Suriye’de zaferin sahibi kim
Suriye’de 3 Haziran seçimleri yaklaşırken, The National gibi muhafazakar Amerikan strateji dergileri bile Suriye’de yapılacak bir demokratik seçimi Beşşar Esad’ın kazanacağını yazmaya başladılar. Esasen isyanın en güçlü ve uluslararası desteğin isyancılara en yoğun olduğu dönemde dahi, Esad rejiminin can düşmanı Katar’ın ve NATO’nun yaptırmış olduğu iki ayrı kamuoyu yoklamasında da Beşşar Esad % 60’ların üzerinde bir destek almıştı. Esad’a verilen desteğin en temel nedeni Esad’ın alternatifi olarak ortaya çıkanların Suriye halkını Esad’dan daha fazla korkutmasıydı. Esad’a karşı çalışan psikolojik savaş mekanizması Suriye’de rejimin bir Nusayri rejimi olduğu hususunu vurgulasa da Esad ailesi, devleti ve zenginliği toplumun değişik parçaları arasında bölüştürerek Nusayrilere dayanan bir rejim iddialarını aslında yalanlamıştı. Zaten toplumun % 14’üne dayanan bir rejimin başka türlü bu kadar uzun süre bir iç savaşa dayanması ve bu savaştan galip çıkması mümkün değildi. Esad rejimi bir azınlık rejimi olmaktan çok bir koalisyon rejimi niteliği taşıyor. Nusayriler bu koalisyonda istihbarat ve askeri istihbaratta çok etkili bir şekilde temsil ediliyorlar.
Al Monitor adlı Amerikan internet gazetesine Lübnan’dan yazan Jean Aziz, Suriye’deki bir başkan gündeme dikkat çekiyor. Aziz’e göre Suriye Hükümeti 3 Haziran’da yapılacak olan seçimlerin sonuçlarından emin bir şekilde daha çok seçim sonuçlarının Batı dünyasında ve Suriye muhalefeti üzerinde yapacağı etkileri tartışmaya başlamış durumda. Öte yandan Humus’un alınmasından sonra özgüveni iyice yükselen Esad yanlısı güçler zaferi kimin kazandığını tartışıyorlar. Bu nokta çok önemli Humus’un isyancılar ile yapılan bir anlaşma çerçevesinde Esad güçlerinin eline geçmesi ve ülkenin başka yerlerinde de ordunun isyancılar ile anlaşmalar yaparak onların geri çekilmesine izin vermesi, isyancı güçlerden ayrıldığını beyan edenlerin ise tutuklanmaması Halep’te de aynı formülün uygulanabileceğini düşündürmeye başlamış. Öte yandan Suriye Ordusu ve rejimi destekleyen diğer güçlerin özgüveni o kadar yükselmiş ki artık iç savaşın Esad’ın kazanmasını kimin sağladığı tartışılıyor.
Esad’ın dayandığı üç temel güç var. Bunlardan birincisi ve iç savaş sırasında adları en fazla duyulan Esad yanlısı sivillerin oluşturduğu sayıları 40.000’i bulan Milli Savunma Komiteleri iç savaşın kazanılmasında önemli rol oynadılar. Milli Savunma Komiteleri yerel sivil unsurlardan oluşuyor. İsyan başlayınca Esad’ın yanında yer alan bu güçlere Suriye devleti silah ve cephane temin ediyor. İsyan coğrafyasını bazen Suriye’nin uzak bölgelerinden gelen ordu birliklerinden çok daha iyi bildikleri için çok daha hızlı ve etkili bir şekilde isyancılar ile üç seneden bu yana savaşan bu güçler şimdi zaferin en önemli unsuru olarak kendilerini görüyorlar.
İkinci unsur, isyancı güçlerden uzlaşma ile devlet tarafına geçenler. Bunlar attıkları bu adım ile Esad rejiminin kazanmasına büyük bir katkıda bulunduklarına inanıyorlar. Eğer, Esad rejiminin yanına geçmeselerdi iç savaşın Esad’ın gücünü tüketecek şekilde uzayacağına inanıyorlar.
Üçüncü unsur ise Suriye ordusu ve güvenlik mekanizmasının diğer unsurları. Aralarından bazıları ihanet etmiş olmakla beraber, Suriye ordusu ve güvenlik sistemi büyük ölçüde Esad’ın yanında kalarak zaferin kazanılmasının baş etkeni olduğuna inanıyor.
Özetle, Şam’da artık iç savaş sonrası senaryolar konuşulmakla beraber, bu sonuç Esad ve taraftarlarının düşündüğü kadar kısa zaman içinde gelmeyebilir. Çünkü, Suriye savaşı sadece bir iç savaş değil, aynı zamanda bir Orta Doğu bölgesel iç savaşı. Üstelik bu bölgesel iç savaşın arkasında İran ve Türkiye gibi bölgesel oyuncular ile ABD ve Rusya gibi küresel oyuncular var. Bu oyuncuların alacağı kararlar ve atacağı adımlar da Suriye iç savaşının sonucunu belirleyecek. Ukrayna iç savaşının gideceği yönün Suriye üzerinde etkileri olacak. Sonuç olarak bu iş bitti demek için henüz erken.