Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Cahit Armağan DİLEK
Cahit Armağan DİLEK

Suriye kuzeyinde 10 bin koalisyon askeri

ABD'nin Suriye özel temsilcisi James Jeffrey Türkiye'de iken CENTCOM komutanı McKenzie de Fırat'ın doğusunda idi.

Jeffrey Türkiye'de oyalama maksatlı siyasi görüşmeler yaparken McKenzie SDG/YPG ile askeri görüşmeler ve konuşlanmalar yapıyordu.

ABD'nin aynı gündeki bu ziyaret planlamaları kuşkusuz tesadüf değil. ABD psikolojik harekat ve algı yönetimine en fazla kaynak ve personel ayıran devlettir.

İşte aynı gündeki sınırın iki tarafındaki bu fotoğrafın mesajı şudur: ABD Türkiye'nin Suriye'nin kuzeyine yönelik bir operasyonuna karşıdır. Böyle bir operasyon olduğunda ABD askeri olarak SDG/YPG'nin yanında olacaktır.

Diyeceksiniz ki Türkiye'nin tavrı da net; SDG/YPG'yi terör örgütü olarak görüyor, terör koridoruna karşı olduğunu söylüyor.

Ama aradaki fark ise bizimkinin söylemde kalması, ABD'nin fiilen sahada uyguluyor olması.

ABD'nin bu son mesajıyla birlikte Türkiye de söylemden eyleme geçmeli ve ABD'ye şunu bildirmelidir: Türk yetkililer, Suriye'nin kuzeyindeki terör yapılanması SDG/YPG'nin temsilcileriyle görüşen el sıkışan ABD'li diplomat ve askerlerle artık görüşmeyecek, el sıkışmayacaktır.

ABD'li diplomatlar ve generaller güle eğlene teröristlerle el sıkışıp hediye teatisi yapabiliyorsa, aynı masa etrafında oturup konuşuyorsa, hatta SDG'nin başındaki terörist elebaşı Cilo'yı Amerikan uçaklarıyla Cenevre'ye BM ile anlaşma imzalamak için götürüp getiriyorsa Türkiye için başka seçenek kalmamıştır.

Bu saatten sonra "Türkiye bunu yapabilir mi" diye sormak bile vakit kaybı. Çünkü Suriye kuzeyinde ABD destekli PKKistan'ın ilanı sadece zamanlama meselesi.

"Olur mu kardeşim, Fırat'ın doğusuna operasyon an meselesi, bir gece ansızın gelebiliriz" diyenleri duyuyorum. Fakat gerçek şu ki Türkiye Fırat'ın doğusuna operasyon fırsatını çoktan kaçırdı.

Tabi ki teknik olarak, askeri olarak Türkiye o bölgeye yine operasyon yapabilir. Ama Haziran 2015'te Tel Abyad'ın YPG eline geçtiği anda bu operasyon yapılsaydı, tereyağından kıl çeker gibi Suriye kuzeyindeki PKK pisliği temizlenecek, bugün Türkiye için Suriye'nin kuzeyi diye bir sorunu olmayacaktı.

O tarihte ne ABD ne de PKK/YPG bölgeye bu kadar hakim değildi, organize olmamıştı, ABD'nin binlerce TIR askeri yardımı YPG'ye ulaşmamıştı vs vs. Dolayısıyla şimdi yapılacak bir operasyonda sadece PKK değil bölgedeki ABD, İngiliz, Fransız ve Körfez ülkelerinin askeri varlığını da dikkate almak gerekiyor.

Bunun haricinde başka bir şeyi daha dikkat almak gerekiyor. Türk medyasında ve kamuoyunda dikkate alınmayan bir konuyu Rus yetkililer son bir ayda birkaç defa dile getirdi: ABD, Suriye topraklarındaki asker sayısını azaltmanın aksine, Suriye'nin kuzey ve kuzeydoğu bölgelerinde faaliyet gösteren özel askeri şirketlerin personel sayısını artırıyor.

Ruslara göre ABD özel askeri şirketlerinin personeli 4 binden fazla. Bunların önemli bölümünün ABD ordusundan ayrılmış özel kuvvet eğitimi almış askerler olduğu biliniyor. Bu paralı askerlerin SDG/YPG ile entegre olduğu, YPG'ye liderlik yaptığı, eğitim verdiği de biliniyor.

Trump'ın Aralık 2018'deki Suriye'den asker çekme kararından sonra değil çekmek daha fazla asker gönderdiği de biliniyor. Yani Suriye kuzeyinde 2.500'den fazla Amerikan askeri de var.

Fransız, İngiliz askerleriyle yeni katkı sağlayacak ülkelerin asker sayılarını da dikkate aldığımızda CENTCOM'un emrinde hareket eden 10 bin civarında Koalisyon askeri gücü Suriye kuzeyinde konuşlanmış oluyor. Bunun 2015'lerdeki ABD planlarıyla örtüştüğünü görmek lazım.

Yani kötü Obama'nın planları iyi Trump'la devam ediyor aslında!

IŞİD'e karşı zafer ilan eden ABD'nin Suriye kuzeyine son dönemde her seferinde gönderdiği 100'lerce TIR'lık askeri teçhizat ve silahın önemli bölümünün paralı askerle yönelik olduğunu da söyleyebiliriz.

Jeffrey son röportajında Suriye toprağının %50'sinin, doğal kaynaklarının %66'sının ABD-PKK kontrolünde olduğunu belirtmişti. Askeri olarak da biz SDG/YPG'nin yanındayız diyen ABD'nin Türkiye'nin Suriye kuzeyine adım atmasına fırsat vermeyeceği görülüyor.

Jeffrey'nin Ankara ziyaretinde Türk tarafının ya bizim dediğimiz güvenli bölge olur ya da operasyon yaparız dediği medyada yazılıp çizildi. Yukarıda belirtilen şartlara bakılırsa bir operasyonun ne kadar mümkün olduğu tartışmalı.

Medyaya yansıyan Türkiye'nin güvenli bölge talebi de sorunu çözecek cinsten değil. ABD'nin arabuluculuğunda ilerleyen süreçte SDG/YPG sınır hattındaki yerleşim bölgeleri kendi kontrolünde olmak üzere sınır hattından 5 km geriye çekilebilirmiş araya diğer Kürt ve Arap aşiretlerin güçleri yerleşebilirmiş. Türkiye ise YPG'nin 30 km güneye çekilmesini istiyormuş.

Terör koridorunun veya terör devletinin 5 km ve ya 30 km güneyde olması arasında ne fark var? PKK terör yapısının bir süre sonra kuzeye Türk sınırına gelmeyeceğini mi düşünüyorsunuz? Dolayısıyla Türk hükümeti böyle km.lerle falan değil bölgenin tamamında PKK terör örgütünün silinip atılmasını sağlayacak planı masaya koymalıdır.

Sahi Türkiye'nin Suriye kuzeyine ilişkin bir nihai hedefi var mı? Yoksa hesap ve pazarlık farklı mı?

Yazarın Diğer Yazıları