Suriye'de oyun içinde oyun!
Türkiye, geç de olsa sonunda yapması gerekeni yaptı. "Barış Pınarı Harekâtı" ile Suriye'nin kuzeyinde uzun zamandır kotarılan emperyalist plana büyük bir darbe indirdi.
Bu harekâtla Suriye'nin kuzeyinde TSK ile karşı karşıya gelen ABD kuvvetleri, bölgeden ayrılmak zorunda kaldı. ABD ve Rusya gerçek müttefikleri olan SDG/PYD'li terörist unsurlarını Türkiye'yle yaptığı anlaşmalar gereği 32 kilometre güneye çekme süreci devam ediyor.
The Times gazetesi yazarı Sara Tor'un dediği gibi, PKK'nın kolu YPG'nin İngiltere'de sadece "Batı'yı savunmak için savaşan küçük iyi Kürtler" şeklinde takdim ediliyor. Hâlbuki yine onun ifadesiyle bu terörist organizasyon "toprak için, bir Kürdistan için savaşıyor".
İngiliz gazeteci, Suriye'de PKK/YPG/SDG'nin kontrolü altındaki toprakla ve daha fazla terör yoluyla Türkiye'den bir parça toprak vermeye zorlamasının kuvvetle muhtemel olduğunu yazıyor.
Batılılar bu terörist unsurları "Kürt savaşçılar", 'zararsız kurtarıcılar', Türkleri ise 'kana susamış' olarak niteliyorlar.
Bu tavır ve tutum tarihi yönden tanıdıktır.
Türkiye'nin "Barış Pınarı" harekâtı, ABD'nin askeri güçlerine geri adım attırdı. Ancak ABD, bu terörist unsurların TSK tarafından da ezilmesine izin vermedi. Aynı şeyi Rusya, Fırat'ın batısında yaptı.
ABD'ye Türkiye tarafından güvenlikli bölgenin SDG/PYD unsurlarınca boşaltılması için verilen 120 saatlik süre Rusya'ya 150 saat olarak verildi.
SDG/PYD/PKK konusunda ABD ile Rusya'nın karşıt görünen tutumları gerçekte benzerdir. Her iki emperyalist devletin de yalnız SDG/PYD değil Türkiye'nin kuzey Suriye'de oynayacağı rol konusundaki görüşleri arasında da benzerlikler vardır.
***
SDG'nin üst düzey takımından "PKK'lı kadın militan" olan İlham Ahmed'in Washington'da senatörlerle buluştuğunu Serdar Turgut yazdı. Dahası bu kadın teröristin Mazlum Kobani'yi Trump'la görüştürmek için önü de sonuna kadar açılmıştır.
Haklarında yakalama kararı bulunan 'Rusya'nın üç istihbarat servisi başının Washington'a gelip Suriye için hazırlanan gizli planı Trump yönetimine anlattıkları' iddiası yabana atılacak türden değildir.
Washington'dan Serdar Turgut'un yazdığı "Suriye'nin geleceği konusunda ABD ile Rusya 2018 içinde bir ön anlaşmaya vardılar" iddiasını yaşanan olaylar giderek güçlendiriyor.
Bu modele göre, 'Kuzey Suriye'de sınırımızdan uzakta sınırları belli olan ve sınırlarında Suriye bayrağının dalgalanacağı, sınır korumasının da Suriye ordusu tarafından yapılacağı bir alanda YPG/PYD etkisinin temizlendiği Kürt oluşumuna kültürel ve kısıtlı idari özerklik' verilecek.
Rusya ile ABD arasında yürütülen gizli diplomasi sonucu böyle bir yapıya Türkiye'nin önce tepki göstereceği ama Kuzey Irak'ta yaşandığı gibi sonunda Irak Kürt Otonom Bölgesi'yle Türkiye nasıl bir ilişki içine girdiyse aynısının Suriye'nin kuzeyinde de gerçekleşeceği düşünülüyor.
İşin ilginç yanı bu modeli ortaya atanın Putin'in Ortadoğu danışmanı Vitaly Naumkin olmasıdır.
ABD ve Rusya'nın her ikisinin de gerçekleştirmek istediği model, Türkiye'nin Kurtuluş Savaşı'yla tarihin çöplüğüne attığı Sevr modelidir.
Bilindiği gibi Sevr anlaşmasının 62-64'cü maddesi, "Kürt Bölgesi" olarak şöyle tanımlanıyor: "İngiliz, Fransız, İtalyan temsilcilerinden oluşan komisyon Fırat'ın doğusundaki Kürt vilayetlerinde bir yerel yönetim düzeni kuracak; bir yıl sonra Kürtler dilerse Milletler Cemiyeti'ne bağımsızlık için başvurabilecek".
Sonuçta Ortadoğu'da, BOP bağlamında başlayan kargaşa, iç savaş ve parçalanma Suriye ile devam ediyor. ABD'li yetkililer faili oldukları bu savaşla neyi amaçladıklarını açıkça ortaya koymuşlardır. Örneğin 2016'da eski CIA Başkanı John Brennan "Irak ve Suriye'nin toprak bütünlüğü yeniden sağlanamaz. Bu iki ülke, merkezi bir hükümet tarafından artık yönetilemez. Suriye ve Irak'taki Kürt bölgeleri gibi birçok özerk bölge ortaya çıkacak" demişti.
Niyet aynı niyet, oyun aynı oyundur.