Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Hüseyin Macit YUSUF
Hüseyin Macit YUSUF

Süreçten anlaşmayla çıkmak imkansız

Türk tarafının yeni bir Bizans oyununun, senaryosunun kurbanı olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. 50 yıla yakın sürdürülmekte olan müzakerelerde uzlaşmaz Rum tarafı maalesef benzer senaryoları devreye koymakta ve zamana oynamayı yeğlemektedir. Rum-Yunan ikilisi "gün gelecek Türkiye zayıf düşecek ve Kıbrıs'ı vermek, Kıbrıs Türklerini gözden çıkarmak zorunda kalacak" gibi yanlış bir hesap yapmaktadır. Bu adi ve sinsi süreci artık bozmanın zamanıdır. Türkiye aylardır Cumhurbaşkanlığı Hükümet sistemi referandumuna kilitlenmiştir ve ne yazık ki Rum-Yunan ikilisine karşı gösterilmesi gereken tepki asgaride kalmıştır. Rum tarafının tüm uyarılara karşın doğal gaz çıkarılması konusunda geri adım atmadan tek taraflı yeni anlaşmalar yapması Türk Dışişlerinin sadece kağıt üstünde kalan kısıtlı tepkisi ile geçiştirilmiştir. Halbuki Türkiye daha önce Rum tarafının aynı yöndeki tasarrufu karşısında Navtex ilan etmiş, bölgeye keşif ve savaş gemilerini göndermişti. Türkiye'deki referandum sona erdiğine göre artık Kıbrıs konusunda gerekenler bir an önce yapılmalıdır.

Akıncı ve ekibinin çözüm bulma hedefini anlamakla ve saygıyla karşılamakla birlikte, son dönemdeki süreçte Rum tarafının ortaya koyduğu uzlaşmaz tutum karşısındaki gereksiz sabrını da anlamakta güçlük çekiyorum. 11 Nisan'da başlayan yeni müzakere süreci öncesinde ve sonrasında yapılan açıklamalar taraflar arasındaki görüş ayrılıklarının derinliğini göstermekte ve çözümün imkansızlığı hususundaki haklı görüşümü kuvvetlendirmektedir.

11 Nisan'da başlayan yeni müzakere süreci için Cumhurbaşkanı Akıncı, niyet olduğu takdirde, Nisan veya Mayıs ayında Kıbrıs sorununa çıkış yolunu bulmanın mümkün olduğuna inandığını söylemişken; bu bağlamda önümüzdeki 1.5 aylık dönem için 20 Nisan, 2 Mayıs, 11 ve 17 Mayıs olmak üzere 4 toplantı tarihi belirlendiğini ve bunun bir zaman takvimi olduğuna vurgu yapmışken; faşist Eokacı Anastasiadis 11 Nisan toplantısı sonrasında yaptığı açıklamada, adeta Akıncı'yı yalanlayarak "zaman takviminin söz konusu olmadığına" özellikle vurgu yapmıştır. Anastasiadis, ayrıca Türk tarafının çözüm için hedef gösterdiği Temmuz ayına kadar da çözümün mümkün olamayacağını açıklamıştır. Bu arada Rum tarafında seçimlerin Şubat ayında olacağını, seçim havasının Güney'de erken başladığına işaret eden Akıncı, takvim yok dense bile ortada doğal bir takvim olduğunun kendiliğinden ortaya çıktığını bir kez daha tekrarlama ihtiyacı duymuştur.

Eide: Güven kayboldu

11 Nisan görüşmesi sonrasında, Rum basınına yansıyan şekliyle Cumhurbaşkanı Akıncı'nın, Kıbrıs'taki müzakerelerin tamamlanmasının ardından tarafların Cenevre'ye gitme hedefine ilişkin ortak bir açıklamanın yapılmasını talep ettiği ancak bunun Anastasiadis tarafından reddedildiği haberi çözüme ne kadar uzak olduğumuzu göstermiyor mu?

Taraflar arasında müzakerelerin esası, usulü ve izlenecek metot üzerinde hala daha herhangi bir mutabakatın olmaması anlaşmanın zorluğu için yeterli gösterge değil midir?

Anastasiadis'in "Kıbrıs Cumhuriyeti'nin egemenlik hakları müzakere konusu değildir. Kıbrıs Cumhuriyeti'nin egemenliğiyle alakalı herhangi bir şeyin müzakere masasına konulmasını kabul etmedim, etmeyeceğim" açıklaması kurulması tasarlanan birleşik federal yapıyı içine sindirmediğinin önemli bir kanıtı değil midir?

BM Genel Sekreteri'nin Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth Eide'nin müzakerelerin yeniden başlamasını nasıl değerlendirdiği sorusuna verdiği cevap da çözümün oldukça uzak bir ihtimal olduğu hususundaki tespitimi haklı çıkarmaktadır. Eide, "Liderlerin yeniden görüşmelerinin çok iyi, uzlaşılarını ve anlaşmazlıklarını buluşup masada görüşmelerinin daha faydalı olduğunu" söyleyerek, "Buna rağmen süreç içerisinde kaybolan bir şey olduğunu kabul etmem gerek. Gerek liderler gerek iki toplum düzeyinde yeniden geri gelmesi gereken güven kayboldu" diye yakınmıştır.

Kıbrıs'ta yeniden başlayan süreçte Rum tarafının bilinen uzlaşmaz tavrı, samimiyetsizliği sürmektedir. Takvimin, yol haritasının olmadığı, herhangi bir metot ve usul üzerinde uzlaşılmayan ve en önemlisi Rum'un güven, irade, kararlılık noksanlığı devam eden süreçten anlaşmayla çıkılması imkansızdır.

Yazarın Diğer Yazıları