Suriye havasını kim koruyor
Bazen kendimden şüpheye düşüyorum. Ben mi tuhafım, yoksa halkı aydınlatmayı meslek olarak seçen meslektaşlarımda mı bir gariplik var diye. Buna sebep yeni yıla girerken açıklanan pilotlarımızla ilgili bir haber.
Biliyorsunuz hafta başında Suriye’de hükümete yakın bir gazete, Halep yakınlarındaki bir askeri üsse sızmak isteyen bazı Türk pilotlarının ele geçirildiğini duyurdu. Aynı hızla Genelkurmay Başkanlığı da bu haberi yalanladı. Buraya kadar her şey normal. Bu tür dezenformasyon kavgası, tepişen ülkeler arasında hep olur.
Güzel. Güzel de iş bitmedi. Bu kez uluslararası basından konuyla ilgili başka ayrıntılar gelmeye başladı. Bunların başında da Rusya’nın resmi yayın organı olan Rusya’nın Sesi radyosu var. Onlar Şam hükümetinin bu Türk pilot hikâyesini doğruladığını ve hatta emekli bir Suriyeli generalin yakalanan Türk pilotların sayısının dört değil de daha fazla olduğunu söylediğine de yer verdiler.
Buna da eyvallah ama Arap enformasyonu olduğu için kuşkuyla yaklaşmak lazım. Zaten bu yüzden öteki Arap gazetelerinde çıkan haberlere pek itibar etmedik. Yani Şam’ın elinde gerçekten Türk pilotları varsa, çıkarsın televizyona da görelim bakalım. Eminin bu durum birkaç güne kadar gün ışığına çıkar.
Şimdi bu haberlerde dikkat çeken tarafı irdelemek gerek. Biliyorsunuz bundan önce de iki uçağımız deneme amacıyla keklik gibi Suriye hava sahasına yollanmış ve dört evladımızın hala nasıl olduğu bilinmeyen bir şekilde vurularak düşmesine neden olmuşlardı. Yapılan açıklamalarda düşen bir uçak ve ölen iki pilot denilirken nedense bulunan şehitlerimizin ayağında postallarının olduğu, buna karşılık denizden iki çift daha postal bulunduğu konusu üzerinde kimse durmadı. Unutuldu gitti. Emekli havacılar bu uçakların tek değil çifter çifter uçtuğunu ve bulunan postalların da düşürülen ikinci uçaktaki çocuklarımıza ait olabileceğini açıkladı. Bu arada bizim Genelkurmay ve hükümetin açıklamaları da kimseyi inandıramadı bu uçaklar nasıl düştü veya düşürüldü konusunda. Şu günlerde bu çocukların aileleri hem Hava Kuvvetlerini hem de MİT’i dava ediyorlar.
Bu haberler ardından İsrail’in istihbarat örgütü MOSSAD’a ait olduğu bilinen DEBKA adlı internet sitesinde, başka bir haber yer aldı. Buna göre İsrail, Amerikan ve Ürdünlü yetkililerle, Suriyeli çapulcular Amman’da bir araya gelmişler ve Ürdün geçişi üzerindeki Esad’a bağlı iki karakolu nasıl ele geçireceklerini tartışmışlar. Böylece resmen İsrail, kendisi tarafından bu oyunun içinde gizli bir şekilde rol almadığını açıklamış oldu.
Şimdi bu haberlerden çıkarılabilecek birkaç sonuç var. Birincisi aradan iki yıl geçmiş olmasına karşılık, Libya’da aniden her yeri bombalayan ABD ve müttefikleri (bunlara biz de dâhiliz) Suriye hava sahasına girememektedir. Bunun denemesi için kurbanlık seçilen dört evladımızı, NATO uğruna kaybetmiş bulunuyoruz.
İyi de Suriye hava sahasına girilemediğini neden düşünmeyiz. Suriye hava sahasını kapatan güçler öylesine bir hava savunma sistemi kurmuşlar ki tek füze veya kurşun atmadan bizim iki uçağımızı indirmiş bulunuyorlar. İşte bu açıdan konuya yaklaştığınızda, Halep yakınındaki askeri üsse Türk pilotların sızmak istemesinin akılcı bir anlamı ortaya çıkıyor.
Bu da Suriye askeri uçaklarından bir kaçının kaçırılarak Suriye hava sahasında ya önemli bir yere saldırı ortamı yaratmak, veya Suriye uçaklarını bu hava savunma sistemi içinde koruyan kodları ele geçirmek. Yoksa bir hava üssüne saldırı için neden pilot yollansın ki. Kırmızı bereliler veya komandolar falan gider, saldırıp üssü tahrip eder çıkar. Pilotlar oradaki bir şeyleri uçurmak için gider.
Gelelim ikinci konuya. Hani Tayyip Bey ve takımı Mavi Marmara olayı nedeniyle İsrail’i affetmemişti. Geçenlerde gene İsrail basını açıkladı; 2013’teki NATO askeri manevralarına İsrail’in katılmasına izin vermişler. Hadi onu da geçtik, Suriyeli din kardeşlerinize karşı İsrail ile aynı safta olmanın anlamını biri bana tercüme etsin. Ama meydanlarda külhan olan, efe olan bizim lider, anlaşılan verilen talimatları harfiyen uyguluyor.
Ama bizim halk, böylesine başına çorap örebilecek ciddi konular yerine Tayyip Bey’in kaç çocuk yapmaları veya böceklerine daha fazla ilgi duyduğundan, aniden kendimizi savaşın içinde bulunca ayıkacağız bize ne yaptılar diye.