Tabutta Bile Gözleri Dosta Bakan Şair: Karakoç
Abdurrahim Karakoç’un ölümü, şu dörtlüğünü düşürdü yâdıma: Ne saklarım ne gizlerim Yalnızca onu özlerim
Tabutta bile gözlerim Bakar gider dosta doğru
Dosta gitmek... Yunus da öyle demiyor muydu: “Salâ okuna kastımıza/Gider olduk dostumuza..”
Halk şiirini asrın idrakine söyleten şairimizdi Abdurrahim Karakoç. Onun sayesinde halk şiiri, “gül, bülbül... kanlı gözyaşı” gibi, yalama olmuş ayak, uyak ve söyleyişlerden kurtularak; yeni imgelere, simgelere ve çağrışımlara kavuşmuştu, ömrü tazelenmişti.
Onu ilk gördüğüm günü hatırlıyorum. Şiirlerini, hem Devlet Dergisi’nde, hem de kitaplarından okuyordum, seviyordum, ezberimdeydi çoğu. Hemşerisi olan bir dostumdan biliyordum, Elbistan Belediyesi’nde çalıştığını. 1970’li yılların biriydi, Ankara Atatürk Spor Salonu’nda bir gecede o da vardı, birkaç şiir okumuştu. Mest olmuştum.
***
Ben karlı dağların deli rüzgârı
Ben tozlu yolların demirbaşıyım
Ben suyu kurumuş sevgi pınarı
Ben toprak bekçisi mezar taşıyım
Ben hep yıllar yılı kanayan çıban
Ben fikir sürüsün yitiren çoban
Ben hayal peşinde çarıksız taban
Ben gurbet ağzında bulgur aşıyım
***
Aynı ocaktan geliyor olsak da, laiklik anlayışı ve dini algılayışı uymazdı bizimkine. Uymazdı ya, mert bir adamdı o, eğilmek, bükülmek nedir bilmezdi. Bunu bildiğim için, Vakit Gazetesi’nde sövgüler yazdığında bile, ona kıyamamış, hep saygılı olmuşumdur, sevmeye devam etmişimdir.
Bir gün telefon da ettim, kitap göndereceğimi, adresini vermesini istedim, verdi. İki kez kitap gönderdim, ikisinde de kısa ama anlamlı, güzel tümcelerle dolu yazılar yazdı köşesinde.
İşte onlar:
“Şair-yazar Cazim Gürbüz’ün ‘Türk’e Baştan Başlamak’ isimli şiir kitabı... Destansı bir hava esiyor kitabı açtığınızda. Bayburtlu yazarımız güzel ve sade bir Türkçe ile yazmaktadır yazılarını: ‘Ufkundan uzağım ama ufkumsun/Güldür güldür çağıl çağıl nutkumsun/Ak alnım, dik başım, övünç tutkumsun/Beyrek’li, Korkut’lu, Zihni’li şehir/Vadinin içinde ninnili şehir’”
“Nikolay’ın Av Köşkü, Cazim Gürbüz’ün hikâye kitabı. (...) Mizahi, tarihi, hamasi hikâyeler Cazim tarafından nakış nakış dokunmuş ve güzeldir.”
“Hazar Üstüne Yazılanlar. Hazar denince ilk akla gelen Azerbaycan olur. Cazim Gürbüz bu kitabını Hazar yöresine, genellikle Azerbaycan’a hasreylemiş. Hazar hakkında yazılar ve kendi görüşleri de bazen nesir, bazen şiir olarak tatlı bir his uyandırıyor dimağda. Tavsiye ederim.” (2 Ağustos 2007 Vakit Gazetesi)
“Cennetin Kütüphanesi- Sone Yayınlarından çıkan bu eserin özel bir ayrıcalığı var. İnce zarif ve arifane söz sanatının düşündürücü yönlerini görüyoruz bu eserde.”
“Gelin Bizi Ayırt Edin Ulan- Gülmece öyküler... Benim ifademle mizahi hikâyeler. Kora Yayınları tarafından basılan kitabın bariz özelliği nev’i şahsına ait görüşler olması... Amma biraz edebe mugayir olanı da yok değil... Kısa kısa 50 hikâyenin yer aldığı kitap sizi sıkmadan okunur” (12.02.2008 Vakit)
Gönlüne hudut çizdirmiyordu, çizdirmeyenleri de çok iyi biliyordu. Kitaplarım hakkında yazdıkları bunun kanıtıdır.
***
Ellerin yurdunda çiçek açarken
Bizim İl’e kar geliyor gardaşım.
Bu hududu kimler çizmiş gönlüme?
Dar geliyor, dar geliyor gardaşım.
Gazel olmuş sıra sıra söğütler
Dağ ardında unutulmuş şehitler
Hürriyete seymen giden yiğitler
İki gidip bir geliyor gardaşım.
***
Durağın uçmak ola Usta, nur içinde yatasın!