Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Sadi SOMUNCUOĞLU
Sadi SOMUNCUOĞLU

Suriye kumpası…

9 Ekim'de başlayan Barış Pınarı Harekâtı, ABD Başkanı Trump'ı çileden çıkardı. Aynı gün Erdoğan'a öyle bir mektup yazmış ki yenilir yutulur gibi değil. Bir hafta sonra Suriye pazarlığı için Ankara'ya gelen ABD heyeti sızdırınca mektuptan haberimiz oldu. Cevap mı? Beklemede…

Erdoğan, gazetecilerin arabuluculuk teklifi Trump'tan mı geldi sorusuna;

"Evet. Şimdi de Trump'a bir teklifimiz oldu. Biz dedik ki bir heyet gönderin. Çünkü 'Ateşkes ilan edin' diyorlar. Bizler asla ateşkes ilan edemeyiz. 'Sizin teklifiniz vardı 20 mil, öbür tarafında Irak sınırına kadar. Biz şu anda bu 20 mil teklifinizi, Irak sınırından da 444 kilometre batıya olan bu bölgeyi tamamıyla boşaltmanın gayreti içerisindeyiz. Kimden? Terör örgütünden. Bunu boşaltana kadar bizim ateşkes ilan etmemiz mümkün değil.' dedim. Sayın Trump benim bu teklifim üzerine, önce Mike Pence ve Ulusal Güvenlik Danışmanı O'Brien'ı Türkiye'ye gönderiyordu. Fakat daha sonra galiba Pence'i gönderme kararını aldılar."

Demek ki, Erdoğan'ın teklifi üzerine masa, Barış Pınarı Harekâtı'nın durdurulması için kurulmuştur. Erdoğan'ın "teklifimiz oldu" dediği ile Trump'ın güvenli bölge için Harekât öncesinde "teklifini ettiği, 20 mil, öbür tarafında Irak sınırına kadar." devam eden şerit birbirine karıştırılmamalıdır. ABD'nin kabulü üzerine 16 Ekim'de masa kuruldu ve çalışmaya başladı. Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yanına dengi olmayan ABD Başkan Yardımcısı Mike Pence oturdu. Dört saat süren görüşmeden sonra anlaşma sağlandı. İlk haber, Erdoğan'a teşekkür eden Trump'tan geldi.

ABD ile mutabık kalınan 13 maddelik anlaşma metninin sakıncalı maddeleri aynen şöyledir:

1) Md. 5- Türkiye ve ABD, Suriye'nin kuzeydoğusunda DEAŞ (IŞİD)'la mücadele faaliyetlerinin devamında kararlıdır. Bu, önceden DEAŞ kontrolünde olan alanlarda yaşayıp yerinden edilen şahıslar ile alıkoyma merkezleri hususlarında uygun şekilde gerçekleştirilecek eşgüdümü de içerir.

Burada, Barış Pınarı Harekâtı'nın hedefi, yalnız DEAŞ (IŞİD)'la mücadeleymiş gibi gösteriliyor. Bu doğru değil, kabul edilemez. Bir de, Türkiye'ye, bu terör örgütünün yerinden ettiği şahıslarla ilgili yeni görevler yüklemektedir.

2) Md. 6- Türkiye ve ABD, terörle mücadele harekâtlarının yalnızca terör unsurları ile bu unsurlara ait barınak, sığınak, mevzi, silah, araç ve gereci hedef alması gerektiği üzerinde mutabık kalır.

Bu madde ile, bölücü terör örgütü YPG'nin adından bahsedilmediği gibi, bir de "yalnızca terör 'unsurları' ile mücadeleden" bahseden kısmında, Suriye'deki terör örgütünün partisi PYD'nin korunacağı kayıt altına alınmaktadır. Demek ki, Türkiye, Suriye'de "özerk bir yönetim"in (Irak'ta olduğu gibi) kurulmasını kabul etmektedir. Hani Suriye'de bölücü yapılanma olmayacaktı!

3) Md. 7- Türk tarafı, Türk kuvvetleri tarafından kontrol edilen güvenli bölgedeki tüm meskun mahal (güvenli bölge) sakinlerinin dirliği ve güvenliğini sağlayacağını taahhüt eder. Sivillerin ve sivil altyapının zarar görmemesi için azami dikkati göstereceğini vurgular.

Türkiye Silahlı Kuvvetleri, bölücü terörle mücadele için oradadır. ABD'nin en ağır silahlarla donatıp eğittiği PYD'li teröristlerle mücadelede, "güvenli bölgedeki tüm meskun mahal sakinlerinin dirliği ve güvenliğini" nasıl sağlayabilir? Böyle bir sorumluluğu nasıl yüklenebilir? Irak gibi Suriye'yi de mahvedenlerin başında ABD yok mu?

4) Md. 9- Her iki taraf Türkiye'nin, YPG ağır silahlarının toplanması ve YPG tahkimatları ile tüm muharip mevzilerinin kullanılmaz hale getirilmesi dâhil millî güvenlik kaygılarının giderilmesini teminen, bir güvenli bölge kurulmasının devam eden önemi ve işlevselliğinde mutabık kalır.

Bu madde ile ABD kendi suçunu meşrulaştırmak istemektedir. ABD, NATO müttefiki Türkiye'ye karşı terör örgütü YPG'ye övünerek verdiği binlerce tır dolusu ağır silah ve mühimmatın toplanmasından birinci derece sorumlu değil mi? Uluslararası hukuka göre en ağır suçlardan biri işlenmiş olmuyor mu?

5) Md. 10- Güvenli bölge, evvelemirde Türk Silahlı Kuvvetleri'nin kontrolünde olacak ve her iki taraf güvenli bölgenin her veçhesiyle uygulanmasında eşgüdümü artıracaktır.

Güvenli Bölge, ABD'nin "kara gücüm" dediği terör örgütü YPG'nin bölgeden temizlenmesi için Türkiye'nin temel şartıdır. ABD'nin burada, "eşgüdüm" kılıfı altında yetkili kılınması, engelleyici olacağı için son derece yanlıştır.

6) Md. 11- Türk tarafı Barış Pınarı Harekâtına Güvenli Bölge'den YPG'nin 120 saat içinde geri çekilmesini teminen ara verecektir.

Diyelim ki YPG, Güvenli Bölge'den çekildi. "Barış Pınarı Harekatı" sona mı erecek? Evet. Buna göre, YPG/PYD/PKK, 32 kilometre güneyinde de olsa, Suriye'de kalmıyor mu? Harekât, bunca şehit ve gazi vererek, bunca yıkımdan ve dünyayı karşımıza aldıktan sonra bunun için mi yapıldı?

Soçi Mutabakatı gelecek yazıda.

Yazarın Diğer Yazıları