Suriye'deki kimyasal saldırı
ABD'nin Duma'ya yapılan kimyasal saldırıya misilleme olarak Suriye'ye öngörülen askeri harekatın yansımaları dünya gündemini yoğunlukla meşgul etmekte iken dün sabah saatlerinde Suriye'deki askeri üslere ABD öncülüğünde, İngiltere ve Fransa katılımıyla 59 Tomahawk füzesi fırlatıldı. Saldırıda başkent Şam'daki ve Humus'taki askeri noktalar ve kimyasal depolar hedef alındı.
Trump'ın "Akıllı füzeler geliyor, hazır ol!" yönündeki kafa karıştıran sözlerinin ardından uluslararası iş birliğinin devam etmesinin gerekli olduğu yönünde ılımlı ifadeleri, yaşanan gerilimi kısmen yumuşattıysa da yeni tweetinde "Saldırı ne zaman olur söylemedim belki çok yakın belki değil" söylemi, yapılan askeri harekatın işareti olmuştur. Nitekim ABD'nin bölgedeki 6. Filosuna ek olarak 8. Filoyu da Doğu Akdeniz'e göndermesi ve buna karşılık Rusya'nın da 15 Rus savaş gemisini Suriye'deki Tartus limanındaki üsten ayrılıp açık denize açılması harekatın başlayacağının da göstergeleri olmuştur.
Bu durum siyasi ve askeri uzmanlar tarafından endişeli analiz ve yorumlar yapılırken başta Fransa ve İngiltere harekata fiilen katılırken Batı'nın tamamının askeri operasyondan yana olmaları krizin boyutunu daha da artırmaktadır.
Her ne kadar kimyasal saldırılarla ilgili şüphelerin Suriye rejimi Esad üzerine yoğunlaşsa da Moskova Duma'da kimyasal silah kullanılmadığı iddiasında kararlı olmakta, varsa muhalifler tarafından yapıldığını ileri sürmektedir.
Duma'ya yapılan saldırı sonucu ortada ölü sayısı 80 civarında, gazdan etkilenen 300'e yakın kadın, çocuk ve erkeğin olduğu halde Rusya, BM Genel Konseyi'nde ABD tarafından hazırlanan ve Duma'daki saldırıya ilişkin soruşturma başlatılmasını öngören karar tasarısını veto etti.
Duma'ya yapılan son kimyasal saldırı yeni değil, benzerleri 2013'te Guta'ya yapılan saldırıda 1400 kişi, 2017'de İdlib'te yüzlerce kişi hayatını kaybetti.
Kaynağı Arms Control Association, AFP, White House olan haritada görüldüğü gibi zehirli kimyasal gazların kullanıldığı iddia edilen renkleriyle çeşitlerine göre işaretli noktalarda yer almıştır. Zehirli kimyasal gazların içinde sarin gazı (sinir gazı) ağırlıklı olmakla birlikte sülfür, fosfor, klorin vd. yer almaktadır. Kim ne derse desin öteden beri Suriye rejiminin kimyasal silah cephanesine sahip olduğu kanaatindeyim. Bu nedenle söz konusu kimyasal kapasitenin uluslararası camia tarafından mutlaka ortadan kaldırılması gerekmektedir.
Esad rejimi geçen 3 ay içerisinde Burseya'yı ele geçirmiş, Şam yakınlarındaki yıllardır abluka altında tuttuğu Doğu Guta'ya, Astana anlaşmasıyla çatışmasızlık bölgesi ilan edilmesine karşılık, şiddetli saldırılar düzenlemeye devam etmiştir. Muhaliflerin son kalesi Guta'nın tamamı nihayet Şam rejimine geçmiştir.
Bazıları tarafından rejim'in Guta ve Duma'nın içindeki muhaliflerle anlaşıp beldeyi terk etme sürecini başlattığı bir sırada neden kimyasal silah kullanılsın sorusunu ileri sürmektedir.
Öte yandan Astana sürecinin Ankara'daki üçlü zirvenin Suriye'nin geleceğine dair varılan mutabakatın ABD'yi rahatsız etmesiyle bir senaryo sonucu kimyasal saldırının gerçekleştirildiği de iddia edilmektedir.
Kimyasal silah kullanıldığına dair kanıt bulunduğundan söz ediliyor. ABD Dışişleri Sözcüsü Nauret ve Macron Duma ilçesinde kimyasal silah kullanıldığının çok açık olduğunu iddia ettiler. Bu gerçeğin ortaya çıkmasıyla birlikte konuyla ilgili uluslararası örgütlerin önümüzdeki günler içerisinde peyderpey Duma'yı ziyaret edecekleri bildirilmektedir.
Diğer taraftan Uluslararası camianın da yıllardır zehirli kimyasal gaz üretimi ve kullanımını önleyecek bir caydırıcılığı yaratmamış olmaması ise düşündürücüdür.
Suriye'de yaşanan bu olaylar Türkiye'yi rahatsız etmektedir. Türkiye'nin bu hassas dönemde biri PYD-YPG, diğeri Esad'sız yönetim olmak üzere iki yol ayrımında dengeli politika üretmesi gerekmektedir.
Hali hazırda Suriye denkleminde önemli bir aktör olan Türkiye için ara buluculuktan söz ediliyor. Türkiye bu görevi herkesten daha iyi yapabilecek güce sahiptir. Bu bağlamda NATO genel sekreterinin yarın Ankara'yı ziyaret edecek olması büyük önem arz etmektedir.
Suriye'ye yapılan müdahale ile ilgili Ankara destek verirken Rusya; bunun hukuk ihlali olduğunu, saldırının Irak'ta ölen sivilleri unutturmak için yapıldığını, tamamının senaryo olduğunu ve Rusya ABD ilişkilerine büyük zarar verdiğini bildirmiştir. Bundan sonra Suriye'nin geleceği ile ilgili masada ABD, Fransa ve İngiltere de var artık.