Survivor Türkiye çekilsin...

Yapımını “Ben istikrara, başarıya, Ak Parti’ye oy verdim” diyen Acun Ilıcalı üstlensin.
“AKP’yi destekliyorum. Benim kafamdaki devrimi gerçekleştiriyor” diyen Sinan Çetin yönetsin.
İlle de “ada” lazımsa Ege’dekilerin çoğu -şaka değil- fiili olarak Yunan işgali altında ama olsun daha elimizde Heybeli’si var, Kınalı’sı var;
“Survivor Türkiye” çekilsin.


***


“Ünlüler yarışıyor”, adet bu ya;
Aslen, birçok uygulaması ile iktidarın toplumda olumlu karşılığı olan neredeyse tek Bakanıyken manasız bir çıkışla irtifa kaybetmeyi başaran Faruk Çelik
yarışsın.
Her türlü resmi ölçümde esas alınan “dört kişilik aile”ye denk gelecek bir takım kursun; anne, baba ve çocuklar
mesela.
Başbakan “Üç çocuuuuuk” dedikçe “Üç de yetmez beş tane” diye tempo tutanlara ibret çocuklardan biri “bebek” olsun.


***


Kurallara gelince:
“İleri demokrasi” rejiminde olduğumuzdan bize yakışmaz; hiçbir “yasak” yok bir kere!
Yemek, içmek, gezmek her bir şey serbest!
Diyeceksiniz ki “yarışma”, “mücadele” bunun neresinde?
Şifre “800 TL”.
“Survivor Türkiye” de 800 TL ile yaşamayı becermekte bütün mesele!
Hazırsanız başlayalım...
Ayakta kalan kazansın!
Önce adım parası!
Kim kimi evden içeri bedava sokuyor bu devirde; 800 TL’nin 600 TL’si -haydi kümes gibi evine malikane muamelesi çekmeyen vicdanlı bir ev sahibi buldunuz diyelim- 500 TL’si, kafadan kiraya gitti bir kere!
Kaldı mı elinizde 300 TL;
Bozdurun bozdurun harcayın hep birlikte.
Babanın her gün işe gitmesi lazım;
En hesaplı yolculuk Mavi Kart’la mıydı; 155 TL!
Diyelim şanslı, işveren asgari ücretle çalıştırıyor ama servis konforu sunuyor personeline, “yol parası” ndan yırttı.
Ya çocuklar?
Birinin okula gittiğini farz edelim sadece;
İstanbul’da servis ücretleri 300-400-500!!!!
Elde olan biten zaten 300 TL olduğuna göre çocuk toplu taşımaya emanet edilecek;
Aylık öğrenci akbili 90 TL!
Kaldı 210!
Doğal gazı karşılamaya yetmez. Yakmayın kombiyi; üç kat kazak, yün çorap, ideolojik kompleks manisi yoksa sıcak tutar kafaya kalpak önereceğim ama bebek var; hastalıktan kırılır maazallah!
Bir gece vakti ateşlense, -gece yarısı toplu taşıma bir tek sarhoşa ayyaşa lazım oluyor sanıldığından seferler kaldırıldığı için- taksi çevrilecek; 20 TL’ye ulaşılır herhalde!
Bebek demişken; bez lazım. Uyduruk bir markanın içinde 50-60 tane bez olan paketini 15 TL’ye bulursun bulmasına da; o bez de sızdırır, pişik yapar; yine astarı yüzünden pahalıya patlar. Ki öyle bir paket bir ay dayanmaz o bebeğe!
Mamasını, vitaminini bilmemnesini saymıyorum bile.
Gece çocuk ödevini bitirdiği gibi ışıkları söndürsen, karanlıkta otursan, kış şimdi deyip buzdolabının fişini çeksen; her türlü tasarrufla elektriği 40-50 seviyesine indirdin... Su hayati; kısamazsın. En iyimser halde 60-70 de suya!
Sonra?
Ekmek-peynirmiş!
Dört kişi ancak birbirinizi yersiniz bu koşullarda...


***


Ayakta kalan, hayatta kalan kazansın;
Bir “asgari ücret” ödül de benden ona!
Dört kişi o paraya geçinmeyi başardıysa, tek başına dünya turuna bile çıkar
valla!

Kanınıza mı dokundu?

BDP’lilerin terörist Öcalan’la yaptıkları görüşme tutanaklarının açıklanmasını en çok isteyenlerden biriydi Ali Bulaç! 28 Şubat 2013 tarihli yazısında “Görüşmeye katılanların itibarsızlaştırılması, sorunun siyasi ayağında duran BDP’lilerin karalanması yolunda sistemli bir çaba başlatıldı. Özellikle Altan Tan’a karşı insaf, iz’an sınırlarını aşan bir karalama ve itibarsızlaştırma kampanyası söz konusu... Tan, görüşmeyi başından sonuna kadar takip eden MİT Müsteşar Yardımcısı’nın tanıklığına başvuruyor ve tutanakların kamuoyuna açıklanması için MİT’e resmen başvurduğunu söylüyor. MİT açıklama yapmalı” diyordu.
Dün baktım, bütün bunları o yazmamış gibi, tutanakların yayınını “Çatışmaların durmasını istemeyenlerin sürece karşı geliştirdiği irade”yle ilişkilendirerek “Sürecin arkasındaki toplumsal desteği çekmek suretiyle AKP’ye karşı yapılan bir hamle” demiş.
Ne oldu?
Siz müzakerecilerin itibarını kurtaralım derken, müzakerecilerin “ruh kökü”nüzü besleyen fikir önderlerinizin itibarını zedelemesi kanınıza mı dokundu?

Yazarın Diğer Yazıları