siyasal eşitliğin çok önemli olduğunun altını çizen KKTC Cumhurbaşkanı Talat, siyasi eşitliğin kendisini, yönetim ve güç paylaşımında gösterdiğini kaydetti. Talat, güç paylaşımı konusunda, egemenlik unsurunun da görüşüleceğini kaydetti. “Nasıl bir hükümet olacağının, federal hükümetlere bırakılacak yetki kadar önemli olmadığını” ifade eden Talat, “Önemli olan Kıbrıs Türk halkının kullanacağı yetkilerdir” dedi. Talat, güç bölüşümü ve federal düzeyde verilecek yetkilerle işe başladıklarını belirterek, “Zaten biz federal yetkileri tanımlayacağız sadece. Federal yetkileri tanımlayıp orada bırakacağız. Çünkü gerisi kurucu devletlerin yetkisi olacak” diye konuştu. “Bizim tezimiz Kıbrıs Türk halkının Kıbrıs Rum halkı ile siyasi eşitliğinin olması üzerine kuruludur” diyen Talat, Kıbrıs Türk devleti ile Kıbrıs Rum devletinin eşit statüsünün önemli olduğunu söyledi. Talat, “Bizim en hassas olduğumuz konu iki halkın siyasi eşitliğidir... Siyasi eşitlik halklar arasında olacak, devletler arasında olacak olan eşit statüdür” dedi.
Rum basınının bir kısmı KKTC Cumhurbaşkanı Talat’ın açıklamalarını, ’Türkler konfederasyonda ısrarlı, zayıf bir merkezi yönetim ve Kıbrıs Türkü’ne eşitlik isteniyor’, diye tepkisel bir bakış açısıyla Rum kamuoyuna yansıttı.
Gelinen noktada KKTC Cumhurbaşkanı Talat’ın her fırsatta ayrı halklardan bahsetmesi,halkların eşitliğini vurgulaması çok önemli gelişmelerdir. Ayrı halkların self determinasyon hakkının olduğu açıktır. Ayrı halkların kendi devletlerini kurarak kendi kendilerini yönetme, anlaşma yapma veya yapmama hakları olduğu evrensel boyutta kabul görmektedir. Netice itibarıyla KKTC Cumhurbaşkanı Talat kavramların arkasına saklanmayı yeğlese de, üstü kapalı olarak Kıbrıs Türkü’nün kendi hür iradesiyle kurduğu KKTC’nin Güney Kıbrıs’taki Rum devletiyle eşit statüde olacağı bir anlaşmayı öngörmektedir. Bana göre Kıbrıs Türk halkının eşitliğinden bahsetmek demek aynı zamanda da bu halkın kurduğu KKTC’nin eşitliğinden bahsetmek demektir.
Bana sorarsanız KKTC Cumhurbaşkanı Talat Rum’u yeniden tanımaya, keşfetmeye ve gerçek yüzlerini görmeye, adayı bir Elen adasına çevirme niyetlerini anlamaya başlamıştır. KKTC Cumhurbaşkanı Talat’ın, Kosova ile Güney Osetya ve Abhazya olaylarına üstü kapalı gönderme yaparak, “Onlar (Rumlar) açısından da, dünyamızdaki gelişmeler dikkate alındığında, hiç istemedikleri, çok korktukları gelişmeler kapının arkasına gelebilir” söylemi Rum’u tehditten çok, müzakerelerin başarısızlığı sonrası bazı hazırlıklarımızın varlığına dikkat çekmektir.
KKTC Cumhurbaşkanı Talat; Hristofyas’ın kendi milli çıkarları söz konusu olduğunda ’yoldaş-moldaş’dinlemediğini yaşayarak görmektedir. Prensipte görüşmeyi kabul ettiği tek egemenlik, tek yurttaşlık, tek temsiliyet konularının aslında bizi Rum’a yama yapmakla eşit olduğunu yaşayarak anlamaktadır. KKTC Cumhurbaşkanı Talat’ın kelime ve kavramların arkasına sığınmadan ’iki devlete dayalı çözümü’açık bir yüreklilikle -devletten kastımız eyalet olmayan, egemen KKTC- savunacağı günler bence yakındır. Bu doğrultuda Kıbrıs Türkü’nün kazanılmış haklarını savunan, egemen devletine sahip çıkan bir Cumhurbaşkanı’na desteğimiz sınırsız olacaktır.