Suriye'de petrol paylaşımı
Geçen ay Esad rejimi parlamentosu, Suriye'nin kuzey doğusunda petrol arama ve doğal gaz sanayinin kurulması ve işletilmesi adına hem Rusya, hem de İran'ın desteklediği Suriye ve Lübnan menşeli şirketler ile ayrıcalıklar içeren yeni anlaşmaları onayladı.
Haritada görüldüğü gibi, Suriye'deki petrol sahalarının büyük bölümü ülkenin doğusunda Irak sınırı ile kuzey doğuda Haseke ve Deyrizor vilayetlerinde bulunuyor. Hâlihazırda petrol sahalarının büyük bir bölümü Washington destekli terör örgütü Suriye Demokratik Güçleri'nin (SDG) kontrolü altındadır.
Ortadoğu araştırma uzmanı Charles Lister'a göre; SDG Suriye'nin ulusal petrol gelirlerinin yaklaşık % 70'ini kontrol ediyor ve değerli gaz tesislerinin bir kısmını elinde bulunduruyor.
Londra çıkışlı Shark el Awsad gazetesinin yayınladığı habere göre; Suriye Petrol Bakanlığı, Rus petrol şirketleri başta olmak üzere İran destekli şirketlerle yaptığı anlaşmalarla vergi muafiyetleri dâhil ayrıcalıklı yetkiler verdi. Öncelikle Moskova'ya, Suriye petrolünün çıkartılması, gaz sanayinin yeniden inşası ve petrol ürünlerinin ihracı için Rus kontrolünde olan Tartus Limanı'na taşınması konularında muafiyetler tanıdı. Aynı şekilde İran destekli şirketlere de Akdeniz'e yakın Rus askeri üssünün bulunduğu Lazkiye limanının kullanılması yetkileri verildi.
2,5 Milyar varil petrol rezervine sahip olan Suriye, diğer petrol zengini Orta Doğu ülkeleriyle mukayese edildiğinde daha az petrol rezervine sahip olsa da birçok taraf söz konusu enerji kaynaklarını ele geçirmek için birbirleriyle yarışmaktadırlar.
Suriye'de iç savaşın başladığı 2011 yılından bu yana elde edilen petrolün % 90'ı bölgede faaliyet gösteren güçler arasında sürekli olarak el değiştirmektedir. Söz konusu petrol sahalarının büyük bir bölümü önce "Heyet Tahrir eş Şam"ın (HTŞ), daha sonra Özgür Suriye Ordusu'nun (ÖSO) ve savaşın tırmanmasıyla da 2014 yılında petrol sahalarının neredeyse tamamı küresel güçlerin projesi olan DEAŞ' ın (IŞİD) kontrolüne geçti.
ABD Savunma Bakanlığının verilerine göre; DEAŞ'ın 2015 yılında petrol gelirlerinden ayda yaklaşık 40 Milyon Dolar elde ettiği ileri sürülmektedir. 2017 yılına gelindiğinde, Irak'ta Musul ve Salahaddin'de yaşandığı gibi, proje gereği ABD'nin her iki ülkede düzenlediği hava saldırıları sonucunda Suriye'de de DEAŞ'ın yerine başka grupların monte edilmeleri ile petrol sahalarının kontrolü büyük oranda SDG'nin eline geçti. İngiltere merkezli "Oil Price" adlı internet sitesine göre, SDG bir varil petrolü 30 Dolardan satarak ayda 10 Milyon Dolar elde etmektedir.
Türk Silahlı Kuvvetlerimizin 9 Ekim 2019 tarihinde Suriye Milli Ordusuyla beraber başlattığı başarılı "Barış Planı Harekâtı"na kadar SDG, petrol sahalarının büyük bir bölümünde at oynattı. Fakat Barış Planı Harekâtı, kartların yeniden dağıtılmasına sebep oldu.
Kürt gruplarının Türkiye-Suriye sınır bölgesinden uzaklaştırılmalarına yönelik yapılan operasyonlar sonucunda Rusya, müttefiki olan Esad Rejimine SDG'nin çekildiği alanlardaki boşluğu doldurtmaya çalıştı. Böylece Rus yetkilileri, Suriye'deki tüm petrol bölgelerinin Esad Rejimi kontrolüne geçmesini arzu etmektedir. Hâlihazırda tüm taraflar haritada gösterilen noktalarda mevcudiyetlerini korumaktadırlar.
Ruslar, petrol konusuyla ilgili olarak gerek Esad rejiminin kontrolüne geçen noktalarda, gerekse Tartus'ta yoğun faaliyetlerde bulunmaktadır. Rusların Tartus Limanında petrol depolama kapasitesini 3 Milyon varile çıkarabilmek için 40 bin metreküp kapasitede 9 ve 20 bin metreküp kapasitede 6 adet depo inşa edecekleri ileri sürülmektedir. Rusya, aynı zamanda petrol konusunda SDG ile de işbirliği içerisindedir.
Bu arada İran, 2017 yılından bu yana Irak üzerinden Suriye'nin Akdeniz kıyılarına kara yolu bağlantısı kurmak amacıyla Elbu Kemal bölgesindeki kontrolünü genişletmeye çalışmaktadır. Buna ek olarak Esad Rejimi, İran'a Akdeniz'e çıkış sağlayacak Lazkiye liman şehrinde deniz üssü verme anlaşması yaptı. Rusya'nın Tartus deniz üssü ile Lazkiye limanı arasındaki mesafe sadece 70 kilometredir. İran'ın Akdeniz sularında üs kurması ilk önce Rusya'yı tedirgin edebileceği gibi, Suriye'nin kapı komşusu İsrail'i ve de Amerika'yı rahatsız edeceği de kesindir.
ABD, Deyrizor'da petrol rezervlerini korumak amacıyla 500 asker bulundurmaktadır.
Amerikalıların çekilmesiyle DEAŞ'ın başkent olarak ilan ettiği Rakka, Rusların kontrolüne geçmiştir. Eski adı Özgür Suriye Ordusu olan şimdiki Suriye Milli Ordusunda tam teçhizatlı 35 bin savaşçı bulunmaktadır.
Netice itibariyle tüm bu karmaşık yapı ve denklemlerin farklı güçler tarafından devamlı olarak el değiştirdiği Suriye'deki kaosun, bölge ülkelerine de zarar vermeden sonuçlanabileceğine dair ümitler azalmaktadır.