"Suikast yapılacaklar listesi"
İktidara yakınlığı ile bilinen dünkü gazetelerin birinde, “Susurlukçu” İbrahim Şahin’in evinde, bir “Suikast listesi” bulunduğu haberi vardı.
Biz bu satırları yazdığımızda televizyon ekranları ve internet sitelerine listenin detayları ile ilgili bir bilgi henüz yansımamıştı. Muhtemeldir ki, bugünkü gazete sayfaları ve televizyon bültenlerinde, bulaşmadık iş bırakmamış Şahin’in evinde bulunan “Suikast listesindeki” isimler ortaya dökülmeye başlanmış olur. Ve çok da iyi olur.. Geliniz hep birlikte niçin “iyi olacağına” dair akıl yürütelim.
İddianame, “Ergenekon Terör Örgütü” demiyor mu?
Diyor. Peki, “Örgüt” nedir?
Örgüt, “Ortak bir amaç veya işi gerçekleştirmek için bir araya gelmiş kurumların veya kişilerin oluşturduğu birlik, teşekkül, teşkilât” tır.
Bu tarif bizim değil, TDK’nın tarifidir.
Demek ki “örgüt” öyle savruk bir kuruluş değil; iştigal sahası belirlenmiş, ortak bir ideal için bir araya gelmiş, üyeleri arasında görev ve sorumluluk dağılımı yapılmış bir yapılanma.. Meselâ İttihat ve Terakki bir örgüttü. O da suikastlar yapıyor, yaptırıyordu. Amma tetiği kimin çekeceği ve namlunun kime çevrileceği örgüt yöneticileri tarafından ortak karara bağlanıyor, en azından biliniyordu. Bu durumda, “Ergenekon Terör Örgütü üyesi” olmakla suçlanan İbrahim Şahin’in evinde bulunan “Suikast yapılacaklar” listesinden, “Ergenekon Terör Örgütü Yöneticisi” olmakla suçlanan bir avuç kişinin haberdar olmaması düşünülemez. Ben isim vermeyeyim, siz tutuklu ve gözaltında bulunan, sorgulanan, yargılanan ve henüz iddianamesi hazırlanmamış meşhur “Ergenekoncuları” göz önüne getiriniz ve bunların Şahin’in evinde bulunan “Suikast listesinden” haberdar olup olmayacaklarını bir düşününüz..
Şayet, “Evet, bu kişiler böyle bir liste hazırlamış” diyorsanız, “Ergenekon” gerçekten bir “örgüt”tür. Yok, “Bu mümkün değil” diyorsanız, ortada “Örgüt” diye bir oluşum yoktur ve olmayan bir şeye “üye olmak” da söz konusu olamaz.
Bu işin “teknik” yanı.. Bir de “abes yanı” var..
Şahin’in evinde bulunduğu söylenen “suikast listesi” nde şu anda tutuklu-tutuksuz yargılanan ve sorgulanan pek çok önemli kişinin de adı geçiyorsa, o zaman bu taşları nasıl yerine oturtacağız?
Meselâ o “suikast listesinde” Bedrettin Dalan, İlhan Selçuk, Kemal Gürüz, Doğu Perinçek, Emin Gürses yahut şu anda yargılanan ve sorgulanan emekli generaller var mı? Varsa, o zaman adama, “İnsan kendisine suikast (kararı almış) yapacak bir örgüte üye olur mu?” diye sormazlar mı!
Bunu niçin söylüyoruz?
2 bin 500 sayfalık ilk iddianamede, Emekli General Şener Eruygur, “Terör Örgütü üyesi” hatta “yöneticisi” olmakla suçlanmış bulunuyor.. Amma aynı iddianamede “Ergenekon Terör Örgütü” nün Şener Eruygur’a suikast plânladığı iddia ediliyor ve bu konuda önemi hiç de küçümsenmeyecek deliller ileri sürülüyor.
Bu nasıl iş?
Biz, hiç kimse suç işlememiştir, ismi geçen herkes sütten çıkmış ak kaşıktır iddiasında falan değiliz. Amma sen hem bir yandan bir örgütün yönetiminde olacaksın, hem yöneticisi bulunduğun örgüt senin için suikast kararı almış ve bu kararı uygulamak için yola düşmüş bulunacak; sen orada hâla kalacaksın? Bunun izahı var mı?
Bu tür çelişkiler bitmek bilmiyorum ?her tarafında var. Son “Operasyon”da, “Susurluk sanığı olarak” her türlü engellemeye karşı bütün hukuki yolları kullanan ve başarıp Şahin’i mahkûm ettiren Sabih Kanadoğlu, “Ergenekon Terör Örgütü” ile dirsek temasında bulunmak, yani hapse tıktığı Şahin’in yöneticisi olduğu iddia edilen örgüte yardımcı olmakla suçlandığı için, mâlûm uygulamaya tabi tutulmadı mı?
Ayrıca.. YÖK eski Başkanı Kemal Gürüz sorduğunda polislerin, “Gözaltına alınanlar arasında Yalçın Küçük de var” cevabı üzerine, “Şimdi ben bu p...k ile aynı örgütün mensubu muyum?” diye yakındığı gazetelere yansımadı mı?
İnsana sormazlar mı:“- Bu nasıl bir örgüt ki, yöneticileri birbirinden nefret eden insanlardan oluşmakta!”