Suni gündem, yalan algı ve kirli tuzak!..

Hep söyleriz; ne Amerika ne Avrupa ne de başka bir kıta... Dünyanın hiçbir ülkesinde "medya" bu kadar şanslı olamaz!!!

Aynı zamanda dünyanın hiç bir coğrafyasında gazeteciler "gündem" bolluğu içinde bu kadar bocalayamaz ya da kullanılamaz!!!

Memleketin, değişmekten, şaşırmaktan ve dönmekten adeta sarhoş olan gündemini bir torbaya koyup şöyle bir çalkalasanız, "gündem" üzerine gündem düşer avuçlara!.. Seç beğen manşet, seç beğen köşe yazısı ve de seç beğen vaka!..

Hele bir de "az sonraaaaa" nidaları ile "şok" damgalı başlıklarla süslendi mi haberler, gündem beş kez değişen gelişmelerin artçı sarsıntılarıyla öyle bir sallanır ki, ne gazeteci takip edebilir vakaların hızını ne de okur izleyebilir okumak için sıraya koyduklarını...

Velhasıl, Türkiye vaka cehennemi, aynı zamanda haber cennetidir!..

"Gündem" dediğiniz şey eskiden 24 saatte yaşananlardı, şimdi 24 dakikada değişen olayların girdabında seç beğen, ya da yaz beğendir (!) kavgası!..

Memlekette gazeteler için haber bol da; fazlalıktan mıdır, dejenerasyondan mıdır yoksa mesleğin ayağa düşmesinden midir, "fikri takip" denilen sorumluluk da hak getire... Gündem bolluğu bahanesine kurban giden asıl mesele de o işte...

Ya "haber çok" diye dünün gündemi çöpe gidiyor ya da birilerinin ayağına basan haberler bir çırpıda perde gerisine atılıyor ki, kimi zaman ahbap çavuş ilişkisine, kimi zaman çıkar hesaplarına, kimi zaman da ne yazık ki sansüre kurban oluyor gerçekler!!!

Oysa hırsız siyesetçiler, ihaleci- soyguncu belediye başkanları ve politik yolsuzluk tüccarlarıyla ilgili arşivlerden de bağıran haberleri gizlemek, gündemin gerçeği karşısında biçare çırpınışlar olmaktan öteye gidemez!..

Ya da; "fikri takip"ten vazgeçip bir gerçek haberin ardını bıraksan-bıraktırmaya çalışsan ne yazar, suni gündem bolluğu içinde karambole getirmek istesen ne yazar?..

***

Siyasetin mürekkepli sakızı!..

Yazının başında "Türkiye gazeteciler için haber-gündem cenneti" dedik ya, bir de madalyonun öbür yüzü var; Söyler misiniz, ne de çabuk tuzağa düşüyor keşmekeş gündemimiz ve takipçileri?..

Birileri sanki kuytularda- köşelerde, toplumun rotasını nasıl şaşırtırız diye ince-sinsi planlar yapıyor ve değişmekten yorgun düşen gündem, yani "kamuoyu" da bir çırpıda düşüyor tuzağa!..

Oldu sana mürekkep sakızı... Küçükten büyüğe, ilgiliden duyarsıza, kahvehanelerden köylere ve köşklerden plazalara kadar her tür insan için çiğne babam çiğne, yalan sakızı!..

Velhasıl toplum yıllardır, çarpıtılmış ve de perdelemeyi amaçlayan suni gündem tuzağında çırpınmaya devam ediyor bu ülkede... Hem de çoğu kez bilinçsizce...

"Yandaş"laşan medya konserve haberleri ısıtıp ısıtıp salt iktidarı parlatmak için servis ederken, yalnızca sokaktaki gariban vatandaş değil, koca koca partiler, liderler, sözde deneyimli siyasetçiler, hatta muhalif geçinen matbuat da düşüyor tuzaklara!..

Hiç kuşkunuz olmasın, sözde haberciliğin çıkar algısı yaratan sinsi ve kirli tuzağıdır bu!..

mehmet-farac--2-ve-3.-yaz¦-n¦-n-aras¦-na-medya.jpg

***

Toplumu uyutma haberciliği!..

Dikkatli okurlar diyecektir ki, medyanın suni "gündem" tuzağını, kafa karıştırma operasyonlarını ve sahte algı yaratma ikiyüzlülüğünü anladık da "meselenin özeti nedir" acaba?..

Yanıtı çok basittir bu sorunun... Cebinizdeki paraya, bankadaki hesabınıza, dükkanınızdaki mallara ya da hepinizin neredeyse her gün uğradığı marketlerdeki fiyat politikalarına bakın, meselenin özeti çift yüzlü etiketler gibi çarpar suratlarınıza!!!

Ya da toplumun büyük bölümünü esaret altında tutan fahiş zamlara, piyasa çakallarının fırsatçılığı etiketlere yansıtmasına, çıldıran enflasyona, döviz çalkalanmalarına, işsizliğe, elektrik, su, doğalgaz faturalarına ve de benzin pompalarına bakın da, asıl meselenin acı vahameti bir kez daha yalayıp geçsin yüzünüzü!..

Dövizin yükselişini gerekçe göstererek zeytinden ekmeğe, makarnadan peynire, yani iğneden ipliğe kadar insanın her gereksinimine fahiş oranda zam yapanlar, döviz inerken neden geri vitese takmadılar ve devlet onlara neden esaslı biçimde müdahale etmedi acaba?..

Ve asıl mesele; tüm bu rezaletler fakir fukarayı, işsizi garibanı daha da ezerken, toplum mühendisliği tetikçilerinin, daktilo başında hazır bekleyen sahte algıcı medyaya suni gündem yetiştirme gayretlerine ne demeli?..

Nedir bu; "Andımız" gibi, bir milletin neredeyse tamamını kucaklayan destansı vasiyetin üzerinden karşı devrimciliğin terör yaratma mesaisi?..

Nedir bu; Atatürk'ün kadrolu düşmanlarının mide bulandırıcı hezeyanları...

Nedir bu; daha düne kadar FETÖ'ye yağ çeken sarıklıların "Yunan özlemcileri"yle kolkola girmesi?..

Nedir bu; kara çarşafın içine gizlenerek Gazi'ye kin ve nefret kusanların şaşırtıcı biçimde ve ardı ardına piyasaya sürülen karanlık, uydurma, gündem şaşırtma piyesleri?..

Nedir bu; "ABD Gülen'i iade etmeyi tartışıyor" yalanından algı yaratma sahtekarlığı?..

Nedir bu; "ABD, PKK'lıların başına ödül koydu" şeklinde bilmem kaç kez ısıtılarak piyasaya sürülen kaostan siyasal rant etme telaşının yalanları?..

Evet; Türkiye ne yazık ki, toplum mühendisliği taşeronlarınca masa başında, karanlık kuytularda ya da en doğrusu siyaset "trol"cülüğü merkezlerinde üretilen "suni gündem-kirli algı" cehennemine dönüştürüldü!..

Memleketin asıl sorunlarını sahte gündemlerin bataklığında örtbas etmeye çalışanlar yalnızca yandaş gazeteciliği kullanmıyor, yalan algıların peşine takılarak memleketin gerçek dertlerini sorgulamayan gafil siyaseti de kullanıyor...

Yaşam pahalılığı, enflasyon, zam, fırsatçılık, işsizlik ve yolsuzluğun kangrenleşmişçesine gerçek, gündemin suni ve algının ise olabildiğince kirli olduğu bir memlekette işimiz çok zor vesselam...

Yazarın Diğer Yazıları