“Suriye ile savaşın kazananı İsrail olur”

Suriye savaş uçağının düşürülmesi ile başlayan tartışmalarda gelinen nokta TSK’yı rahatsız etti. Bu rahatsızlık yapılan net açıklama ile de ilan edildi. TSK, sivil iradenin emrinde. Fakat angajman kurallarının uygulanmasının sınırlara göre değişiklik arz etmesi gözlerden kaçırılmamalı.
Eski Milli Savunma Bakanlığı Genel Sekreteri emekli Kurmay Albay Ümit Yalım, angajman kurallarından hareketle çok daha vahim noktalara dikkat çekiyor. Yalım,  “AKP Hükümetinin her ülkeye farklı angajman kurallarını uygulaması, Türkiye’nin sınır güvenliğini tehlikeye atıyor. Hükümetin, Suriye’ye girme heves ve arzusunun farklı hesaplara dayandığı anlaşılmaktadır” diyor. 
Ümit Yalım’ın dikkat çektiği çelişkiler;
* 2007 yılında, İsrail savaş uçakları, Türk hava sahasını kullanarak Suriye’ye giriş yaptı ve Suriye’deki askeri hedefleri bombaladı. AKP Hükümeti, 2007 yılında Türk hava sahasını ihlal ederek Suriye’yi bombalayan İsrail savaş uçakları için İsrail’e nota vermedi. 2010 yılındaki Mavi Marmara olayından sonra, Doğu Akdeniz’de uluslararası hava sahasında uçuş yapan askeri uçaklarımıza İsrail uçakları tarafından önleme yapılıyor. Hükümet bu konuda İsrail’e tepki vermiyor.
* PKK’lı teröristler başta Kandil Dağı olmak üzere, Metina, Zap, Avaşin, Basyan ve Hakurk kamplarında eğitim görüyor ve sınır bölgesinden Türkiye’ye giriş ve çıkış yapıyor. 5 Haziran 1926 tarihli  Ankara Andlaşması  ve 8 Haziran 2004 tarihli Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin 1546 sayılı kararı gereği, teröristlerin sınırdan giriş ve çıkışını önlemekten sorumlu AKP Hükümeti görevini yapmıyor. 
* 2003 yılında Güney Kıbrıs Rum Yönetimi tarafından, Akdeniz’de 7 bin kilometrekarelik kıta sahanlığı (münhasır ekonomik) bölgemiz işgal edildi. 2004 yılından itibaren Ege Denizi ve Akdeniz’de toplam 16 ada ve 1 kayalığımız Yunanistan tarafından fiilen işgal edildi. AKP Hükümeti, işgalin önlenmesi için TSK’ya Hükümet direktifi vermediği gibi Yunanistan’a bir tek nota bile vermedi. Türk savaş uçaklarının anılan adalar üzerindeki uçuşları sürekli olarak Yunanistan tarafından protesto edildi. Bu konu Avrupa Birliği’nin 2010 yılı Türkiye İlerleme Raporu’na bile girdi. Raporda Türk Hükümeti’nden bu adalar üzerindeki askeri uçakların uçuşlarını sona erdirmesi istendi.  2011 yılı AB İlerleme Raporu’nda bu konu yer almıyor. Yani hali hazırda savaş uçaklarımız kendi adalarımızın üzerinden uçamıyor.
En can alıcı soruyu soruyor Ümit Yalım;
 “Başbakan Erdoğan yaptığı bir konuşmada; (Ülkemizde ikinci bayrak dalgalandırmak isteyenler ihanet içindedir) dedi. Ülkemiz topraklarında tam 10 yıldır ikinci bayrak olarak Yunan bayrağı dalgalanıyor ve Yunan askerleri dolaşıyor. Yani Erdoğan açık bir şekilde kendisinin ihanet içinde olduğunu söylüyor. Bu ihanetin sorumlularının, başta Tayyip Erdoğan olmak üzere Abdullah Gül ve Ahmet Davutoğlu olduğu bilinmektedir. İç Hizmet Kanunu’nun 35. maddesine göre (Silahlı Kuvvetlerin vazifesi; yurt dışından gelecek tehdit ve tehlikelere karşı Türk vatanını savunmaktır.) General Necdet Özel Hükümet direktifi verilmese dahi İç Hizmet Kanunu’nun 35. maddesinde verilen görevleri yapmaktan sorumludur. Özel bu görevi neden yapmıyor?” 
Ümit Yalım, seçim arifesinde sıkça dillendirilen senaryoda, “Hükümetin TSK’yı Suriye’ye göndermesi halinde başımıza neler gelebilir”  sorusunu da asker tecrübesi ile yanıtlıyor;
“TSK, Suriye ordusunu ve bölgedeki ayrılıkçı unsurları kolaylıkla etkisiz hale getirir ve zafer kazanır. Ancak bu harekatın askeri ve sivil zayiatı fazla olabilir. GES Komutanlığı MİT’e devredildiği için, TSK eş zamanlı sinyal istihbaratı yapma konusunda güçlüklerle karşılaşacaktır. GES’in MİT’e devredilme sürecinde ve sonrasında Uludere olayı yaşanmış, Fantom uçağımız Suriye tarafından düşürülmüş ve İç Güvenlik harekatındaki zayiatımız yüzde 50 oranında artmıştır. Bu nedenle askeri zayiatımızın fazla olması ihtimal dahilindedir. Ayrıca, Türkiye’ye 2013 yılında yerleştirilen Patriotlar 80 km. yarıçaplı menzili ile sadece Adana İncirlik’te bulunan Amerikan üssünü ve Malatya Kürecik’te bulunan Amerikan radarını koruyabilmektedir. Oysa Suriye’nin elinde bulunan SCUD-D füzelerinin menzili 700 kilometre olup Antalya, Ankara, Samsun illeri ile bu hattın doğusunda kalan topraklarımızı kolaylıkla ateş altına alabilmektedir. Türkiye’nin Suriye’ye girmesi halinde sivil zayiatın da fazla olacağı açıkça görülmektedir.
Türkiye’nin Suriye’ye girmesi, İsrail’in güvenliğine de hizmet edecektir. Çünkü halihazırda, İran, Irak’ın güneyi, Esad yönetimi ve Lübnan’daki Hizbullah üzerinden oluşan Şii ekseni İsrail için tehdit oluşturmaktadır. Türkiye’nin Suriye’ye girmesi ile bu eksen kesintiye uğrayacak ve İsrail derin bir nefes alacaktır. Golan Tepeleri’nde hazır bekleyen İsrail birliklerinin, Türkiye’nin kuzeyden yapacağı askeri harekatla birlikte güneyden kuşatıcı bir harekatla Kuzey Irak’a kadar girmesi ihtimal dahilindedir. Görüldüğü üzere Türkiye’nin Suriye ile savaşa girmesi İsrail’in çıkarlarına hizmet edecek ve bu savaşın kazananı İsrail olacaktır.” 

Yazarın Diğer Yazıları